Gülün efendiler, gülün!..

“Bugün saraylardan, meclisten, koltuklarından doya doya gülsünler. Ama unutmasınlar ki, son gülen iyi güler! Ve o son gülüş, işçi sınıfının eliyle bu sömürü düzeninin kefeninin dikilmesi anlamına gelecek.”

En düşük emekli aylığı 16.881 TL oldu. Meclis kürsüsünden ise “35 bin TL olmalı” denildi. Ne oldu? AKP sıralarından kahkahalar yükseldi.

Torununa harçlık veremeyen, pazarda çürük sebze-meyve seçen emekliye güldüler. Kent lokantası kuyruğunda ucuz yemek, ilaç kuyruğunda ilaç bekleyen emekliye güldüler.

Yetmedi, 70 yaşında çalışmak zorunda bırakıldığı için iş cinayetinde hayatını kaybeden işçiye de güldüler.

İşçinin yoksulluğuna, emeklinin açlığına güldüler. Çünkü bolluk onların saraylarında, refah onların ihalelerinde… İtibar dedikleri şey ise Şimşek programının gözünü diktiği emekçilerin cebinden çıkan milyarlarda saklı.

Emekliye gelince “bütçe sıkıntılı” deyip kuruş hesabı yapanlar, açlık sınırı altındaki emekli aylığını “yeterli” buluyorlar. Ama sıra kendi maaşlarına gelince cömertlikte sınır tanımıyorlar. Bir kalemde asgari ücretin 10 katı maaş! Emekli vekile ise 149 bin TL! Hem emekli hem vekil olunca, her ikisi de cebe giriyor.

Emeklinin haline gülen vekiller sadece alay etmediler, bu düzenin gerçek yüzünü de ortaya serdiler. Daha önce de işçiler, emekçiler Meclis kürsüsünde gündeme geldiğinde aynı kahkahalar, aynı küçümsemeler sergilenmişti.

O yüzden yalnızca emeklilere değil, milyonlarca onurlu insana yönelmiş bu hakaret emekçilerin hafızasına kazındı.

Bugün saraylardan, meclisten, koltuklarından doya doya gülsünler.

Ama unutmasınlar ki, son gülen iyi güler!

Ve o son gülüş, işçi sınıfının eliyle bu sömürü düzeninin kefeninin dikilmesi anlamına gelecek.