“Kararlıyız, sonuna kadar gideceğiz”
İzmir Kemalpaşa’da bulunan ve çoğunluğu kadın işçilerden oluşan Temel Conta grevi ikinci ayına yaklaşıyor. Düşük ücret ve ağır çalışma koşullarına karşı başlayan mücadele ve örgütlenme süreci grev çadırında sürüyor. Temel Conta’ta grevlerine kararlılıkla devam eden kadın işçilerle konuştuk…
En az üç çocuk, ucuz ve esnek işgücü!
2025 yılı, “Aile yılı” adı altında kadınlar için yıkım politikalarının hayata geçtiği değil, tüm bu saldırılara karşı AKP iktidarından ve asıl olarak bu sömürü sisteminden hesap soracağımız bir yıl olsun!
Kadınlar mücadeleyi büyütüyor!
“Baskı artacak, çalışma ve yaşam koşullarımız daha da ağırlaşacak. Bu baskı ve sömürü koşullarına karşı kadınlar bu yıl da mücadelenin ön saflarında yerlerini almalılar. 2023’ü 2024’e bağlayan Özak, Lezita, Burda Bebek işçisi kadınlar, 2024’ü 2025’e bağlayan Polonez direnişçisi kadınlar gibi...”
Savaş, sömürü ve şiddet bütçesine geçit vermeyelim!
Fabrikalarda, işyerlerinde ve sokakta, yani yaşamın her alanında sömürüye, şiddete ve savaşa karşı biz kadınların bir adım önde olacağı direnişler örgütlemeli, bizleri köleleştiren bu sömürü sistemine karşı insanca yaşam mücadelesini yükseltmeliyiz!
Grev ve direnişlerin mücadeleci kadınları yol gösteriyor!
Kadın işçiler tüm zorluklara rağmen inat ve ısrarla grev ve direnişlerde öğreniyorlar ve ortaya koydukları irade ile öğretiyorlar. Onlara güç vermek ve seslerini yaymak hepimizin boynunun borcu!
İşçi-emekçi kadınlar “İnsanca yaşamaya yetecek ücret” istiyor!
Kadın işçiler olarak “İnsanca yaşamaya yetecek ücret” istiyorsak, bir orta oyunundan farksız olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na bel bağlamamalı, erkek sınıf kardeşlerimizle birlikte mücadeleyi yükseltmeliyiz.
KADIN / Tüm Yazılar
KAPAK
Direniş ateşini dört bir yana yayalım!
Bizlerin bu kölelik düzenine karşı mücadelemizde karşımızda sadece aç gözlü kapitalistler durmuyor. Onlara hizmette kusur etmeyen siyasal iktidar, bütün yapı ve kurumlarıyla sermaye devleti yer alıyor. İşçi eylemleri ve toplumsal itirazlar yükseldikçe, kimin kimin yanında olduğu daha açık hale geliyor. Sermaye ve iktidarın korkularını gerçeğe çevirmenin yolu ise, bugün durgun bir gökyüzünde parlayan şimşekler gibi yaklaşan fırtınayı haber veren direniş ve grevleri ülkenin her yanına yaymaktan geçiyor.
DİSK yönetimi sınıf kavgasının neresinde?
DİSK’e giden yolu açan Paşabahçe Grevi’nden 15-16 Haziranlara uzanan mücadele ruhu ve geleneğini, 11 yıl önce bir Amerikan tekelinin fabrikasında 60 gün boyunca işgal silahını kuşanan Greif işçileri taşıyor. Greif İşgali’ni Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihine armağan eden devrimci sınıf çizgisi taşıyor.
Mustafa Suphi ve yoldaşları neden katledildiler?
Bugün milyonlarca işçi ve emekçi açlık ve yoksullukla boğuşuyorsa, ülke emperyalist tekeller tarafından talan ediliyorsa, birileri lüks ve sefahat, bizler açlık ve yoksulluk içinde yaşıyorsak, bilmeliyiz ki bu 15 yiğit insan bunun için katledildiler. Daha baştan emekçi sınıfların taleplerini zorbalıkla ezmeye çalışan bu cumhuriyetin biz işçi sınıfı ve emekçilere verecek hiçbir şeyi yoktur.
Hedef toplumun geleceğini teslim almak!
Toplumu teslim almak için takılmaya çalışılan zincirleri ancak işçi sınıfı kırabilir, gerici atmosferi sınıf mücadelesi dağıtabilir. İşçi sınıfı ve emekçiler krizin faturasını ödemeyi reddetmeli, demokratik hak ve özgürlüklere sahip çıkmalı, keyfi gözaltı ve tutuklamalar karşısında tutum almalıdır.
Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi
İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.
Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi
Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.
Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi
İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.