Doğal olan şiddetsiz, sömürüsüz bir düzende yaşamak…
AKP, kadınları açgözlü patronlar için ucuz, esnek iş gücü olarak görüyor. Toplumsal sorumluluklardan dem vurup kadınlara “kuluçka makinesi” muamelesi yapmaya çalışıyor. Kadınların nasıl giyineceğinden nasıl doğuracağına kadar her alanda müdahale etmeye çalışan bu politikaların gerisinde, kadınları toplumsal yaşamdan ve karar alma süreçlerinden tümüyle dışlamayı hedefleyen karanlık bir zihniyet bulunuyor.
İşçi emekçi kadınlar direnişe, taleplerimizle 1 Mayıs’a!
Emekçi kadınlar! Sömürü, baskı ve zorbalık düzenine karşı direnişe, örgütlenmeye, 1 Mayıs’a!
Meydanlarda, kampüslerde kadınlar yine en önde!
Çifte sömürüye maruz kalanlar, güvencesizliğe itilenler, kreş hakkına göz dikilenler, diplomayla gelecek garantisi olmadığını görenler, yurtlarını ve burslarını kaybetmekten kaygı duyanlar, üç çocuk doğurma ültimatomuna maruz kalanlar, en önde direnişe devam! Fabrikada, işyerlerinde, kampüslerde, meydanlarda taleplerimizle en önde direnişe devam! Direngenliğimizle geleceğimize ve özgürlüğümüze sahip çıkmak için en önde direnişe devam!
Kayyımlar kadına düşman!
“Alanları dolduran emekçi kadınlar ve genç kadınlar sadece tek adam rejiminin halk iradesinin gaspına yönelik saldırısına değil kazanılmış haklarının gasp edilmesine karşı da mücadele etmektedirler. İşçi ve emekçi kadınlar bu mücadele içinde kendi taleplerini yükseltmeli, kadınların istem ve taleplerinin düzen siyaseti tarafından meze yapılmasına izin vermemelidir.”
Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ülkenin dört bir yanında kadınlar sömürüye, baskıya ve şiddete karşı alanlara çıktılar. Yasaklara rağmen mücadele kararlılıklarını gösterdiler.
Krizin faturasına, şiddete, savaşa karşı8 Mart’ta alanlara!
Direnen ve mücadele eden kadınlar, 8 Mart Günü ise fabrikalarımızda, işyerlerimizde ve meydanlarda gücümüzü en etkili şekilde göstermeye ve kadınları çifte sömürüye, eşitsizliğe ve şiddete mahkûm edenlerden hesap sormaya çağırıyor!..
KADIN / Tüm Yazılar
KAPAK
Ölüm ve sömürü düzenine karşı örgütlen!
Kapitalistlerin pervasız zorbalıklarına son vermek için örgütlenelim, mücadele edelim! Katledilen tüm işçi kardeşlerimizin hesabını soralım! Bu ölüm ve sömürü düzenini, açgözlü kapitalistlerin ve onların hizmetkârı iktidarların başına yıkalım!
Metal Fırtına 10. yılınd: “İşgal, grev, direniş!”
Metal Fırtına, temel toplumsal bir güç olan işçi sınıfının birleşik eylem gücünü ortaya koydu. Bu direniş, filli meşru mücadele yöntemlerinin işçilerin bilinçlerine kazınmasında özel bir rol oynadı. Metal işçileri, yasaları aşarak gerçekleştirdikleri fabrikaları terk etmeme eylemleriyle çoktan bağıtlanmış olan toplu sözleşmeyi tanımayarak, güncellenmesini sağladılar. Greif Direnişi’nde öne çıkan “işgal, grev, direniş” sloganı, Metal Fırtına’da hayat buldu. Greif Direnişi’nin de öğreticiliğiyle, sınıf mücadelesinin önündeki temel engellerden biri olan sendikal bürokrasiyle açık bir hesaplaşmaya tanık olduk.
Taksim’i kazanmak sınıfı kazanmaktan geçiyor!
1 Mayıslar’da Taksim’i gerçek anlamda kazanmak, açlık, yoksulluk ve baskı cenderesine sıkıştırılmış emekçi kitlelerin öfke ve tepkisinin örgütlenip açığa çıkarılmasından geçiyor. Her şeye rağmen, tüm ülke çapında meydanlara çıkıp kendi özlem ve taleplerini haykıran on binlerin varlığı; ama daha da önemlisi, emekçi kitlelerin bu sömürü ve baskı düzenine karşı biriken öfkesi bunun mümkün olduğunu gösteriyor. Hemen bugünden itibaren bu tepkiyi örgütlemek için harekete geçmek, öncü işçilerin ve devrimci kurumların önünde tarihsel bir görev olarak duruyor.
1 Mayıs’ın aynasında sınıf hareketi
İşçi sınıfı yalnızca karşı karşıya kaldığı iktisadi-sosyal saldırıları değil, saray rejiminin baskı ve zorbalık uygulamalarını da püskürtebilecek güce sahiptir. Yeter ki kendi gücüne güvensin, tabandan birliğini sağlasın, sermaye sınıfına ve ona koşulsuz her türlü desteği sunan saray rejimine karşı mücadeleyi yükseltsin! Kazanmanın yolu buradan geçmektedir.
Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi
İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.
Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi
Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.
Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi
İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.