Hangi saftasınız?
CHP Kadın Kolları Kurultayı vesilesiyle bir kez daha gördük ki, saflar açık ve net! Bir yanda emeği ve alınteri için direnen işçiler, öbür yanda sermaye düzeninin has partisi CHP ve onun kadınıyla erkeğiyle bürokrat takımı... Safımız işçi sınıfının, kadın işçilerin yanıdır!
Kadınlar mücadeleden vazgeçmiyor!
Sermayedarlara ve AKP-MHP işbirliğinin eseri olan baskıcı ve gerici politikalara, şiddete, tacize, kadın cinayetlerine, sömürüye karşı sokakları doldurarak eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütmekten geri durmayacaklar.
“Tasarruf” değil, güvenli ve güvenceli yaşam!
Kamuda tasarruf adı altında kazanılmış haklarımıza, canımıza kast eden uygulamalara geçit vermeyelim. Taleplerimizi yükseltelim, mücadeleyi büyütelim.
Doğum izinlerinin uzatılmasının ardındaki gerçekler!
Gelecek nesillerin yetiştirilmesi toplumsal bir sorumluluksa çocuk bakımı yalnız kadınların değil tüm toplumun, toplum adına devletin üstlenmesi gereken bir sorumluluktur. Kadınları sermayenin ihtiyaçları çerçevesinde bir kuluçka makinesine çevirmeye çalışan, bu arada yüksek analık hukuku adına onu eve hapsetmeye çalışan bu saldırılara geçit vermeyeceğiz. Bir adım öne çıkacak, mücadele edeceğiz!
“İnsanca yaşanacak ücret!” için kadın işçiler bir adım öne!
İşyerlerinde, fabrikalarda, sokaklarda hakları ve gelecekleri için mücadele yolunu tutmaktan geri durmayan kadınlar olarak, insanca yaşanacak ücret talebini bulunduğumuz her alana taşımalıyız. Geçtiğimiz aylardan bu yana birçok fabrika ve işyerinde gerçekleşen direnişlere “Temmuz’da ara zam” talebiyle yenilerini eklemek için kadını ve erkeğiyle örgütlü mücadelemizi yükseltmeliyiz.
AKP “vizyon belgesi”yle ne hedefliyor?
"Gördüğümüz gibi vizyon belgesinde olmayan tek şey biz kadınların hakları ve özgürlükleri. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da mücadelemizle kazanacağız. Ne “ailenin korunması” adına geleceğimizin teslim alınmasına ne de ekonomik krizin faturasının bizlerin üzerine yıkılmasına izin vermeyeceğiz!"
KADIN / Tüm Yazılar
KAPAK
Emperyalist savaşa karşı SINIF SAVAŞI
Savaşların esas kaybedeni olan işçi sınıfının yapması gereken, bir yandan emperyalist devletlerin saldırgan politikalarına karşı çıkarken, öte yandan kendi vatandaşı olduğu devletin de saldırgan ve militarist politikalarına karşı mücadele etmek olmalıdır. Barışa giden yol ancak buradan geçmektedir.
İşçi satıcılığından emek sömürüsüne…
Sendikalar işçi sınıfının vazgeçilmez mücadele örgütleri... Bugün patron olarak karşımıza çıkan emek düşmanları tarafından sermaye düzeni adına teslim alınmış durumdalar. Deyim uygunsa sendikaları babalarının çiftlikleri sanıyor, sermaye için üstlendikleri işçi düşmanı adımlarının getirisini kişisel ikballeri için kullanıyorlar. Onlar sermayenin dünyasına aitler ve bizim olan sendikalardan sökülüp atılmalılar.
Kapitalizm savaş demektir! Barış işçilerle gelecek!
Komünist Enternasyonal’in 6. Kongre Kararları’nda da açıklıkla ifade edildiği gibi, “Savaş kapitalizmden ayrı tutulamaz. Bu nedenle savaşın ‘yok edilmesi’ ancak kapitalizmin ortadan kaldırılmasıyla; yani, sömürücü burjuva sınıfının devrilmesiyle, proletarya diktatörlüğü, sosyalizmin inşası ve sınıfların ortadan kaldırılması yoluyla mümkündür.”
Esnek çalışma; güvencesiz, kölece çalışma demektir!
Unutmayalım ki, sermayenin bütün kazancı karşılığı ödenmemiş emeğimize, artı-değer sömürüsüne dayanır. Sermaye kârını ücretlerimizi düşürerek, çalışma sürelerini uzatarak artırır. Bu yüzden işler yoğun olduğunda işçi sayısını artırmak, kendi keyfine göre işe gidip gelmemizi planlamak ve sadece işe geldiğimiz saatlerin ücretini vermek onlar için bulunmaz bir nimettir. Bugün iş yasasındaki değişiklik ile tam da yapmak istedikleri sömürüyü daha da yoğunlaştırıp, kârlarını artırmaktır.
Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi
İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.
Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi
Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.
Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi
İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.