İşçi sınıfının büyük tarihsel zaferi: Sosyalist Ekim Devrimi
Bugün dünyamız kapitalizmin yol açtığı savaşlar, çevre yıkımı, yoksulluk, açlık gibi sorunlar içinde büyük bir felakete doğru giderken, insanlığın önünde sadece iki seçenek buluyor: Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm!
1928 İstanbul Tramvay Grevi
Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleşen 1928 İstanbul Tramvay Grevi, Türkiye işçi sınıfı tarihinin erken dönemindeki en önemli eylemlerden biridir. Grevin sınıf mücadelesi açısından önemi, yalnızca ortaya koyduğu taleplerle sınırlı olmayıp, çok daha geniş bir anlama sahiptir. Genç ve deneyimsiz olmasına rağmen işçi sınıfının örgütlenme ve direniş yeteneğini ortaya koyan bu grev, aynı zamanda “halk egemenliği” ve “eşit yurttaşlık” söylemleriyle kurulan Cumhuriyet’in işçi düşmanı karakterini daha en başından açığa çıkarmış, “cumhuriyetin sınıfsız, sömürüsüz bir toplumsal yapıya” dayandığı yalanını daha baştan gözler önüne sermiştir.
Özgürlüğe adanmış bir yaşam
Enternasyonalist devrimci kimliğiyle bilinen Ernesto Che Guevera, Guatemala’dan Küba’ya, Meksika’dan Kongo ve Bolivya’ya dek bir dizi ülkede mücadele yürüttü. Kendi geleceğini bu yoksul insanların geleceği ile bir tuttu.
“… Bir Yakup ölmüş, bin Yakup var savaşacak!”
“... Bir Yakup ölmüş, bin Yakup var savaşacak. Bu olay ne ilktir ne de son. İşçi sınıfımızın mücadele tarihinde bu gibi olaylar çoktur. Binlerce işçi kardeşimiz vurulmuş, işkencelere tâbi tutulmuş, ama hâkim sınıfların baskılarına rağmen sınıf mücadelesi durmadan ilerlemiştir. Profilo olayları neticesinde biz altı işçi tevkif edildik. Ama biliyoruz ki ne işkenceler ne hapishaneler bizleri yıldıramaz. Tam tersine sınıf mücadelesini pekiştirir. Hapishaneler bizler için birer okuldur ve bizler bu okulda bulunmaktan dolayı gurur duyuyoruz...”
6-7 Eylül olayları… Kardeşliğe vurulan hançer!
6-7 Eylül’ü ve ezilen mezheplere ve halklara dönük kanlı saldırıları unutmayacak, halkların eşit ve özgür yaşayacağı bir dünya için mücadelemizi büyüteceğiz!
Grev hakkı grev yaparak kazanılır!
Kamu emekçi hareketinde bir mihenk taşı olan 4-5 Mart direnişi bir kez daha gösteriyor ki, emekçiler en temel haklarını tabanın gücüne dayanarak, fiili meşru mücadele ile kazanabilirler. “Grev hakkı” da ancak “grev” yaparak kazanılır.
TARİH / Tüm Yazılar
KAPAK
Yeni Ekimler ve sosyalizm için ileri!
“Bu nedenle, işçi sınıfı ve emekçilerin yalnızca kendi haklarını korumak için mücadele etmesi yeterli değildir. Bundan daha önemlisi, işçi sınıfının mücadelesini kendi siyasal örgütlenmesinin bayrağı altında vermesidir.”
DİSK’in tek sorunu taşınması değil!
Sonuç olarak DİSK Genel Merkezi’nin Ankara’ya taşınmasının ardından alevlenen tartışmaların DİSK’i içinden bulunduğu durumdan çıkarmak açısından bir anlamı bulunmamaktadır. Bu karara samimi bir biçimde ve sınıfsal kaygılarla tepki gösterenlerin yapması gereken, sadece bu sembolik kararı değil bütünlüğü içinde DİSK’in işbirlikçi-uzlaşmacı çizgisini sorgulamak olmalıdır.
İşten atmalar yasaklansın!
Çalışma hakkı ve iş güvencesi temel bir insan hakkıdır ve emek ile sermaye arasında dişe diş bir mücadelenin gündemidir. Kendi yarattıkları kriz koşullarında kârlarından üç kuruş azalma yaşanmaması için gündeme getirdikleri işten atma saldırıları hangi gerekçeyle olursa olsun kabul edilemez. Bu yüzden işçi sınıfı işten atma saldırılarına karşı fabrika fabrika direnmeli ve krizin faturasını işçi sınıfının üzerine yıkmanın araçlarından biri olan bu saldırıya karşı “işten atmaların yasaklanması” talebiyle ortak bir mücadele yürütmelidir.
Asgari ücrete mahkûm değiliz!
İnsanca yaşamaya yeten ücret ve yaşanabilir bir asgari ücret düzeyi için bulunduğumuz her yerde harekete geçmeliyiz. Fabrikalarımızda, işyerlerimizde sesimizi yükseltmeliyiz. Sendikaları eyleme geçmeye zorlamalıyız. Sokaklara çıkmadan, üretimden gelen gücümüzü kullanmadan, daha iyi ücret ve çalışma koşullarına ulaşamayacağımızı unutmamalıyız.

Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi
İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.
Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi
Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.
Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi
İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.