Perşembe, Nisan 24, 2025

Faşizmi ezen işçi sınıfı…

“18 Nisan’da yapılan genel grev çağrısı ile Milano, Torino ve Cenova’da fabrikalar durdu, işçiler silahlanmaya başladı. Silahlı işçiler sayısız fabrikada denetimi ele geçirdiler. 24-25 Nisan’da Milano’da partizanlar Nazi Garnizonu’nu kuşattılar. Alfa Romeo ve Pirelli fabrikalarındaki işçiler barikatlar kurdular. Cenova’da liman işçileri Alman birliklerinin silahlarını ele geçirdiler. 25 Nisan’da Milano’dan kaçan Mussolini 27 Nisan’da partizanlar tarafından yakalandı ve 28 Nisan’da idam edildi.”

DGM Direnişi: İşçi sınıfının politik gücü

DGM’leri tarihin çöplüğüne gönderen örgütlü işçi sınıfı, bu şanlı direnişten birkaç ay sonra ise “DGM’yi ezdik. Sıra MESS’te!” diyerek ekonomik ve sendikal hakları için “Büyük Grev”i örgütledi, kapitalist patronlara diz çöktürdü.

İşçi sınıfı faşizmin karşısında!

Faşizmin gemi azıya aldığı bugünün Türkiye’sinde “Faşizme İhtar Eylemi”, işçi sınıfının önünde duran tarihsel ve zorlu görevler karşısında ne yapılması gerektiğini gösteriyor.

“İşçinin ekmeği olmalı ama aynı zamanda gülleri de…” *

“Amerika’da kadınların oy hakkı ve daha iyi çalışma koşulları mücadelesiyle özdeşleşen, James Oppenheim’in aynı adlı şiirine konu olan “Ekmek istiyoruz! Gül de!” sloganı dönemin pek çok mücadelesine ilham olmuştur. Bunların en öne çıkanlarından birisi, Ocak 1912’de Lawrence şehrinde gerçekleşen tekstil grevidir.”

Devletin kalbinde sınıf kavgası

Askeri Tersane ve Askeri İşyeri İşçileri Sendikası (Aster-İş) 1975-80 yılları arasında milli savunma iş kolunda faaliyet sürdürdü. Aster-İş Basın Yayın Dairesi’nde uzman olarak çalışan Haluk Şensu bu deneyimi kitaplaştırıp sınıf mücadelesine miras bırakmak için adım atan ilk kişiydi. Şensu’nun 2022 yılında hayatını kaybetmesinin ardından Zafer Aydın onun çalışmasını devam ettirerek “Asker değil işçiyiz!” başlığı ile kitaplaştırdı.

“Dün kölenizdik, bugün olduk efendiniz!”

Paşabahçe işçileri sınıf olmayı başarıp mücadele yolunu tuttuklarında, kendilerine dayatılan kaderi değiştirmenin ellerinde olduğunu fark ettiler. Greve çıktıkları an prangalarından kurtuldular. Grev günü ellerinde taşıdıkları dövizde yazan “Dün kölenizdik, bugün olduk efendiniz!” sözleri bu durumu en özlü biçimde ifade ediyordu.

TARİH / Tüm Yazılar

Dünyayı sarsan DEVRİM

İşçiler yönetirse…

Fatsa’nın fikri…

Bu pazar Kanlı Pazar…

İşçiler yönetirse…

KAPAK

İşçi sınıfı direnişe, 1 Mayıs’a!

“Biz işçilerin mücadelesinin esas hedefi, bu baskı ve sömürü düzeninin temellerinden yıkılması ve yerine bir işçi-emekçi iktidarının kurulması olmalıdır. Bununla birlikte, 23 yıldır bizlere yoksulluk, açlık, düşük ücret, işsizlik, güvencesizlik, kısacası insanlık dışı çalışma ve yaşam koşulları dışında bir şey vermeyen, haklarımızı gasp edip grevlerimizi yasaklayan, bizleri sefalete sürükleyip sermaye sınıfını ihya eden bu iktidara gücümüzü göstermenin zamanı çoktan gelip geçmiştir.”

Tüpraş işçisi kazanırsa işçi sınıfı kazanacak!

Dönem “ne kadar mücadele o kadar kazanım” parolasının geçerli olduğu bir dönemdir. Süren halk hareketi, iktidarı zora düşüren gelişmeler Tüpraş işçisinin lehinedir. Eğer mücadele kararlılığı ortaya konulursa, her türlü barikat aşılır. Sonunda diz çöken Koç sermayesi olur. Bu da yalnızca Tüpraş işçisi için değil tüm işçi sınıfı için büyük bir kazanım olur.

Kurtuluş sokakta, sandıkta değil!

İşçi sınıfı ve emekçilerin fabrika, havza ve işyerlerinde sınıfın özgün talepleri ekseninde mücadeleye çekilmesi, bu mücadele ile süregiden direniş arasında bağ kurulması, hareketin içindeki ilerici potansiyeli düzen sınırlarının dışına taşımak ve sınıfsal bir eksene çekmek için hayatidir. 1 Mayıs’a giderken devrimci-ilerici işçiler ve güçler bu bilinçle davranmalı, 1 Mayıs alanında işçi sınıfı ile gençliğin militan öfkesini birleştirmek için seferber olmalıdır.

1 Mayıs’a giderken…

1 Mayıs’ı işçi sınıfının gerçek gücünü ortaya koyacağı birleşik, kitlesel ve militan mücadele süreci olarak örgütleyebilmek ilerici-devrimci güçlerle birlikte öncü işçilerin önünde önemli bir görev ve sorumluluk olarak durmaktadır.

Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi

İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.

Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi

Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.

Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi

İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.

1-15 Nisan 2025

SAYI 053