Pazar, Eylül 8, 2024

“Orkestranız Akbelen’deki hızar vedinamit seslerini bastıramıyor!”

Kapitalizm işleyişi gereği her şeyi bir metaya, alınıp satılabilecek, değersizleştirecek bir ürüne dönüştürür. İster sanatın herhangi bir dalı olsun, ister doğa ve canlı yaşamı, isterse milyonlarca emekçinin alınteri. Tüm bunları kendi çıkarına göre kullanabilirler.

Her sabah uyanır uyanmazyapılacak ilk iş çığlık atmak olmalı…

Lorca’nın cesedi şimdiye kadar bulunamaz. Ancak, kuşaktan kuşağa söylenen şiirleri, sahnelenen oyunları halkların belleğinde, işçilerin direnişinde, grev meydanlarında, İspanya’nın en ücra köylerinde, tüm dünyada faşizme karşı mücadelede yaşıyor.

Olimpiyatlar ve siyasal ikiyüzlülük

Göçmenlerin olimpiyat oyunlarının gerçekleştiği şehirlerden uzaklaştırıldığı, 10 milyar euro’dan fazla paranın harcandığı 2024 Paris Olimpiyatları ne tür sportif “başarılara” sahne olacak bilinmez. Ama Filistin halkının yaşadığı acılara gözlerini kapatan bu olimpiyatlar, spordan çok acılara yabancılaşma ve siyasetin sporun üstüne düşürdüğü adaletsizliklerle anılacak.

İşçinin, halkın ve doğanın sağlığınıkoruyan bir mücadele şart!

Polen Ekoloji’den Cemil Aksu ile konuştuk:

Şarkılarla kurulan kardeşlik köprüsü

“Güzel yüzlü çocuklara, Don Kişotlara, ateş hırsızlarına, Ernesto Che Guevara’ya, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya…” Kazım Koyuncu

“Haziranda ölmek zor”

"Ahmet Arif, Orhan Kemal, Nazım Hikmet mücadelenin, iyinin, doğrunun, güzelin şairleri, yazarları oldular. Onları okuyacak, onları tanıyacak, onları anlatacağız."

KÜLTÜR SANAT / Tüm Yazılar

Umut insanda…

Oppenheimer’ın külleri

KAPAK

Emperyalist savaşa karşı SINIF SAVAŞI

Savaşların esas kaybedeni olan işçi sınıfının yapması gereken, bir yandan emperyalist devletlerin saldırgan politikalarına karşı çıkarken, öte yandan kendi vatandaşı olduğu devletin de saldırgan ve militarist politikalarına karşı mücadele etmek olmalıdır. Barışa giden yol ancak buradan geçmektedir.

İşçi satıcılığından emek sömürüsüne…

Sendikalar işçi sınıfının vazgeçilmez mücadele örgütleri... Bugün patron olarak karşımıza çıkan emek düşmanları tarafından sermaye düzeni adına teslim alınmış durumdalar. Deyim uygunsa sendikaları babalarının çiftlikleri sanıyor, sermaye için üstlendikleri işçi düşmanı adımlarının getirisini kişisel ikballeri için kullanıyorlar. Onlar sermayenin dünyasına aitler ve bizim olan sendikalardan sökülüp atılmalılar.

Kapitalizm savaş demektir! Barış işçilerle gelecek!

Komünist Enternasyonal’in 6. Kongre Kararları’nda da açıklıkla ifade edildiği gibi, “Savaş kapitalizmden ayrı tutulamaz. Bu nedenle savaşın ‘yok edilmesi’ ancak kapitalizmin ortadan kaldırılmasıyla; yani, sömürücü burjuva sınıfının devrilmesiyle, proletarya diktatörlüğü, sosyalizmin inşası ve sınıfların ortadan kaldırılması yoluyla mümkündür.”

Esnek çalışma; güvencesiz, kölece çalışma demektir!

Unutmayalım ki, sermayenin bütün kazancı karşılığı ödenmemiş emeğimize, artı-değer sömürüsüne dayanır. Sermaye kârını ücretlerimizi düşürerek, çalışma sürelerini uzatarak artırır. Bu yüzden işler yoğun olduğunda işçi sayısını artırmak, kendi keyfine göre işe gidip gelmemizi planlamak ve sadece işe geldiğimiz saatlerin ücretini vermek onlar için bulunmaz bir nimettir. Bugün iş yasasındaki değişiklik ile tam da yapmak istedikleri sömürüyü daha da yoğunlaştırıp, kârlarını artırmaktır.

Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi

İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.

Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi

Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.

Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi

İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.