Perşembe, Nisan 24, 2025

Sanatı sevmiyor, saraya soytarı istiyorlar!

Onlar ne kadar sanatçı değil saraylarına soytarı isteseler de, sanatçıları bu hale getirmek için her şeyi yapsalar da, her zaman itiraz edenler çıkacaktır. Toplumsal mücadele var olduğu sürece sanat da sanatçı da bu mücadele içinde yer almaya devam edecektir.

Daralan bantlar, genişleyen sokaklar…

Melih Gökçekler, Mustafa Varanklar ve isimli-isimsiz trol orduları ne yaparlarsa yapsınlar, erişim engellerine de, bant daraltmalarına da, psikolojik harplerine de yanıt sokakta veriliyor ve verilecek. Bu kölece yaşam koşullarına karşı direniş, daraltılan bantlara sığmayarak sokaklara taşıyor, taşmaya devam edecek.

“Ezilenlerin melodik sesi”

Edip Akbayram hayatını kaybetmiş olsa da, nerede bir işçi direnişi, grev çadırı ya da zulme karşı direniş varsa, o da sesiyle onların yanında yerini alacak, mücadele alanlarında olmaya devam edecektir.

Zübük varsa sansür var!

“Toplumcu kültür-sanatı ve sanatçıları ehlileştirmek isteyen iktidar, sistemi teşhir eden, farklı bir bakış sunan her şeyi yasaklıyor. Çünkü sanat, gerçekleri farklı bir gözle anlatarak kimi zaman aydınlatıcı bir rol oynar, kimi zaman eleştiren yönüyle toplumu ilerletir. Kimi zaman da insanlık dışı uygulamalara karşı halkın sesi olur.”

Kavganın ve edebiyatın “çınar”ı

“Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle, hakkı yenenlerle, sömürülenlerle, acı çekenlerle, yoksullarla birlikteyim” diyen Yaşar Kemal,bundan tam 10 yıl önce 28 Şubat 2015’te aramızdan ayrılana kadar bu birlikteliğin gereğince yaşamıştır.

Direnişin sanatı, direnişin sanatçısı…

Sonuçta ezilenler buldukları her fırsatta o silahı egemenlerin elinden söküp alır ve kendileri için bir silaha, insanlığın toplam zenginliğine dönüştürürler. Tıpkı, günü geldiğinde maddi üretim araçları üzerindeki sermaye egemenliğine son verdiklerinde yapacakları gibi...

KÜLTÜR SANAT / Tüm Yazılar

Tek renk kızıl!

Umut insanda…

Oppenheimer’ın külleri

KAPAK

İşçi sınıfı direnişe, 1 Mayıs’a!

“Biz işçilerin mücadelesinin esas hedefi, bu baskı ve sömürü düzeninin temellerinden yıkılması ve yerine bir işçi-emekçi iktidarının kurulması olmalıdır. Bununla birlikte, 23 yıldır bizlere yoksulluk, açlık, düşük ücret, işsizlik, güvencesizlik, kısacası insanlık dışı çalışma ve yaşam koşulları dışında bir şey vermeyen, haklarımızı gasp edip grevlerimizi yasaklayan, bizleri sefalete sürükleyip sermaye sınıfını ihya eden bu iktidara gücümüzü göstermenin zamanı çoktan gelip geçmiştir.”

Tüpraş işçisi kazanırsa işçi sınıfı kazanacak!

Dönem “ne kadar mücadele o kadar kazanım” parolasının geçerli olduğu bir dönemdir. Süren halk hareketi, iktidarı zora düşüren gelişmeler Tüpraş işçisinin lehinedir. Eğer mücadele kararlılığı ortaya konulursa, her türlü barikat aşılır. Sonunda diz çöken Koç sermayesi olur. Bu da yalnızca Tüpraş işçisi için değil tüm işçi sınıfı için büyük bir kazanım olur.

Kurtuluş sokakta, sandıkta değil!

İşçi sınıfı ve emekçilerin fabrika, havza ve işyerlerinde sınıfın özgün talepleri ekseninde mücadeleye çekilmesi, bu mücadele ile süregiden direniş arasında bağ kurulması, hareketin içindeki ilerici potansiyeli düzen sınırlarının dışına taşımak ve sınıfsal bir eksene çekmek için hayatidir. 1 Mayıs’a giderken devrimci-ilerici işçiler ve güçler bu bilinçle davranmalı, 1 Mayıs alanında işçi sınıfı ile gençliğin militan öfkesini birleştirmek için seferber olmalıdır.

1 Mayıs’a giderken…

1 Mayıs’ı işçi sınıfının gerçek gücünü ortaya koyacağı birleşik, kitlesel ve militan mücadele süreci olarak örgütleyebilmek ilerici-devrimci güçlerle birlikte öncü işçilerin önünde önemli bir görev ve sorumluluk olarak durmaktadır.

Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi

İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.

Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi

Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.

Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi

İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.

1-15 Nisan 2025

SAYI 053