“Dost sohbet”lerinde adı anılan Erdoğan…
Halkların kanları ve gözyaşları üzerinden iktidarlarını sürdürenler, dost sohbetlerinde birbirlerinden övgüyle bahsediyorlar. Farklı dilleri konuşsalar da aynı kirli ilişkilerin ve sermayenin ortak çıkarlarının tarafındalar.
“Balta”larıyla geldiler…
Korkularını gerçek kılmak boynumuzun borcudur. Bunun için de baltaya ihtiyacımız yok. Sıkılı yumruklarımızı bir araya getirmeli, kendimiz sıkılı bir yumruk gibi olmalıyız. Çözümün sandıkta değil sokakta olduğunu, üretimden gelen gücümüzü kullandığımızda, “genel grev, grev direniş!” parolasıyla hareket ettiğimizde kazanacağımızı görelim, dosta-düşmana gösterelim. Varsın Yusuf Tekinler balta korkusuyla yaşasınlar.
Bu defa zam çarptı!
Bizim mücadelemiz sadece elektriğe yapılan zamlara karşı değildir. Elektrik, su, doğalgaz ve daha sayamayacağımız birçok temel ihtiyacımızın ham maddesini işleyen; santral tesislerini, makineleri ve diğer tüm üretim araçlarını da üreten işçi sınıfı iken, mücadelemiz ürettiğimiz zenginlikleri kazanmak içindir.
İhanete geçit vermeyelim!
Kamu TİS’lerinde tutulan anlaşmazlık tutanaklarının grevle taçlanması için mücadele etmek sendika ağalarının boyunu aşar. Bunun için kamu işçisi inisiyatifi kendi eline almalıdır. Halen geç kalınmış değildir. Grev komiteleri oluşturularak, devam eden sözleşme sürecine müdahil olmalıdır. Sürecin grevle taçlanması için sendika ağaları kuşatılmalıdır. Bu kuşatma ihanetin panzehridir. Bu noktada ilerici-öncü işçilere büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu görev ve sorumlulukları layıkıyla yerine getirmek, sınıfa karşı sorumluluğun temel gereklerinden biridir.
Mayalarında işçi düşmanlığı var!
İşçi sınıfına kalkan elleri kıracak olan da, saldırılar karşısında susup oturan sendika bürokratlarını ezip geçecek olan da işçilerin tabandan örgütlü birliği ve mücadelesidir. Bu mücadeleyi büyütmek, AKP iktidarının ve sermaye sınıfının saldırılarına karşı direnişi örgütlemek hepimizin görevidir.
Kapitalistlerle aynı gemide değiliz!
İşçi sınıfı ve emekçiler kapitalistlerin kazananlar gemisini batırmadan, eşitlik ve kardeşliğin egemen olduğu gemide insanlığın bir arada olması mümkün değildir.
GÜNCEL / Tüm Yazılar
KAPAK
İşçi sınıfı direnişe, 1 Mayıs’a!
“Biz işçilerin mücadelesinin esas hedefi, bu baskı ve sömürü düzeninin temellerinden yıkılması ve yerine bir işçi-emekçi iktidarının kurulması olmalıdır. Bununla birlikte, 23 yıldır bizlere yoksulluk, açlık, düşük ücret, işsizlik, güvencesizlik, kısacası insanlık dışı çalışma ve yaşam koşulları dışında bir şey vermeyen, haklarımızı gasp edip grevlerimizi yasaklayan, bizleri sefalete sürükleyip sermaye sınıfını ihya eden bu iktidara gücümüzü göstermenin zamanı çoktan gelip geçmiştir.”
Tüpraş işçisi kazanırsa işçi sınıfı kazanacak!
Dönem “ne kadar mücadele o kadar kazanım” parolasının geçerli olduğu bir dönemdir. Süren halk hareketi, iktidarı zora düşüren gelişmeler Tüpraş işçisinin lehinedir. Eğer mücadele kararlılığı ortaya konulursa, her türlü barikat aşılır. Sonunda diz çöken Koç sermayesi olur. Bu da yalnızca Tüpraş işçisi için değil tüm işçi sınıfı için büyük bir kazanım olur.
Kurtuluş sokakta, sandıkta değil!
İşçi sınıfı ve emekçilerin fabrika, havza ve işyerlerinde sınıfın özgün talepleri ekseninde mücadeleye çekilmesi, bu mücadele ile süregiden direniş arasında bağ kurulması, hareketin içindeki ilerici potansiyeli düzen sınırlarının dışına taşımak ve sınıfsal bir eksene çekmek için hayatidir. 1 Mayıs’a giderken devrimci-ilerici işçiler ve güçler bu bilinçle davranmalı, 1 Mayıs alanında işçi sınıfı ile gençliğin militan öfkesini birleştirmek için seferber olmalıdır.
1 Mayıs’a giderken…
1 Mayıs’ı işçi sınıfının gerçek gücünü ortaya koyacağı birleşik, kitlesel ve militan mücadele süreci olarak örgütleyebilmek ilerici-devrimci güçlerle birlikte öncü işçilerin önünde önemli bir görev ve sorumluluk olarak durmaktadır.
Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi
İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.
Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi
Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.
Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi
İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.