2024-25 eğitim ve öğretim yılına girerken…
Eğitim ve öğretim sistemi her açıdan çökmüş durumda. Gerek bilim dışı eğitim ile öğrencilerin dinci-gerici cemaat ve örgütlerin kucağına itilmesi, gerekse kapitalistlerin kârları uğruna çocuk yaşta fabrikalara yönlendirilmesi, gerici ve piyasacı eğitim sistemi gerçekliğini gözler önüne seriyor.
Türkiye Varlık Fonu: Tek adam yönetiminin ekonomideki yüzü!
Türkiye Varlık Fonu, sermaye için yeni kâr kapılarının açılmasının, işçi ve emekçiler için ise sömürü ve sefaletin katmerli hale gelmesinin adıdır.
Ülkenin kısa bir özeti!
İşçi ve emekçileri aldatmak, bilinçlerini bulandırmak ve sömürü düzenine eklemlemek için kullanılan ne varsa artık yük olarak görülüyor. Çıplak baskı ve zorbalık yaşamı daha çok belirliyor. Sokakta röportaj verdiği için tutuklanan genç, sendikalı olduğu için işten atılan ve direnişi seçtiği için kolluk tarafından yerlerde sürüklenen işçi, meclis kürsüsünde konuşurken yumruklanan milletvekili bize ülkenin kısa bir özetini veriyor.
Esra’nın, Hande’nin emeğinin sömürüsüyle üretildi!
Coca-Cola Türkiye de diğer bütün kapitalistler gibi emek sömürüsüyle işçilerin sırtından büyüyor. Yaptıkları reklamlarla kitlelerin gözlerini boyuyor, ürünlerini ihtiyaç olarak görmemizi sağlıyor, maddi çıkarları için bütün insani, toplumsal değerlerimizi sömürüyor.
Yüzsüzler!
“Listede isimleri yer almasa da alınteri ile geçinen milyonlar bir kez daha ülkenin vergi rekortmeni oldu. Yılın ilk 7 ayında ücretlerden kesilen gelir vergisi 739,7 milyar lira iken şirketlerden alınan kurumlar vergisi miktarı 480 milyar lirada kaldı.”
Toprağı, suyu ve geleceği için direnenlerin yanındayız!
Maden ve inşaat şirketleri kârlarına kâr katarken, köylülerin yaşamları, toprağı, suyu elinden alınmak istenirken bugün bizlere düşen görev ise emeğine ve geleceğine sahip çıkan köylülerle dayanışma içinde olmak... Çünkü gaspedilmek istenen, yağmalanan hepimizin geleceği!
GÜNCEL / Tüm Yazılar
KAPAK
Emperyalist savaşa karşı SINIF SAVAŞI
Savaşların esas kaybedeni olan işçi sınıfının yapması gereken, bir yandan emperyalist devletlerin saldırgan politikalarına karşı çıkarken, öte yandan kendi vatandaşı olduğu devletin de saldırgan ve militarist politikalarına karşı mücadele etmek olmalıdır. Barışa giden yol ancak buradan geçmektedir.
İşçi satıcılığından emek sömürüsüne…
Sendikalar işçi sınıfının vazgeçilmez mücadele örgütleri... Bugün patron olarak karşımıza çıkan emek düşmanları tarafından sermaye düzeni adına teslim alınmış durumdalar. Deyim uygunsa sendikaları babalarının çiftlikleri sanıyor, sermaye için üstlendikleri işçi düşmanı adımlarının getirisini kişisel ikballeri için kullanıyorlar. Onlar sermayenin dünyasına aitler ve bizim olan sendikalardan sökülüp atılmalılar.
Kapitalizm savaş demektir! Barış işçilerle gelecek!
Komünist Enternasyonal’in 6. Kongre Kararları’nda da açıklıkla ifade edildiği gibi, “Savaş kapitalizmden ayrı tutulamaz. Bu nedenle savaşın ‘yok edilmesi’ ancak kapitalizmin ortadan kaldırılmasıyla; yani, sömürücü burjuva sınıfının devrilmesiyle, proletarya diktatörlüğü, sosyalizmin inşası ve sınıfların ortadan kaldırılması yoluyla mümkündür.”
Esnek çalışma; güvencesiz, kölece çalışma demektir!
Unutmayalım ki, sermayenin bütün kazancı karşılığı ödenmemiş emeğimize, artı-değer sömürüsüne dayanır. Sermaye kârını ücretlerimizi düşürerek, çalışma sürelerini uzatarak artırır. Bu yüzden işler yoğun olduğunda işçi sayısını artırmak, kendi keyfine göre işe gidip gelmemizi planlamak ve sadece işe geldiğimiz saatlerin ücretini vermek onlar için bulunmaz bir nimettir. Bugün iş yasasındaki değişiklik ile tam da yapmak istedikleri sömürüyü daha da yoğunlaştırıp, kârlarını artırmaktır.
Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi
İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.
Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi
Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.
Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi
İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.