Pazar, Eylül 8, 2024

Kapitalizm bir salgınlar sistemidir!

Geniş emekçi kesimler için artık taşınması mümkün olmayan bir sistemdir kapitalizm. Bu düzen her geçen gün daha fazla çürüdüğü halde yazık ki kendiliğinden yıkılmayacaktır. Bunun için işçi sınıfı başta olmak üzere emekçilerin, gençlerin, kadınların, tüm ezilenlerin örgütlü mücadeleyi yükseltmeleri şarttır. Zira emekçiler kapitalizmi yıkmayı başaramadıklarında, o insanlığı savaşlar, ekolojik sorunlar ve salgınlarla yok oluşa sürükleyecektir.

Bangladeş’te halk isyanı

Kitlelerin mücadelesiyle bir zorbayı tahttan indirmek kuşkusuz önemlidir. Ancak kapitalizm belasından kurtulana kadar mücadelenin devam etmesi kaçınılmazdır. Zira Hasina’nın yerine saf bir Amerikancı gelmiş bulunmaktadır. ABD ve NATO’nun devrilen başbakanla yaşadığı sorunlar düşünüldüğünde, bu gelişmeyi ayrıca değerlendirmek özel bir önem taşımaktadır.

Filistin halkının kanı “ellerinizde!”

Bugün batı emperyalizmi Filistin’de gerçekleşen soykırımı durdurmak şöyle dursun katliama aleni bir şekilde çanak tutuyor. Kimisi meclis kürsüsünde alkış tutarak, kimisi lojistik destek sağlayarak, kimisi ticaret yaparak, kimisi de “bana dokunmayan yılan” misali hiçbir şey yapmayarak bu katliama ortak oluyor.

Amerikan senatosu soykırımcı Netanyahu önünde eğildi

Soykırım da direniş de devam ediyor. Soykırımı reddetmek ve Filistin halkıyla dayanışma içinde olmak, hem insan olmanın hem de Batı emperyalizminin savaş ve yıkım...

AB’de ırkçı-faşist partiler yükselişte

İşçi sınıfı ile emekçiler, kapitalizmin yarattığı sorunlara karşı mücadele etmedikleri sürece sermaye partilerinin dolgu malzemesi olmaktan kurtulamıyor. Kapitalizmin krizi derinleştiği, militarizm ve savaş histerisi şiddetlendiğinde ise sistem ırkçı partileri öne çıkartıyor. Kuşkusuz bu emekçilere kurulan büyük bir tuzaktır. İşçi sınıfı ve emekçiler ancak örgütlü sınıf mücadelesini yükselterek bu oyunu tersine çevirebilirler. Kapitalizme, emperyalizme, savaşa, ırkçılığa ve sömürüye karşı mücadele yükseltildiğinde, emekçiler sermayenin faşist partilerinin tuzağına düşmekten de kurtulurlar.

NATO, halklara karşı bir savaş aygıtıdır!

Hegemonyasını korumak için savaşlar çıkaran ABD’nin bir ölüm ve yıkım aygıtı olan NATO, halen dünya halklarının geleceği açısından en büyük tehdidi oluşturuyor. Bu gerçek ise işçi sınıfı ve emekçilerin sermayeye karşı olduğu kadar emperyalizme, NATO’ya ve savaşa karşı da mücadele etmek sorumluluğuyla karşı karşıya olduğuna işaret ediyor.

DÜNYA / Tüm Yazılar

Bangladeş’te halk isyanı

SYRIZA deneyimi…

Beş kıta, tek sınıf!

KAPAK

Emperyalist savaşa karşı SINIF SAVAŞI

Savaşların esas kaybedeni olan işçi sınıfının yapması gereken, bir yandan emperyalist devletlerin saldırgan politikalarına karşı çıkarken, öte yandan kendi vatandaşı olduğu devletin de saldırgan ve militarist politikalarına karşı mücadele etmek olmalıdır. Barışa giden yol ancak buradan geçmektedir.

İşçi satıcılığından emek sömürüsüne…

Sendikalar işçi sınıfının vazgeçilmez mücadele örgütleri... Bugün patron olarak karşımıza çıkan emek düşmanları tarafından sermaye düzeni adına teslim alınmış durumdalar. Deyim uygunsa sendikaları babalarının çiftlikleri sanıyor, sermaye için üstlendikleri işçi düşmanı adımlarının getirisini kişisel ikballeri için kullanıyorlar. Onlar sermayenin dünyasına aitler ve bizim olan sendikalardan sökülüp atılmalılar.

Kapitalizm savaş demektir! Barış işçilerle gelecek!

Komünist Enternasyonal’in 6. Kongre Kararları’nda da açıklıkla ifade edildiği gibi, “Savaş kapitalizmden ayrı tutulamaz. Bu nedenle savaşın ‘yok edilmesi’ ancak kapitalizmin ortadan kaldırılmasıyla; yani, sömürücü burjuva sınıfının devrilmesiyle, proletarya diktatörlüğü, sosyalizmin inşası ve sınıfların ortadan kaldırılması yoluyla mümkündür.”

Esnek çalışma; güvencesiz, kölece çalışma demektir!

Unutmayalım ki, sermayenin bütün kazancı karşılığı ödenmemiş emeğimize, artı-değer sömürüsüne dayanır. Sermaye kârını ücretlerimizi düşürerek, çalışma sürelerini uzatarak artırır. Bu yüzden işler yoğun olduğunda işçi sayısını artırmak, kendi keyfine göre işe gidip gelmemizi planlamak ve sadece işe geldiğimiz saatlerin ücretini vermek onlar için bulunmaz bir nimettir. Bugün iş yasasındaki değişiklik ile tam da yapmak istedikleri sömürüyü daha da yoğunlaştırıp, kârlarını artırmaktır.

Demokrasi kavramı üzerine 5 / İşçi demokrasisi

İşçi demokrasisinin, burjuva demokrasisinden binlerce kat daha demokratik ve üstün olduğu gerçeği gerek Paris Komünü deneyimi gerekse 1917 Ekim Devrimi’yle somut olarak doğrulanmıştır.

Demokrasi kavramı üzerine 4 / Burjuva demokrasisi

Kapitalist düzende üretim araçlarıyla birlikte devlet de burjuvaziye aittir. Dolayısıyla bu düzende “eşitlik”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramlar, üretim araçlarının özel mülkiyetinin burjuvaziye ait olduğu ve bununla birlikte siyasal iktidarın da ona ait olduğu gerçeğini gizlemeye yarar.

Demokrasi kavramı üzerine-3 / Sömürü, devlet ve demokrasi

İşçi sınıfının kendi mücadelesiyle elde ettiği oy hakkı, yasalar önünde eşitlik, biçimsel seçilme hakkı gibi kazanımlar da siyasal iktidarın gerçek niteliği konusunda yanılsamalara yol açtı. Burjuvazi önce zorla kabul etmek zorunda kaldığı bu hakları, sonrasında sömürü düzenini geniş kitlelere onaylatmanın aracına çevirdi. Bu da işçi sınıfı ve emekçilerin, üretim araçlarına sahip olan kapitalistlerin siyasal iktidarın da esas sahibi olduğu ve devlet denilen mekanizmanın onlara hizmet ettiği gerçeğini kavramasını zorlaştırdı.