Tek seçenek sosyalizm!

“Doğada kendimizden bağımsız bir yasal zorunlulukla karşılaşırız; doğanın yasaları kendine özgü şekilde işler ve insanın müdahalesi bu yasalara aykırı düşmemelidir. Doğa üzerinde her zaferimiz, doğanın bizden aldığı bir intikamı içerir.”
F. Engels

2025 yılı için Dünya Limit Aşım Günü 24 Temmuz’da geride kaldı. Yani kapitalizm koşullarında dünyanın bir yıl içinde üretebileceği tüm kaynaklar sadece 6,5 ayda tüketildi. Bir başka ifadeyle dünyanın üretebildiği kaynakların 1,7 katını harcadı.

1970’li yıllarda bu oran yüzde 70’ler düzeyindeydi. Yani, işçi sınıfının şairi Nazım’ın dizeleriyle söylersek, ekmeğin büyük insanlıktan başka herkese yettiği günlerdi. Sömürü, açlık, sefalet, gelir adaletsizliği, savaşlar yine vardı. Ama kapitalistlerin açgözlülüğü yine de dünyanın kaynaklarını bu denli hızlı tüketmiyordu.

Geride kalan 50 yılın ardından kapitalizm sadece insanlığı değil, dünyanın kendisini de bir yıkıma, yok oluşa sürüklüyor. Bir tarafta sürekli olarak daha fazla kâr elde etmek için pompalanan tüketim çılgınlığı, diğer yanda yine daha fazla kâr elde etmek uğruna dünya kaynaklarının sınırsızca talan edilmesi, insanlığın geleceğini ve dünyadaki canlı yaşamı tehdit ediyor.

Bu gerçek ülkelerin limit aşım günlerine bakıldığında çok daha çıplak bir şekilde karşımıza çıkıyor. Üç tarafı denizlerle çevrili, doğal kaynak zengini, “cennet vatan” Türkiye, limit aşım gününü 18 Haziran’da geride bıraktı. Bu tarih, Çin için 23 Mayıs, Almanya için 3 Mayıs ve ABD için 13 Mart… Kapitalist sömürü düzeninin insanlıktan ve doğadan çaldıklarını görmek için daha fazla söze gerek var mı?

735 milyondan fazla insanın açlıkla boğuştuğu bir dünyada yaşıyoruz. Sırf kapitalist barbarlık yüzünden 2030 yılına kadar bu sayıya 100 milyon kişinin daha ekleneceği düşünülüyor. İklim krizi, seller, sıcak hava dalgaları hep bu barbarlığın sonucu olarak yaşanıyor. Küresel ısınma, Amazon ormanlarının kuruması ve buzulların çözülmesi ile yaşanacak felaketler bir bilim kurgu filmi değil. Ve her geçen gün daha büyük bir hızla yaklaşan bu felaketlerin tek bir faili var: Kapitalist sömürü düzeni!

Kapitalistler, sadece her gün yaşadığımız açlık ve sefaletin failleri değiller. Onlar, aynı zamanda işçi sınıfının ve doğanın sınırsızca sömürülmesi üzerine kurdukları düzenle doğal kaynakların hızla tükenmesinin ve çevresel krizin de asıl suçluları. Onlar, dünyadaki canlı yaşamın katilleri…

Ve biz, bizi bekleyen bu felaket tablosunu tersine çevirebiliriz. Doğal kaynakların kapitalistlerin kâr hırsına değil, insanlığın ihtiyaçlarına hizmet ettiği, doğayla uyumlu bir yaşam kurabiliriz. İnsanlığın ve doğanın yok oluşuna seyirci kalmadan eşit ve özgür bir dünyada yaşayabiliriz. Ekmeğin ve tüm doğal zenginliklerin büyük insanlığa yettiği bir dünyayı inşa edebiliriz. Ve bu uğurda mücadele etmekten başka bir seçeneğimiz yok! Tek seçeneğimiz sosyalizm!