En iyi savunma hücumdur!

Eğer metal işçisi haklarını korumak istiyorsa, daha bugünden en önemli silahı olan üretimden gelen gücünü kullanmaya hazırlanmalı; “en iyi savunma hücumdur” anlayışıyla irili ufaklı eylemlerle bu sürece hazırlanmalıdır.

Sınıf hareketinin geri bir tablo içinde olduğu dönemlerde sözleşme süreçleri her zaman işçi sınıfı için zorlu geçmiştir. Ancak bu süreçler, aynı zamanda bu geri tabloyu tersine çevirmenin olanaklarını da taşır. Yeter ki mücadele içinden kararlı bir önderlik çıksın ve tabandaki işçiler kendilerini sınırlayan düşünce ve engelleri aşmayı bilsin.

Metal iş kolunda 150 bin işçiyi kapsayan sözleşme süreci, yalnızca metal işçileri için değil, tüm işçi sınıfı için hayati önemdedir.

Hâlihazırda devam eden sözleşme sürecinden yansıyanlar, MESS’in sefalet ve hak gasplarını dayattığını, sendikaların ise buna karşı hâlâ güçlü bir karşı koyuş örgütlemediğini gösteriyor. MESS’in cüretkâr dayatmaları ne yeni ne de şaşırtıcıdır. Sözleşme masalarına taraflar mevcut güç dengeleriyle oturur ve taleplerini buna göre oluştururlar. Gerçekte hiçbir hak masada kazanılmaz ya da kaybedilmez; belirleyici olan tarafların sınıf mücadelesindeki konumudur.

İktidarın ve genel olarak kapitalistlerin tam desteğini arkasında hisseden MESS, masada güçlü olduğunu düşünmektedir. Ancak onu esas olarak güçlendiren, sahip olduğu siyasal destekten ve sendikal bürokrasiden duyduğu güvenden çok, ekonomik krizin yarattığı saldırıların işçi sınıfı üzerindeki etkisidir. İşten atmalar, düşük ücret politikaları ve artan baskılar nedeniyle birçok işçi elindekini koruma derdine düşmüştür. Başta Türk Metal bürokratları olmak üzere sendikacılar da işçileri en aza razı etme eğilimindedir. Buna bir de ülkedeki baskı rejiminin uygulamaları eklenince, birçok işçi öfke duyarak ama atalet içinde süreci izlemektedir.

Dördüncü görüşmelerin ardından Türk Metal’in yetkili olduğu fabrikalarda yüzde 30’luk zam söylemlerinin dolaşıma sokulması, nabız yoklamanın bir parçasıdır. Türk Metal’in yüzde 38, Birleşik Metal’in yüzde 58 ile masaya oturduğu bir tabloda bu talepler bile bizleri yoksulluktan kurtaramazken, yüzde 30’luk zam açık bir sefalet dayatmasıdır. Yüzde 30’a yeşil ışık yakmak, “ehven-i şer” görmek köleliği kabullenmektir. Saldırılar sadece düşük ücret dayatmasından ibaret değildir.

MESS, “denkleştirme” adı altında esnek çalışmayı bir adım daha ileri taşımaya, deneme süresini dört aya çıkarmaya, kadın işçilerin süt izninin birleştirilmesini kaldırmaya ve hastalanan işçinin haklarına göz dikmeye çalışmaktadır.

Türk Metal’in işbirlikçi tutumu açıktır. Teklifini daha yüksek tutan Birleşik Metal yöneticileri ise kendilerinin Türk Metal’den farklı bir yerde durduklarını söylemekte, ancak pratikte çoğu zaman farklı bir tutum almamaktadır. Sözleşme sürecini tersine çevirmek, hak gasplarını durdurmak ve bu süreçten kazanımlarla çıkmak tamamen tabandaki metal işçisinin elindedir.

Komiteler hızla inşa edilmeli, sendika bürokratlarının masada gerçekleştireceği satışlara geçit verilmeyeceği ortaya konmalıdır. Başta Metal İşçileri Birliği olmak üzere bu yönlü çabalarla hızla bütünleşilmelidir.

Tüm bunları yapabilmek için, başta işten atılma korkusu olmak üzere işçileri sınırlayan her türlü düşünceyle hesaplaşılmalıdır. İşçi sınıfının gücü, birliğinden ve bu birliği sağlayarak üretimden gelen gücünü kullanmasından geçer. İşten atılma kaygısı, “elindekine şükret” telkinleri, ücretlerin asgari ücretle kıyaslatılması ve oluşturulmaya çalışılan sahte bilinçle metal işçilerine sefalet dayatılmaktadır.

Her bir metal işçisi bilmelidir ki iktidar ve kapitalistler, yaşanan krizin faturasını işçi sınıfı ve emekçilere kesme konusunda büyük bir kararlılık içindedir. Geri çekilmek, süreci “az kayıpla atlatmaya çalışmak” ya da saldırılara boyun eğmek, eldekileri korumaya bile yaramayacak; metal işçilerini kaderini bekleyen kurbanlık koyun konumuna düşürecektir.

Eğer metal işçisi haklarını korumak istiyorsa, daha bugünden en önemli silahı olan üretimden gelen gücünü kullanmaya hazırlanmalı; “en iyi savunma hücumdur” anlayışıyla irili ufaklı eylemlerle bu sürece hazırlanmalıdır.