DERBY işgali, patronlara boyun eğen sendikacılık ile gücünü işçinin birliğinden alan mücadeleci sendikacılık anlayışı arasındaki kavgada önemli bir uğrak noktasıdır. 50 yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra, halen kendi irademize sahip çıkmanın önemini, hakların söke söke alındığını gösteren bir mücadeledir.
İşçilerin özgürce sendikalaşma hakkına yapılan saldırılar sadece bugün yaşanan bir olay değil. On yıllardır, bu topraklarda işçiler hakkını aramasın, bilinçlenmesin diye patronlar ve devlet türlü oyunlar oynuyorlar.
İşte, 1968’de yaşanan DERBY İŞGALİ böyle bir oyuna işçilerin verdiği yanıtın adıdır. DERBY’de verilen mücadele ise sadece o günün sınırlarında verilen bir mücadele değil, bugünümüze ışık tutan bir deneyimdir aynı zamanda.
DERBY işçilerinin üyesi olduğu Lastik-İş Sendikası dönemin mücadeleci sendikalarından biridir ve Paşabahçe grevinin ardından DİSK’in kuruluşunda etkin bir rol oynamıştır. Lastik-İş’in üyesi işçilerle birlikte yarattığı bu mücadeleci dinamik patronları ve özellikle DERBY patronunu fazlası ile rahatsız etmektedir. Daha öncesinde yıllarca işyerinde Lastik-İş yetkili sendika olmasına rağmen, 1968 yılında DERBY patronu Lastik-İş’i bertaraf etmek için planlar yapmaktadır.
Lastik-İş’in Türk-İş’ten ayrılarak DİSK’in kuruluşunda yer almasının ardından ise Türk-İş bünyesinde aynı iş kolunda Kauçuk İş adında bir sendika kurulmuş ve bu sendika patronların gözdesi olmuş durumdadır.
Toplu Sözleşme için yetki tespitinin yapıldığı dönemde DERBY patronu, işbirlikçi Kauçuk İş Sendikası’nın ağaları ve devlet desteği ile DERBY işçilerine bir oyun oynar. Çalışma Bakanlığı naylon üyeler yolu ile sağlanan çoğunluğu dikkate alarak toplu sözleşme yetkisini Kauçuk İş Sendikası’na verir.
Bu ana kadar DERBY patronu ve işbirlikçi sendikacılar hallerinden memnun bir şekilde toplu sözleşme hazırlıklarını yapmaktadır. Toplu sözleşme için ilk görüşme 4 Temmuz günü gerçekleştirilecektir.
Toplu sözleşme görüşmesinin gerçekleşeceği 4 Temmuz günü DERBY işçileri referandum talebi ile fabrikayı işgal eder. Yasalarda referandum hakkı bulunmamasına rağmen DERBY işçileri özgür iradelerinin hiçe sayıldığı gerekçesi ile böyle bir taleple ortaya çıkarlar.
İşgal sürerken patron, işçilerin fabrikaya zarar verdiğini iddia eder. Bine yakın DERBY işçisi ise 7 Temmuz’da basını fabrikaya çağırarak patronun bu iddialarını çürütür.
8 Temmuz’da vali, DERBY patronu ve Lastik-İş Sendikası arasında bir toplantı yapılır. Bu toplantıda patron, fabrikada yapılacak referandumun sonucunu kabul edeceğini bildirir. Yapılan oylamada Lastik-İş 930 oy alırken, Bakanlığın yetki verdiği Kauçuk İş’e sadece 6 oy çıkar.
Böylece, DERBY işçileri kendi iradelerini temsil eden bir sendika ile toplu sözleşme masasına oturur ve yeni haklar elde ederek toplu sözleşme masasından ayrılırlar.
Dönemin yasaları DERBY işçilerinin ortaya atığı referandum talebini “suç” sayarken, DERBY işçileri birlikleri ve mücadele iradeleri ile bu hakkı fiilen elde etmişlerdir.
Patronlar, işçilerin bu gücünü ancak 12 Eylül darbesi ile kırarken, ondan sonra kurdukları ve büyüttükleri işbirlikçi sendikaların yöneticileri ile o güne kadar kazandığımız tüm hakları birer birer gasp ettiler.
Bu yüzden DERBY işgali, patronlara boyun eğen sendikacılık ile gücünü işçinin birliğinden alan mücadeleci sendikacılık anlayışı arasındaki kavgada önemli bir uğrak noktasıdır. 50 yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra, halen kendi irademize sahip çıkmanın önemini, hakların söke söke alındığını gösteren bir mücadeledir.