Şiddeti böyle mi engelleyeceksiniz?

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri sistematik bir şekilde artıyor. AKP iktidarı ise, bırakın şiddeti engellemeye dönük adım atmayı, şiddeti meşrulaştıracak, kadınlar üzerindeki baskı ve eşitsizliği daha da artıracak politikaların altına imza atmaya devam ediyor.

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri sistematik bir şekilde artıyor. AKP iktidarı ise, bırakın şiddeti engellemeye dönük adım atmayı, şiddeti meşrulaştıracak, kadınlar üzerindeki baskı ve eşitsizliği daha da artıracak politikaların altına imza atmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz Ekim ayında İstanbul’da Ayşenur ve İkbal adlı iki genç kadının vahşice katledilmesinin ardından, Meclis’te “Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu” kuruldu. Aradan sekiz ay geçtikten sonra komisyon başkanı AKP Milletvekili Hulki Cevizoğlu, komisyon bileşenlerine şiddetin engellenmesine dönük tedbirleri içerdiği iddia edilen 948 sayfalık bir rapor sundu.

Yansıyan bilgilere göre, raporda kadına yönelik şiddetin nedenlerine dair herhangi bir vurgu yer almadığı gibi, şiddeti engellemeye dönük somut tedbirler de bulunmuyor. Tam tersine, kadınları daha fazla şiddetle baş başa bırakacak öneriler içeriyor.

Taslak raporla birlikte, önceki yıllarda da gündeme getirilen ancak gelen tepkiler üzerine geri çekilen boşanmalarda arabuluculuk uygulaması yeniden gündeme taşındı. Şiddet mağduru kadın ile faili yan yana getirerek uzlaşmaya zorlayacak bu uygulama ile kadınların boşanmaları engellenmek isteniyor. Şiddetin en fazla yaşandığı yer olan hane içinde, kadınların şiddetle baş başa yaşamaları isteniyor. Yine boşanmaların engellenmesi için “çift terapisi” adı altında aile danışmanlığı, boşanma danışmanlığı öneriliyor. Şiddet faillerine yönelik rehabilitasyon da öneriler arasında…

Peki, kadınlara yönelik şiddeti engellemeye ya da şiddet sonrasında kadınların hak ve çıkarlarını korumaya dönük ne var bu raporda?

Sadece, sayıları gün geçtikçe azalan sığınma evlerine başvuran şiddet mağduru kadınların İŞKUR üzerinden TYP (Toplum Yararına Programlar) kapsamında istihdam edilmeleri öneriliyor. Bu da kadınların ucuz iş gücü olarak, sefalet koşullarında, esnek ve güvencesiz bir şekilde çalıştırılmaları anlamına geliyor.

Rapor bir kez daha gösteriyor ki, sermaye iktidarının kadına yönelik baskı, şiddet ve eşitsizliği engellemek gibi bir derdi yok. “2025 Aile Yılı” politikasının bir yansıması olan bu raporla amaçlanan, yalnızca “aileyi korumak” ve böylelikle baskı ile sömürüye dayalı bu düzenin bekasını sağlamak.