Metalde sözleşme sürecinden kazanımla çıkmak için ne yapmalı?

Metal işçileri kendisine dayatılan kölelik koşullarına ve sefalete karşı bugünden hazırlıklarına başlayabilmeli; örgütsüzlüğüne, dağınıklığına son verecek adımları atabilmelidir. Mevcut tablonun büyük bir potansiyel taşıdığını görmekle beraber önemli zayıflıklar barındırdığını bilmek gerekir.

Metal işkolunda MESS ile yetkili üç sendikanın yürüttüğü ve 160 bin işçiyi kapsayan sözleşme süreci, taleplerin belirlenmesi ve taslakların oluşturulması aşamasında. Yaklaşan sözleşme sürecinden metal işçisinin, dolayısıyla bütün işçi sınıfının kazanımla çıkabilmesi; metal işçisinin bilinç ve örgütlülük düzeyinin yükseltilmesinden ve büyüyen tepkinin mücadeleye dönüştürülmesinden geçiyor.

2025 yılı, sadece metal işçileri için değil; kamu işçilerinden kamu emekçilerine, petrokimyadan tekstile bir dizi iş kolunda sözleşmelerin gerçekleştiği ve gerçekleşeceği bir yıl durumundadır. Saray rejiminin asgari ücretliler başta olmak üzere milyonlara sefaleti dayattığı bir atmosferdeyiz. Asgari ücrete yüzde 30 zam yapılırken, memur ve emeklilere yüzde 11,54 ve yüzde 15,75 zam açıklandı. Kamu işçilerine ise yüzde 17 zam dayatması devam ediyor. Başarı olarak görülen bir dizi sözleşme sürecinde ise ortalama ücretler 55-65 bin lira civarında gelmiş durumda. Oysa yoksulluk sınırı 85 bin lirayı çoktan geçmiş durumda.

Krizin faturasının işçi sınıfının sırtına yıkma programının bir parçası olarak ücretlerin düşürülmesi, çalışma koşullarının ağırlaştırılması karşımıza çıkıyor. Ve işten atmalar yaygınlaşıyor. 

Maalesef ki sınıf hareketindeki dağınıklık ve örgütsüzlük, bu saldırılara yeterli yanıtın üretilmesini engelliyor. Yer yer görece başarılı süreçlerin arkasında ise ortaya konan örgütlü mücadelenin gücü yatıyor.

Metal işkolunda ise tablo farklı değildir. MESS’e bağlı işletmelerde daralma nedeniyle ve/veya bahanesiyle işten atma saldırılarının yaşandığı, asgari ücretin biraz üstünde işe alımlarla iş gücü maliyetlerinin düşürüldüğü bir süreç yaşanıyor. İşten atmalar, öncü işçilere ve sendikal örgütlenmeye dönük saldırılar artıyor. Geniş işçi kitlesi içinde işini kaybetme korkusu her geçen gün biraz daha kuvvetleniyor.

Metal işçileri kendisine dayatılan kölelik koşullarına ve sefalete karşı bugünden hazırlıklarına başlayabilmeli; örgütsüzlüğüne, dağınıklığına son verecek adımları atabilmelidir. Mevcut tablonun büyük bir potansiyel taşıdığını görmekle beraber önemli zayıflıklar barındırdığını bilmek gerekir.

MESS ve sendikal bürokrasi halen ipleri elinde tutmaktadır. TM’nin hazırladığı üye beklenti anketleri de işçilerin taleplerini belirlemekten daha çok beklentileri düşürmenin, işçileri fişlemenin ve baskı altında tutmanın bir aracı durumundadır. Anketler yapılırken işçilerin başında beklemekten işçileri yönlendirmeye kadar işi sıkı tutuyorlar. Bir taraftan da “bu yıl yüzde 25-30 alsak iyidir” söylemleri ile beklentiyi düşürmeye çalışıyorlar.

Metal işçileri bu oyunu bozmak için kendi taleplerini belirlemeli, arkasında durmalı, bunlar etrafında kenetlenmeli, safları sıklaştırmalıdır. Adım atmak için her türlü bahane bir yana bırakılmalıdır.

İnsanca yaşamaya yeten ücret. Yoksulluk sınırı altındaki teklifler kabul edilemezdir.

Vergi dilimleri sabitlenmelidir. Ücretler brütten değil, netten yatırılmalıdır.

Esnek çalışma dayatmaları son bulmalıdır, iş güvencesi sağlanmalıdır.

Grev yasaklarına karşı hazırlıklı olunmalı, “kazanana kadar grev” iradesine sahip çıkılmalıdır.

Söz-yetki-karar metal işçilerinde olmalı, metal işçilerinin onayı olmadan hiçbir adım atılmamalıdır.

Keyfi işten atmalar yasaklanmalıdır.

Bu talepler ve bakış açısıyla metal işçileri harekete geçmelidir. Metal işçilerini, sadece kendileri için değil, tüm işçi sınıfı için önemli bir mücadele dönemi beklemektedir.