“Vicdanı olan hiçbir işçi ve emekçi Gazze’de devam eden soykırıma seyirci kalamaz. Bu soykırımın durdurulması ve faillerden hesap sorulması için mücadele etmelidir. Bu mücadele elbette soykırım ve savaşların kaynağı olan emperyalist kapitalizme karşı mücadele ile birleştirilmelidir.”
7 Ekim 2023’ten beri Gazze’de tarihin gördüğü en barbar soykırımlardan biri yaşanıyor. Bu suçun faili İsrail, suç ortakları ise ABD başta olmak üzere tüm Batılı emperyalistler, bölgedeki işbirlikçi Arap devletleri ile büyük tekeller ve medya ordusu…
Saray rejimi ve onun başındaki Tayyip Erdoğan bu konuda “farklı” bir yerde duruyor. Erdoğan bir yandan Filistin halkından yana pozlar takınıyor, İsrail’e etmedik laf bırakmıyor. Ama aynı anda soykırım yapan İsrail ordusuna malzeme taşıyor. Petrolden uçak yakıtına, çelikten çimentoya ve savaşta kullanan başka birçok malzemeye kadar… Yani riyakârlıkta sınır tanımıyor.
***
İsrail Gazze’de bütün insani, ahlaki, hukuki, diplomatik değer ve kuralları ayaklar altına alıyor. Ne Birleşmiş Milletler kararı ne uluslararası anlaşmalar ne de savaş hukuku tanıyor. Buna rağmen “uygar” Batı dünyası İsrail’in safında yer alıyor. “Müslümanlığı” siyasetin bir aracı olarak kullanan devletler de Filistinli “müslümanlara” soykırım uygulayan İsrail’e hizmet ediyor.
Gazze’deki barbarlığı tüm dünyaya izlettiriyor ve bunun “normal” kabul edilmesini istiyorlar. Gücü olan istediğini ezebilir, yakar yıkar, yok eder. “Kapitalist düzende tek geçerli ‘kural’ budur!” diyorlar.
İsrail bu “kural”ın en pervasız uygulayıcısı. Çünkü işlediği suçlardan dolayı hesap vermiyor, tersine büyük bir destek görüyor. 2,2 milyon kişiyi aç-susuz bırakıyor. “Yardım” merkezlerine bir çuval un almak için gelenlerin üzerine bomba yağdırarak katliam yapıyor. Bu vahşeti her gün tekrarlıyor.
ABD Başkanı Trump Filistinlilere “daha çok acı çekmek istemiyorsanız topraklarınızı tek edin” diyor. Zira Gazze’yi küstah zenginler için bir “turizm cenneti” yapmak istiyor. Tarifsiz acılara rağmen Filistinliler topraklarını terk etmiyor. Bundan dolayı ABD-İsrail planı uygulanabilmiş değil. Bu konuda buldukları son “çare” ise, yüz binlerce kişiyi etrafı tel örgülerle çevrili hapishanelere kapatmak. Şimdi bunun için hazırlık yapıyorlar.
***
Gazzelilerin çoğu daha önce sürgün edilmiş, çoğu mülteci kamplarında yaşıyorken, Gazze zaten üstü açık bir hapishane iken, tüm bunlar neden yapılıyor? Hemen herkes bunu “Aksa Tufanı” eylemine bağlıyor. Bu büyük bir yalandır. Aksa Tufanı sadece soykırımı başlatmak için kullanılan bir bahanedir. Çünkü “Gazze’de etnik temizlik planı” 2013’ten beri hazır bekletiliyordu.
Gazze’de yapılmak istenen halkların direniş iradesini kırmaktır. Ortadoğu’yu “ABD-İsrail egemenliğine boyun eğmiş köle halklar” bölgesi haline getirmektir. Amerika’nın hegemonya savaşı Çin ve Rusya iledir. Çin’le karşı karşıya gelmeden önce Ortadoğu’nun “defterini dürmesi” gerekiyor. Oysa Filistin’in yanı sıra Lübnan, Yemen, Irak gibi ülkelerdeki direniş güçleri bu planı bozuyorlar. Direnen halklara bu denli şiddetli saldırmaları bundandır.
Çünkü kapitalist-emperyalist sistemde güçlü devletler dünyaya egemen olmak isterler. Egemenlik kurmak ya da egemenliği korumak çoğu zaman savaşla oluyor. Gazze’deki soykırım da, Suriye’nin cihatçı terör örgütlerine teslim edilmesi de, Afganistan’ın, Irak’ın Libya’nın yakılıp yıkılması da bu savaşlar zincirinde birer halkadır. ABD emperyalizmi egemenliğini savaşlarla ayakta tutmaya çalışıyor.
Vicdanı olan hiçbir işçi ve emekçi Gazze’de devam eden soykırıma seyirci kalamaz. Bu soykırımın durdurulması ve faillerden hesap sorulması için mücadele etmelidir. Bu mücadele elbette soykırım ve savaşların kaynağı olan emperyalist kapitalizme karşı mücadele ile birleştirilmelidir.Gazze’de soykırım ve kapitalist barbarlık