Maden yasasına geçit yok!

İşçi sınıfı vahşi madenciliğe son verilmesi için mücadeleye öncülük etmelidir.  Her yeri kuşatan vahşi madenciliğe karşı mücadele etmek, emekçi köylüyle omuz omuza olmak her onurlu işçinin ertelenemez görevidir.

Terk edilmiş yöntemlerle maden arama tehdidi büyüyor. Mesele çevrenin, doğanın aynı zamanda tarım ve hayvancılığın mahvı da olunca toplumsal kaygı da artıyor. Bu nedenle ülke genelinde giderek artan sayıda emekçi, doğasına ve yaşam alanlarına sahip çıkıyor. Maden tekellerine karşı birleşiyor, örgütleniyor.

Sömürücü asalak kapitalist maden tekelleri durmuyor. Hizmetkârı olan AKP iktidarı ise yol temizliği yapıyor. Bunun için maden yasa tasarısını meclis gündemine taşıdı.

Meclise taşınan tasarı da neler var? Yasa teklifi doğal yaşam alanlarını maden tekellerinin emrine veriyor. Tarım alanlarının maden faaliyetlerine açılmasının önündeki engelleri temizliyor.   Maden yasası mecliste kabul edilirse maden tekelleri büyük rant elde edecekler. Maden tekelleri zeytinliklerde ve koruma altındaki alanlarda madencilik yapabilecekler. Yasa çıkmadan önce köylüye verdikleri zararlar için ise bir kuruş tazminat ödemeyecekler.  Maden patronu vekiller tasarının mecliste onaylanması için her şeyi yapıyorlar, her yolu mübah sayıyorlar.

Yasa teklifi en fazla emekçi köylüyü vuruyor. Bu nedenle emekçi köylüler yasa teklifinin geri çekilmesini istiyorlar. Teklife karşı direniyorlar. Günlerdir Ankara’daki Cemal Süreya Parkı’nda eylemlerini sürdürüyorlar. Maden avcısı kapitalist tekellerin tarımsal üretimi mahvettiğini, “Zeytin, fındık bir şehre ekmek verir, maden ise sadece zehir taşır” haykırışıyla dile getiriyorlar.

Maden yasa tasarısına karşı işçi sınıfı emekçi köylüyle dayanışma içinde olmalıdır. Dağları, dereleri, ovaları, su havzalarını, ormanları, tarım alanlarını ve meraları yok eden tasarıya karşı mücadeleyi büyütmelidir.

Aynı maden tekelleri işçileri sağlıkları ve güvenliklerini hiçe sayan koşullarda çalıştırıyorlar.  Siyanürlü ortamda çalışan işçiler ölüyorlar. Tonlarca toprağın altında kalıyorlar.  Bu kitlesel işçi katliamının unutulmayan örneği İliç’tir. Bu nedenle de işçi sınıfı maden yasa tasarısına karşı çıkmalıdır.

Emekçi köylüye ait olan milyonlarca metreküp suya el koyan maden tekelleri su kaynaklarını da kurutuyorlar. Su kaynaklarının kurutulması toplumsal bir sorundur. Bundan geniş toplumsal kesimler zarar görüyorlar. Bu nedenle emekçi köylülerin doğanın yıkımına karşı yükselttikleri sesi meydanlara taşımak işçi sınıfının, emekçilerin görevidir.

İşçi sınıfı vahşi madenciliğe son verilmesi için mücadeleye öncülük etmelidir.  Her yeri kuşatan vahşi madenciliğe karşı mücadele etmek, emekçi köylüyle omuz omuza olmak her onurlu işçinin ertelenemez görevidir.