“Birikim ve deneyimlerimizi paylaştık”

Dünya Kadın Konferansı 2. Teorik Semineri hakkında İEKK sözcüsü ile konuştuk…

Merhaba, Dünya Kadın Konferansı 2. Teorik Semineri Nepal-Katmandu’da gerçekleşti. İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları olarak siz de katılım sağladınız. Öncelikle seminerle ilgili bilgi verir misiniz?

Seminer 4 kıta ve 20 ülkeden 325 kadının katılımı ile gerçekleşti. Almanya, Hollanda, Rusya gibi Avrupa ülkelerinden, Nepal, Hindistan, Bangladeş, Sri Lanka gibi Asya ülkelerinden, Kamerun, Togo, Batı Sahra gibi Afrika ülkelerinden, Peru gibi Güney Amerika ülkelerinden katılım oldu. Tüm ülkelerden gelen kadınlar sunum yaparak ya da tartışma bölümlerinde söz alarak seminere katkı sundular.

Etkinlik Katmandu’da gerçekleştiği için katılımın çoğunluğunu Nepalli kadınlar oluşturuyordu. Seminer öncesinde Katmandu merkezde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü eylemi gerçekleştirdik. Ayrıca seminerin ilk günü Filistin ile dayanışma etkinliği, ikinci günü ise kültür gecesi yapılması kadınlar arasında kaynaşma ve dayanışmanın artmasını sağladı.

Seminerin gündemleri nelerdi? Hangi tartışmalar öne çıktı?

Seminerin ana teması “Emperyalizmi nasıl yenebiliriz?” başlığıydı. Tartışmalar üç oturumda gerçekleşti. Birinci oturumun başlığı “Sosyal-ekolojik dönüşüm – dünya çapında çifte sömürünün ve kadınların insan ve doğayı tahrip eden yaşam tarzı aracılığıyla baskı altına alınmasının şiddetlenmesi” idi. Botswana’dan katılımcı, kadınların ve çocukların karşı karşıya kaldığı tecavüz, organ kaçakçılığı gibi sorunları ve buna karşı verdikleri mücadeleyi anlattı. Togo’dan katılımcı, kadınlar ve çocukların suya ulaşabilmek için 100 km yürümek zorunda olduğu örneğini verdi. Peru’da toprakları yağmalayan emperyalist tekellere karşı yürütülen mücadeleler dikkat çekiciydi.

İkinci oturum “Kadın devrimi – sosyalist devrim, kadınların sömürü ve baskıdan kurtuluş yolları” başlığı ile gerçekleşti. Biz de bu oturumun tartışma bölümünde söz alarak kendi bakışımızı anlattık. Konuşmamızda kapitalizmin kendisinden önceki sınıflı toplumlardan kadın sorununu devraldığını ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda değişime uğrattığını, ancak sorunun özünü koruduğunu vurguladık. Sorunun gerçek ve kalıcı çözümünün ancak devrim ve sosyalizmde olduğunu ifade ettik. Kadının kurtuluşunun devrim ve sosyalizmde olduğu vurgusunun, sorunun çözümünü devrim sonrasına ertelemek anlamına gelmediğini ve bugünden ataerkil anlayışın siyasi, iktisadi ve kültürel dayanaklarına karşı sistematik bir mücadele verilmesi gerektiğini belirttik. İEKK olarak yaptığımız çalışmalardan örnekler verdik. PİA (Enternasyonal Emekçi Kadın Komisyonu) ise Greif’taki işçi kadın komisyonu deneyimini anlattı.

Bu bölümde Nepalli kadınların gerçekleştirdiği konuşmalar özellikle dikkat çekiciydi. Nepal’in batısında bazı kadınların halen regli dönemlerinde 5 gün ve doğum yaptıktan sonra ise 11 gün dağ başında bir kulübede tutulduğu anlatıldı.

Üçüncü oturumun başlığı ise “Faşizm ve nükleer savaş tehdidi, aktif direniş” idi. Bu bölümde PİA dikkat çeken bir sunum yaptı. Faşizmin ve kirli savaşların kaynağında kapitalizm olduğu, mücadelenin de emperyalist-kapitalist sistem hedef alınarak verilmesi gerektiği vurguladı.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Etkinlik, dünyanın farklı yerlerinden kadınların bir araya gelmesi ve mücadele deneyimlerini paylaşması açısından anlamlıydı. Ayrıca emperyalistlerin kendi çıkarları uğruna savaş politikalarını tırmandırdığı, doğanın talan edildiği, kadın düşmanı politikaların arttığı bir süreçte “emperyalizme karşı mücadele” temalı tartışmaların gerçekleştirilmesini, özellikle de kadın sorununun çözümü konusunda teorik tartışmaların yürütülmesini önemli buluyoruz.