Metal işçisi nasıl kazanır?

Söz-yetki-karar hakkının işçilerde olduğu, metal işçilerinin onayı olmadan hiçbir adımın atılamadığı bir süreci örgütlemek zorundayız. Bütün bunlar için metal işçileri inisiyatifi eline almalı, tabandan başlayarak sendikal bürokrasiden ve sermayeden bağımsız kendi komitelerini kurmalıdır. Şimdiye kadar metal işçileri ancak böyle kazanmıştır, bugün de bundan sonra da ancak ve ancak böyle kazanacaktır.

Metal işkolunda MESS ile yürütülecek Grup TİS sürecinde yetkili sendikalar taslaklarını açıkladılar. 150 bini aşkın metal işçisini doğrudan etkileyen ve sınıf mücadelesi açısından önem taşıyan bu sözleşme süreci, işçi sınıfı adına önemli kazanımların da elde edilebileceği bir süreç esasında.

Metal işçilerinin örgütsüzlüğü, dağınıklığı ve yıllardır yaratılan işinden olma korkusuyla elindekini koruması gerektiği algısı onu hareketsiz kılmaktadır. Keyfi işten atmalarla yaratılan işsizlik korkusuyla, yoksulluk sınırının çok altında olsa dahi asgari ücretle kıyaslandığında elindekini yeterli görmesi sağlanan metal işçileri sefalet koşullarına mahkûm edilmektedir.

Metal işçisinin birliğine ve kazanmaya olan umudunu yitirmesi MESS, sendikal bürokrasi ve AKP-MHP iktidarı için önceliklidir. Bunun için her türlü baskı, dayatma, ayak oyunu, tehdit ve yasal düzenleme karşımıza çıkmaktadır. Şer üçlüsü olarak nitelendirebileceğimiz bu ittifakın karşısında metal işçileri sendika fark etmeksizin örgütlü bir güç olarak sahneye çıkmadıkça kazanım hayal olacaktır. Bu noktada bir anda büyük gelişmeler beklemek yerine, güvenli ilk adımları atmak hepimizin sorumluluğudur.

Taslaklar ne ifade ediyor?

Açıklanan taslaklarda ücretler noktasındaki talepleri şöyle özetleyebiliriz: İlk altı ay için Türk Metal yüzde 20 artı seyyanen 35 lira, Özçelik-İş yüzde 20 üzerine seyyanen 40 lira, Birleşik Metal-İş ise saat ücretlerini 170 liraya çekme ve üzerine yüzde 15 artı seyyanen 100 lira zam (ortalama yüzde 58,5) istiyor. Sonrasındaki altı aylık süreçlerde ise, Birleşik Metal-İş TÜİK enflasyonunun üzerine yarısı kadar daha zam talep ediyor olsa da, TÜİK enflasyonuna endeksli talepler bulunuyor.

Bu haliyle şunu ifade etmek gerekir ki, Birleşik Metal-İş’in talepleriyle bile en düşük ücret kendi açıkladıkları yoksulluk sınırını aşmıyor. Diğerlerinin taslaklara gelince, metal işçilerinin insanca yaşamaya yeten ücret talebi göz ardı edilmiş durumda.

Birleşik Metal-İş, gelir vergisi oranının yüzde 15 olarak sabitlenmesini talep ederken, diğerleri adını bile geçirmiyor. Bu da vergi soygununun devam etmesi ve yıl içinde ücretlerin erimesinin kabul edilmesi anlamına geliyor.

Metal işçilerinin talepleri ne olmalıdır?

Sözleşme sürecinde “insanca yaşamaya yeten ücret” talebimiz olmazsa olmazdır. Yoksulluk sınırının altındaki ücretler bizler için kabul edilemezdir, tartışma konusu dahi yapılmamalıdır.

Bu noktada “Eşit işe eşit ücret” talebine bütün metal işçileri sahip çıkmalıdır. Bu talep metal işçilerinin birliğini ve ortak hareket etmesini sağlamak için de elzemdir. Yeni işçi ile eski işçiler arasındaki ücret farkı önemli bir sorundur. Kıdemli işçilerin işten çıkartılarak asgari ücretin biraz üstündeki ücretlerle işe alımların olması sermaye için bulunmaz bir fırsattır. Yeni işe giriş ücretlerinin yükseltilmesi mücadelesi kıdemli-kıdemsiz bütün işçiler için önemlidir.

Vergi oranlarının sabitlenmesi de sözleşme sınırında dahi olsa vergi soygununu sınırlandıracak önemli bir taleptir. TÜİK verileri değil, gerçek enflasyon verileri esas alınmalıdır. İş saatleri kısaltılmalıdır. Taşeron, sözleşmeli, esnek ve kuralsız çalışma son bulmalıdır.

Keyfi işten atmalar ve grev yasakları sermayenin elindeki önemli silahlardır. İşten atmalara karşı taleplerimizi oluşturmak, iş güvencesi maddelerinin sözleşmede yer almasını sağlamak ve de tepkimizi ortaya koymak için birliğimizi sağlamalıyız. Aynı zamanda grev yasaklarını tanımamak, “kazanana kadar grev” şiarıyla fiili-meşru mücadeleyi yürütmek için metal işçilerinin en büyük silahı olan grev silahına sahip çıkması önemlidir. Silahımız olmadan bu savaşı kazanamayız. Bunu aklımızdan çıkarmayalım.

Söz-yetki-karar hakkının işçilerde olduğu, metal işçilerinin onayı olmadan hiçbir adımın atılamadığı bir süreci örgütlemek zorundayız. Bütün bunlar için metal işçileri inisiyatifi eline almalı, tabandan başlayarak sendikal bürokrasiden ve sermayeden bağımsız kendi komitelerini kurmalıdır. Şimdiye kadar metal işçileri ancak böyle kazanmıştır, bugün de bundan sonra da ancak ve ancak böyle kazanacaktır.