“İşçi sağlığı mücadelesinde en önemlisi işçi denetimidir”
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi olarak 2022 Yılı İş Cinayetleri Raporu’nu yayınladınız. Raporu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İş cinayetleri raporu, sınıf savaşımının özetini veren tablolardan birisidir özünde. Yani sermayenin ve devletin işyerlerinde ve işçilerin yaşamının bütününde (ulaşım, barınma, beslenme vb.) kurduğu tahakkümün durumunu göstermektedir. Tabii diğer yandan sınıf mücadelesinin önemli ipuçlarını da barındırmaktadır.
2022 yılına baktığımızda birkaç noktanın altını çizmek gerekiyor. Birincisi, iş cinayetleri güvencesiz çalışmanın en yoğun olduğu işkollarında meydana geliyor. İnşaat, tarım ve taşımacılık. İkinci olarak, bu yıl pandemi sonrası hayata geçirilen ve “Türkiye Ekonomi Modeli” denilen ucuz işçiliğin, yani yoğun sömürüye dayalı modelin sonuçlarını görüyoruz. Sanayinin farklı dallarında ve motokuryeler gibi bazı meslek kollarında yoğun bir genç işçi ölümü gerçekleşti. Sanayideki durumu, geleneksel sendikal hareketin merkezini oluşturan işkollarındaki örgütlülüğün çözülmesi olarak da değerlendirmek gerekir. Üçüncü olarak, çocuk, yaşlı, kadın ve göçmen işçiler gibi işçi sınıfının en korunmasız gruplarındaki ölümlere dikkat çekmek gerekiyor.
İş cinayetlerine karşı nasıl bir mücadele hattı örülmeli?
İş cinayetleri, işçi sınıfının farklı bölüklerini (yani işçi/memur, kadrolu/sözleşmeli/taşeron, kamu/özel) ve farklı kesimlerini (çocuk/genç/yaşlı, kadın/erkek, Türkiyeli/göçmen gibi) yatay olarak kesip ortaklaştıran bir gerçekliğe sahip. Bu noktada farklı kesimler içinde en ezilen grupların özel taleplerini oluşturan ve temel alan bir perspektif geliştirmek gerekiyor. Bu olmadığı sürece, yaptığımız sadece ve sadece durumu ortaya seren ve teşhir eden bir pozisyon almanın ötesine gitmiyor.
Elbette varolan durumu tespit etmek çok önemli. Başlangıç noktalarımız ve oluşturacağımız politikalar açısından zeminleri görmemizi sağlıyor. Ancak bir işçinin yaralanmasını veya ölümünü tüm işçi sınıfının sorunu haline getirmek, “birimizin burnu kanasa hepimize yapılmış sayarız” diyebilen bir bilinç oluşturmamız gerekiyor. Bu noktada taşeron, yevmiyeli, sigortasız vb. istihdam biçimlerinde çalışan işçilerin güvenceli çalışmasını esas alan ve kadın, çocuk, göçmen ve yaşlı işçilere dönük özel politikalar geliştiren, bağımsız ve kolektif bir örgütlenme tarzını esas almak ve bunun biçimlerinin hayata geçirilmesinde ısrar etmek gerekiyor.
Teşekkür ediyoruz. Gazetemiz aracılığıyla başka bir çağrı yapmak ister misiniz?
Öncelikle Emeğin Kurtuluşu gazetesine yayın hayatında başarılar diliyorum. İşçi sağlığı mücadelesinde önlem, denetim gibi hususlar ya da eğitimler, kapalı salon etkinlikleri vb. öne çıkar. Ancak öncelikle öne çıkarılması gereken husus işçi denetimidir. İşçi sağlığının temel olarak işyerinde korunacağı bilinciyle örgütlülüklerimizi oluşturmak ve buradan hayatımızın tüm alanlarına yaymak gerektiğini düşünüyorum. Bu noktada ısrar etmek gerektiğini söylemeliyim.