1936 Fransası’nda “Neşeli Grevler”

Tarihte öyle anlar vardır ki, kimi eylemlerin etkisi günün sınırlarını aşar, tarihsel bir anlam kazanır. Bu her zaman bir kazanımı değil, işçi sınıfı açısından önemli deneyimlerle dolu yenilgileri de ifade edebilir. Elbette bu yenilgiler, onlardan dersler çıkarabildiğimiz koşullarda sonraki mücadeleler için geliştirici bir rol oynayabilir. 1936 Fransa’sında yaşanan ve “Neşeli Grevler” diye adlandırılan eylemler de böyle deneyimler ve derslerle dolu tarihi bir kesittir.

1929 Buhranı’nın ardından kapitalist devletler büyük bir kriz içinde debeleniyorlardı. Sömürüyü artırarak krizin faturasını işçi ve emekçilere yıkmak, bu arada yeni pazarlar ele geçirerek yaşadıkları bunalımı aşmak istiyorlardı. Yükselen işçi hareketine karşı ise milliyetçiliği ve şovenizmi tırmandırıp, faşist yönetimleri işbaşına çağırıyorlardı. Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franco kapitalizmin ihtiyaçları doğrultusunda işbaşına geldiler.

Fransa’da 1934’ten başlayarak grevlerle, kitlesel eylemlerle kendini ortaya koyan işçi sınıfı hareketi gitgide güçleniyordu. İşçi sınıfı bir taraftan haklarını korumak, diğer taraftan da iktidara geldiği her ülkede önce işçi örgütlerini dağıtan, kazanılmış haklarını gaspeden faşizm tehlikesine karşı durmak istiyordu.

Büyüyen işçi hareketinin ve baş gösteren faşizm tehlikesinin ürünü olarak 1936 seçimlerinde Halk Cephesi çatısı altında bir araya gelen sol partiler büyük bir zaferle çıktılar.

İşçi sınıfının büyüyen mücadelesi, taleplerinin gereğince karşılanmaması nedeniyle grev ve eylemlerle sürdü. İşçi sınıfı artık sadece haklarını geliştirmek değil, bu sömürü düzeninin kendisine de son vermek istiyordu.

Kendisini Halk Cephesi politikalarına ve parlamenter başarının cazibesine kaptıran komünist partisi ise uzlaşıyı tercih ediyor, işçi sınıfının iktidarını bilinmez bir geleceğe erteliyordu. Fransız işçi sınıfı o dönemde önemli kazanımlar elde ederken, reformistler ve burjuva demokratlarıyla kurduğu ittifakı sürdürmek isteyen komünist partisi işçilere grevleri sona erdirme çağrısı yaptı.

Fransız burjuvazisi, işçi sınıfının yükselen mücadelesiyle tehlikeye giren iktidarını korumak istiyordu. İşçi sınıfının temsilcisi olduğunu iddia eden reformist partiler ise büyüyüp gelişen işçi hareketini daha da ileriye taşımak yerine hareketi frenlemeyi tercih ettiler. Böylece işçi hareketi parlamentoya taşıdığı siyasal partiler eliyle dizginlenmiş oldu.

Ardından gelişen süreçte sınıf hareketi kendine bir çıkış yolu bulamadığı ölçüde bir geri çekiliş yaşandı. İşçi sınıfını temsil ettiği iddiasındaki Halk Cephesi partileri işçi sınıfının iktidarına yürüyemediklerini gösterdiler. Bu tutumları işçi sınıfı içindeki desteklerini de yitirmelerine yol açtı. Kurulan ortak cephe İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde, 1938’de dağıldı.

Yükselen faşizmi engellemek için kurulan Halk Cephesi belki Fransa’da faşizmin iktidara gelmesini engelledi ama kendi bağımsız mecrasında gelişen işçi hareketinin daha ileriye atılmasının önünde set oldu. Ve geriye faşizme karşı mücadele, işçi sınıfının bağımsız eyleminin önemi, parlamenter başarıların sınırları konusunda önemli dersler bıraktı.