Bugün anayasal bir hak olan sendikalaşmak için bile fiil-i meşru mücadeleden, üretimden gelen gücümüzü kullanmaktan başka çaremiz yoktur. Düzenin yasaları bizleri sefalete, köleliğe sürüklemektedir.
Sendikalaşmak sözde anayasal bir hâk durumundadır. Ancak, sermayedârlar devletin polis ve yargı desteği ile bu hakka saldırıyorlar. Bugün, işçilerin sadece %14’ü sendika üyesidir. Bunların en fazla yarısı TİS kapsamındadır. Bunun en temel nedeni, sendikalaşmanın bir hak olmaktan çıkartılmış olmasıdır.
Sendikalaşmak isteyen işçiler işten atmadan baskıya, devlet zoruna kadar türlü saldırılarla karşı karşıya kalmaktadır. Bunlara, yetki ve işkolu itirazı ile yılları bulan yargı süreçleri eklenmektedir. 4-5 yıl süren yargı süreçlerinde işçilerin lehine sonuçlar çıktığında dâhi aradan geçen sürede sendikal örgütlülük dağıtılmış olmaktadır.
Bugün anayasal bir hak olan sendikalaşmak için bile fiil-i meşru mücadeleden, üretimden gelen gücümüzü kullanmaktan başka çaremiz yoktur. Düzenin yasaları bizleri sefalete, köleliğe sürüklemektedir.
Bunun son örneğini Posco Assan ve MKS Transformatör’de gördük.
Posco Assan’da 2017’de Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yetkisine itiraz edilmiş ve dava 5 yıl sürmüştü. Mahkeme sendikaya yetkiyi verse de aradan geçen 5 yılda sendika üyelerini baskı ve tehditlerle sindiren Posco Assan sendikayı etkisiz kıldı. 5 yıl önce mahkemelere bırakılan sendikal süreç, bugün yetki alınsa da kaybedilmiştir. Posco Assan’da asılan grev kararı göstermelik olarak kalmıştır.,
MKS Transformatör’de de 2012’den beri verilen sendikalaşma mücadelesi işten atmalar, baskılarla karşılandı hep. Fabrika yönetiminin yetki itirazı davası yıllarca sürdü. Bugün yetki alınmış olmasına rağmen sendikayı tanımayan fabrika yönetimi üstüne üstlük sendika üyesi işçilerin çoğunu da işten çıkarttı. Bu hukuksuzluk karşısında ise devlet tarafından hiçbir şey yapılmıyor. İşten çıkartılan işçilerin kapı önünde direnişe başladığı MKS Transformatör’de grev kararı alınsa da içeride sendika üyesi işçilerin azlığı nedeniyle üretim devam ediyor.
Bütün bu hukuksuzluklara, saldırılara karşın işçilerin direnişe ve greve devam ediyor oluşu önemlidir. Direnişi kazanıma götürecek olan ise MKS işçilerinin fabrika içinde atacağı adımlardır.
Bu noktada işçi sınıfı ders çıkarmak zorundadır. Bizlerin emeğimize ve geleceğimize sahip çıkmak için, en temel hak ve özgürlüklerimizi dahi kullanabilmek için fiil-i meşru mücadeleden başka çaremiz yoktur. Bizleri sömürüye, köleliğe mahkûm eden yasaları sokakta, direnişlerle, grevlerle, işgallerle parçalamak zorundayız. Başka yolu yok!