Kapitalizm şiddet üreten bir sistemdir

“Çifte sömürü yaşayanlar bizlersek, şiddetin her türlüsüne maruz kalıyorsak, “artık yeter” demek için beklemeye vaktimiz yok. Her bir hücremizle hissettiğimiz şiddete karşı, şiddetin her türlü biçimine karşı çözümün yolu bizim örgütlü mücadelemizden geçiyor. Emekçi kadınlar olarak şiddetin kökten son bulması için kapitalist sistemin kökünü kurutma mücadelesinde yerimizi alalım!”

Fabrikalarda insan onuruna yakışmayan koşullarda çalışmak… Mobbing, taciz, tecavüz, savaşlar… Ve daha fazlası biz kadınların yaşadığı şiddetin halleridir. Kimimiz birine, kimimiz her birine maruz kalıyoruz.

Peki kimdir fail? Karşımızda gördüğümüz baba, abi, eş; asker, polis, politikacı; müdür, ustabaşı, amir mi? Bunların zihniyetini belirleyen, iplerini ellerinde tutan kim ya da ne?

Bu şiddet biçimlerinin uygulayıcısı olarak kişi veya kişileri görüyor olsak da gerçekte şiddeti doğuran ve besleyen tek tek kişiler değil bizzat kapitalist sömürü düzeninin kendisidir.

Kapitalizm döne döne şiddet üretir!

Kapitalizm sömürüye dayalı bir toplumsal düzendir. Bu düzenin egemenleri sömürüyü sürdürebilmek için bir yandan ideolojik araçlarını en etkin bir biçimde kullanırken, bunun yetmediği yerde de döne döne baskı ve şiddete başvururlar.

Tüm sınıflı toplumların ortak özeliği olan ve kadını ikinci cins konumuna iten erkek egemenliğine dayalı gerici ideoloji kapitalist sömürü düzeninde de hüküm sürmektedir. Bu sayede kadının köleleştirilerek daha kolay sömürülmesi ve şiddetin toplumsal yaşamın tüm alanlarına sirayet etmesi mümkün olmaktadır. Kadının çifte sömürüyü yaşamasının, baskı ve şiddetten en büyük payı almasının gerisinde onun itildiği bu konum vardır.

Bu düzenin efendileri baskı ve şiddet ile ezilen, sindirilen, baskılanan, parçalanan bir toplumu daha kolay yönetebilmekte, böylece sömürü çarkları hiç aksamadan dönebilmektedir.

Şiddet her zaman fiziki olarak hissedilmese de gündelik olarak yaşamımızın her yanına işlemiş durumdadır. Çoğu zaman farkına bile varmayız yaşadığımız şiddetin. İşin normali, hayatın normali bu sanırız. Özellikle biz kadınlara şiddetin her biçimini kabullenmek öğretilir bu düzende.

Şiddetin son bulması için kapitalizme karşı mücadele!

Çıkarları birbiriyle hiçbir şekilde uyuşamayacak iki sınıfın olduğu bir toplumsal düzende, eşitlikten bahsedilemez. AKP döneminde işyerlerinde, evde, sokakta, yaşamın her alanında eşitsizlik derinleşirken, verilere göre şiddet de en az 15 kat artmıştır. AKP’nin kadın düşmanı kimliğinin ürünü olan bu durum kapitalist işleyiş yasalarıyla da gayet uyumludur.

Çifte sömürü yaşayanlar bizlersek, şiddetin her türlüsüne maruz kalıyorsak, “artık yeter” demek için beklemeye vaktimiz yok. Her bir hücremizle hissettiğimiz şiddete karşı, şiddetin her türlü biçimine karşı çözümün yolu bizim örgütlü mücadelemizden geçiyor. Emekçi kadınlar olarak şiddetin kökten son bulması için kapitalist sistemin kökünü kurutma mücadelesinde yerimizi alalım!