İşçinin onuru sermayeyi yendi!

Biliyor ve inanıyoruz ki bu karanlık günler geçecek. 12 Eylül karanlığını yırtan Netaş işçilerinden öğrenerek sermaye düzeninin karşısına dikilecek ve işçi sınıfının gelecek aydınlık günlerini hep birlikte kuracağız.

12 Eylül darbesi üzerine, o günkü Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) başkanı Halit Narin, “Bugüne kadar işçiler güldü. Artık gülme sırası bizde.” demişti. Güldüler de…

Faşist askeri darbenin ilk işi ilerici ve devrimci güçleri yok etme girişimi ile birlikte grevleri yasaklamak ve işçi sınıfının örgütlülüğüne saldırmak oldu. Halit Narin, Vehbi Koç gibi asalak kapitalistlerin yüzünü güldüren faşist darbe ile işçi sınıfının hakları büyük ölçüde kısıtlanmış, grev yapması da sınırlanmıştı. Darbe anayasası ile birlikte işyerinin kapısında iki grev gözcüsü ile bir pankartın dışında herhangi bir şeyin bulunması yasaklanmıştı. “Bu yasalarla grev yapılamaz” düşüncesi birçok sendikaya hakimdi.

12 Eylül darbesi ile işçi sınıfının üzerine serpilen ölü toprağını kaldıran ise Netaş grevcileri oldu.

18 Kasım 1986’da bağımsız Otomobil-İş Sendikası üyesi üç binin üzerinde Netaş işçisi toplu sözleşmede yaşanan anlaşmazlık nedeniyle greve çıktı. Böylece 12 Eylül sonrasının ilk grevi başlamıştı. Bu eylemin basit bir ücret pazarlığı olmadığı, fabrika kapısında atılan ilk sloganla ilan ediliyordu:

“İşçinin onuru sermayeyi yenecek!”

Ağır baskı ve yasaklara, sendika genel merkezinin grevi sahiplenmemesine, kimi sendika yöneticilerinin işverenle gizli bir pazarlığa girişmesine, öncü-devrimci işçilerin sendikadan tasfiyesine rağmen Netaş işçileri direnişlerini sürdürdüler. Bahar eylemlerine giden yolda tam 93 gün süren ve taleplerini büyük oranda elde ettikleri grevleri ile işçi sınıfına umut oldular.

163 grev gözcüsü vardı ve bu 163 grev gözcüsü her gün değişiyordu. Grev boyunca tek bir işçi bile başka bir işte çalışmamıştı. “Kendi dayanışma işlerimizde çalışırız, dayanışmamızı kendimiz örgütleriz” demişlerdi. Ülkenin dört bir yanından destek yağıyor, grevin etkisi ülke sınırlarını aşıyordu. Kurulan komitelerle dayanışma şenlikleri düzenleniyordu. Timur Selçuk, Rahmi Saltık, Ahmet Kaya, Müjdat Gezen, Hale Soygazi gibi sanatçılar ile Grup Yorum greve desteğini esirgemiyordu.

Netaş grevcileri kendi iç örgütlülüklerinin gücüyle yola çıkmışlardı. Diğer sendikalarla, çevre fabrikalarda ve işyerlerinde çalışan işçilerle, bölge halkıyla, çeşitli gençlik kesimleriyle ilişkiler kurmuşlardı.

Fabrikanın önünde ve sendika şube binasında hemen her gün dayanışma ve destek için gelen ziyaretçi grupları vardı. İşçi aileleri de grevcileri hiçbir zaman yalnız bırakmadılar.

93 gün süren grev 18 Şubat 1987’de anlaşma ile sona erdi. Grevin kazanımları arasında yılda 6 ikramiye, işten atılan işçilere 3 maaş tutarında işsizlik maaşı ödenmesi, disiplin kurullarında işçi ve kapitalist patron tarafının eşit sayıda temsili ile kurul başkanlığının dönüşümlü yapılması gibi maddeler yer alıyordu.

Grev sırasında kurulan Dayanışma Fonu ise grevden sonra Grevdeki İşçilerle Dayanışma Fonu adı altında devam etti. Netaş işçileri bu fondan aynı süreçte mücadele yürüten grevci Derby işçilerine o dönemin parasıyla bir milyon lira nakit ve bir kamyon gıda ve ihtiyaç maddesini dayanışma olarak ilettiler.

Netaş işçileri bu kazanımları ile “Bu yasalarla grev yapılmaz!” diyen sendikacıların suratına da okkalı bir şamar atmış oluyorlardı.

Netaş işçilerinin grevinin ardından işçi eylemleri dalga dalga yayıldı. 1990 yılına gelindiğinde, Türkiye işçi sınıfı tarihinin en geniş işçi eylemleri dalgası olan “Bahar Eylemleri” başladı.

Netaş grevi ve ardından gerçekleşen Bahar Eylemleri ile birlikte 12 Eylül’ün yarattığı baskı atmosferini parçalayan işçi sınıfı olmuştu.

Bugün de 12 Eylül darbesinden farkı olmayan, hatta ondan daha ağır bir dönemden geçiyoruz. Toplumun tepesine çöken saray rejimi işçi sınıfını da hareketsiz kılmak için elinden gelen her şeyi yapıyor.

Ve sendikaların tepesine çöreklenen bürokratlar bir kez daha mücadele kaçkınlığından başka bir şey yapmıyor.

Ama biliyor ve inanıyoruz ki bu karanlık günler geçecek. 12 Eylül karanlığını yırtan Netaş işçilerinden öğrenerek sermaye düzeninin karşısına dikilecek ve işçi sınıfının gelecek aydınlık günlerini hep birlikte kuracağız.