Artık ilk yılı geride bırakmış olmanın deneyim ve birikimi ile daha fazlasını yapmanın, daha ilerisine ulaşmanın heyecanı içindeyiz. Elbette gazetemizin bir araç olduğunun, asıl önemli olanın işçi sınıfının bağımsız siyasal eylemini örgütlemek olduğunun bilincindeyiz. Hareketin içinde bulunduğu cendereden çıkarılmasının, işçi sınıfının bağımsız toplumsal bir güç olarak siyasal sahneye yeniden taşınmasının ancak uzun soluklu bir devrimci çabanın ürünü olabileceğini biliyoruz.
Sınıf hareketimizin uzun süren durgunluk döneminin ardından yeniden canlanma belirtileri gösterdiği bir dönemde, 1 Ocak 2023’te yayın hayatına “Merhaba” dedi gazetemiz.
İşçi sınıfının örgütlülük düzeyinin oldukça geri olduğu, mücadele kapasitesinin daraldığı, her türlü gerici düşüncenin geniş işçi bölüklerinin bilincinde kendine yer bulabildiği bir süreçte, tam da bu sorunların çözümüne daha etkin bir müdahalenin aracı olarak gündeme geldi Emeğin Kurtuluşu. Mücadele eden işçinin yalnızca sesi olmak için değil, mücadele içinde onunla buluşmak, ona yön vermek, elbette mücadeleden öğrenmek ve öğrendiklerini gerisin geri onunla paylaşmak için yola çıktı.
Sınıf hareketinin mevcut parçalı yapısını aşma çabalarını güçlendirmek, örgütsüzlük sorununa çözümler bulmak, sendikalarımızı yeniden mücadele örgütlerine çevirmek görevlerini kendi cephemizden omuzlamaya çalıştık 23 sayı boyunca. İşçi sınıfının bağımsız siyasal tutumunun temsilcisi olma iddia ve gayretinden bir an bile sapmadan yürüdük geride kalan bir yılı.
Sadece görüneni değil, görünenin arkasındaki temel gerçekleri sınıfsal bir bakışla ele almaya, kendi emeği ve geleceği için mücadele eden işçinin ülkeye, dünyaya, baş döndürücü bir hızla akan siyasal ve toplumsal gelişmelere nasıl bakması gerektiğini anlatmaya çalıştık.
Sermaye sınıfının işçi kitleleri üzerindeki ideolojik, siyasal ve kültürel kuşatmasının kırılmasını sağlamak gerekiyordu.
Bunun sadece yazarak ve anlatarak olamayacağını, asıl çözümün bizzat mücadele içinde yaşanacak değişimden geçtiğini biliyorduk. Amacımız hiçbir zaman kendi içinde ideal bir yayın çıkarmak değildi. İşçinin elinde bir rehber, yol gösterici bir pusula ama hepsinden öte mücadelesinde bir silah olmalıydı Emeğin Kurtuluşu. Kavganın yalnızca sesi değil bizzat kendisi olmalıydı.
Toplumsal ve siyasal yaşamın çok hızlı aktığı, sosyal medya başta olmak üzere kitle iletişim araçlarının yaygın biçimde kullanıldığı bir dönemde, 15 günlük devrimci bir sınıf gazetesi çıkarmak elbette başlangıçta bazı soru işaretleri taşıyan bir düşünceydi.
Ama tam da sorunun bir parçasının bu olduğu bilinciyle yola çıktık. Başta burjuva medya olmak üzere sermaye düzeninin bin bir türlü aracı ile sersemletilen, beyni dumura uğratılan işçi ve emekçi kitlelerin karşısına doğrudan çıkmanın, yüz yüze buluşmanın aracı oldu gazetemiz.
Emeğin Kurtuluşu davasına inanan devrimci işçilerin ellerinde büyüdü gazetemiz. Yalnızca havza havza, fabrika fabrika dağıtmadılar gazeteyi. Aynı zamanda eleştiri, öneri ve katkılarıyla da her zaman güç verdiler.
Artık ilk yılı geride bırakmış olmanın deneyim ve birikimi ile daha fazlasını yapmanın, daha ilerisine ulaşmanın heyecanı içindeyiz. Elbette gazetemizin bir araç olduğunun, asıl önemli olanın işçi sınıfının bağımsız siyasal eylemini örgütlemek olduğunun bilincindeyiz. Hareketin içinde bulunduğu cendereden çıkarılmasının, işçi sınıfının bağımsız toplumsal bir güç olarak siyasal sahneye yeniden taşınmasının ancak uzun soluklu bir devrimci çabanın ürünü olabileceğini biliyoruz.
Sömürü, baskı ve adaletsizlik üzerine kurulu bu düzenden tüm insanlığı ancak sınıfımızın kurtarabileceğine duyduğumuz sonsuz inançla geride bırakıyoruz ilk yılımızı. Bir kez daha haykırıyoruz:
Emeğin kurtuluşu insanlığın kurtuluşu olacak!