1 Mayıs 1977 işçi sınıfının gücünü, burjuvazinin ise sınıf hareketinden korkusunu gösteren bir gün olmuştur. Burjuvazi 1 Mayıs’ı kana bularken, gelişen sınıf hareketini ve devrimci yükselişi hedef almıştır.
1 Mayıs 1977 işçi sınıfının gücünü, burjuvazinin ise sınıf hareketinden korkusunu gösteren bir gün olmuştur. Burjuvazi 1 Mayıs’ı kana bularken, gelişen sınıf hareketini ve devrimci yükselişi hedef almıştır.
1960’lar boyunca yükselen sınıf hareketi 15-16 Haziran 1970’de önemli bir doruk noktasına ulaşır. Bu dönem Mahirler, İbrahimler, Denizler şahsında düzenden devrimci kopuşun yaşandığı yıllardır. Devrimci önderleri katlederek, işkence ederek, asarak teslim alamazlar. Onların direnişi 1974’ten itibaren sınıf hareketi ve devrimci hareketin yeniden ve daha güçlü canlanmasına kaynaklık eder. Bu yükseliş döneminin etkisiyle 50 yıldır yasak olan 1 Mayıs, 1976 yılında yeniden kutlanmaya başlanır. 50 yıllık zincirlerini kıran 1 Mayıs’a, 1977’de 4 milyonluk bir kent olan İstanbul’da 500 bin kişi katılır.
Ortaya konulan bu güç dizginlenmelidir. Gelişen sınıf hareketinin yükselişinin önüne set çekilmelidir. Bunun için karanlık planlar devreye sokulur. İki koldan, Beşiktaş’tan ve Saraçhane’den Taksim’e giren işçi ve emekçilerin alanda tam olarak toplanması beklenir. Sonrada kitlenin üzerine dört noktadan ateş açılır. Ateş edilen noktalardan birisi bir gün öncesinde kapatılan Intercontinental Oteli’dir. Kapatılmış olmasına ve polislerden başkasının girmesi yasak olmasına rağmen saldırının buradan gerçekleşmesi, yapılan planın devlet destekli olduğunun göstergesidir. Diğer iki nokta Sheraton Oteli ve Sular İdaresi’dir. Tümü de alana hâkim noktalardır. Son bir nokta ise alanda bulunan ve içinde polislerin yer aldığı beyaz bir Renault otomobildir. On dakika boyunca aralıksız bir şekilde binlerce mermi ile alandaki kitle taranır.
Intercontinental Oteli’nde ABD’lilerin bulunduğu, hava alanına gelişleri ve otele getirilmeleri polis telsizlerine de yansır. Ancak hiçbiri yakalanamaz, kimlikleri bile tespit edilemez. Jandarmanın elinde uzun namlularla alanda yakaladığı kişiler polise teslim edilir. Ancak poliste hiçbir kayda rastlanmaz. Birçok tanık yakalanan kişilerden bahsetse de…
Kitlenin sözde güvenliğini almak için orada bulunan on bir bin polis hiçbir şey yapmaz. Olaylar başladığında panzerler kitlenin üzerine sürülür ve bir kadın panzerin altında can verir. Kazancı Yokuşu’na yönelen kitle orada sıkışır. Alanın darlığı ve yokuşa çekilmiş bir kamyonet buna neden olmuştur.
37 kişi Taksim Meydanı’nda sermayenin planlı saldırısıyla katledilir. Yüzlerce insan yaralanır. Ancak sorumlu hiç kimse yakalanmaz, yargılanmaz, açılan davalar zaman aşımına uğrar. Burjuvazi katliamı planlar, uygular ve üstünü örter. 470 kişi gözaltına alınır ancak hepsi serbest bırakılır. Hakkında dava açılanlar arasında hiçbir devlet yetkilisi ve polis yoktur. Hiç kimse ceza almaz.