“Sorumluluğu” olduğu iddiasıyla başlayan gözaltıların akıbetini birçok örnekten biliyoruz. Zihniyet aynı kaldığı sürece sonuç değişmiyor. Artık işçi ve emekçiler üzülmek dışında, canımıza kasteden bu düzene karşı harekete geçmek zorunda.
İzmir Alsancak’ta iki insanımız yağan yağmurun ardından elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdi. Ülkenin üçüncü büyük kentinde, şehrin en merkezi noktalarından birinde, her gün belki on binlerce kişinin geçtiği sokakta yaşandı bu. Ortada suçlu yok! Konunun birinci derece sorumluları “derin üzüntü belirtmek” dışında suçsuzluklarını izah etme derdindeler. Belediye suçsuz olduğunu ilan ediyor, topu elektrik dağıtım şirketine atıyor. Elektrik dağıtım şirketi bölgenin sorumluluklarında olmadığını söylüyor. Öyle ya ortada suçlu yoksa, suç ölenlerdedir. Yağmur yağdığında sokakta bulunan su birikintisine basılmasaydı ya da diğeri kurtarmaya gitmeseydi tüm bunlar belki yaşanmayacaktı! Ülkede insanlar tesadüfen yaşıyor. Para ve kâr dışında gözü hiçbir şey görmeyen düzenin topluma dayattığı şey bu.
Elektrik Mühendisleri Odası olay yerini inceleyip diyor ki elektrik hatlarında yalıtım sorunu tespit ettik. Esnaf diyor ki “Sürekli şikayette bulunduk. Her yağmur yağdığında aynı sorunları yaşıyoruz”. Beş yıl önce bir gazete aynı sokak için “Çözüm için illa biri mi ölmeli” başlıklı bir haber yapıyor ve şunları söylüyor; “Enver Dündar Başar Sokak’ta yer altından geçen elektrik kabloları ölüm tehlikesi saçıyor. (…) yerin altından geçen elektrik hattı dışarıya sızma yapıyor. (…) Elektrik kaçağından pek çok insan yürürken çarpılırken olası bir can kaybı yaşanmasından korkuluyor.”
Belediyeler rantiye işlerinden başını kaldırıp basit bir belediyecilik faaliyetine zaman bulamıyorlar. Özelleştirmeler sonucu elektrik dağıtım ihalelerini alan şirketler ilkel teknolojilerle fahiş fiyatlara elektrik dağıtımı yapıyorlar. Kabarık faturalarla kâr rekorları kırıyorlar, maliyet azaltmak adına taşeronun taşeronuna iş yaptırıyorlar. Belli ki faturasını ödeyemeyenlere gösterdikleri titizliği, insan ölümleri yaşanmasın diye göstermek gibi bir sorumlulukları olmadığını düşünüyorlar.
“Sorumluluğu” olduğu iddiasıyla başlayan gözaltıların akıbetini birçok örnekten biliyoruz. Zihniyet aynı kaldığı sürece sonuç değişmiyor. Artık işçi ve emekçiler üzülmek dışında, canımıza kasteden bu düzene karşı harekete geçmek zorunda.