İşçi sınıfı mücadelesine yabancılaşmış, işçileri sermaye adına denetim altında tutma araçlarına dönüşmüş bu sendikal anlayışlar sendikalardan sökülüp atılmalıdır. Bu, sıradan bir sözleşme mücadelesi açısından olduğu kadar sınıfın karşı karşıya bırakıldığı sosyal yıkım saldırılarını püskürtmek, baskı ve zorbalık uygulamalarına karşı koymak için de olmazsa olmazdır. Yeni bir sendikal anlayış sermaye sınıfına karşı mücadele içinde tabandan örgütlenerek ve sınıfın bağımsız çıkarları esas alınarak ilmek ilmek örülmek zorundadır.
Bir işçi sendikasının şube başkanı, üyesi olan işçilere fabrikanın önünde toplu sözleşmenin imzalandığını duyuruyor. İşçilerden “Buradaki işçilerden onay alın, ondan sonra imzalayın” tepkisi yükselince, “onay verseniz de vermeseniz de imzaladık” cevabı geliyor. Haklı olarak bu cevap işçilerin yuhalamaları ve protestolarıyla karşılanıyor.
Gamak Motor’da yetkili sendika olan Öz Çelik-İş’in Gebze Şube Başkanı ile Gamak işçileri arasında yaşanan olay, iki cümlede ülkede hâkim sendikal bürokrasi gerçeğinin özetini veriyor. Karşı karşıya kalınan yoğun saldırı dalgasına karşın işçi hareketi bir türlü neden gelişmiyor sorusuna cevap oluyor.
Kürsüde konuşan anlayış ile bu anlayışın oldu-bittisine haklı tepki duyan ses birbirine zıt kutuplardadır. İki farklı dünyanın, iki farklı anlayışın, iki farklı ihtiyaçlar toplamının yansımasıdır.
İşçi sınıfı ve emekçi kitleler bugün çalışma ve yaşam koşullarında ardı arkası kesilmeyen bir yıkım dayatmasıyla karşı karşıyalar. Çalışma koşulları ağırlaşıyor, baskılar artıyor, elde kalan kırıntı düzeyinde haklar tırpanlanıyor, krizin tüm yükü işçi ve emekçilere fatura ediliyor. Bilinç, örgütlülük ve mücadele açısından oldukça geri bir düzeyde seyreden işçi sınıfı hareketinin durumu kapitalist düzenin saldırılarını pervasızlaştırıyor. Sermayenin artan kâr oranları ile çalışma ve yaşam koşullarında var olan gerileme birbirine ters orantıda ilerliyor. İşçi ve emekçiler açısından ekonomik ve sosyal yıkımı durdurmak, düşük ücret, vergi soygunu vb. açıdan bir parça nefes almak ihtiyacı yakıcı biçimde hissediliyor. Ancak geçtik genel sınıf mücadelesini, işçi sınıfının sendikalarda örgütlü kesimleri dahi bu saldırılara gereğince karşı koyamıyor. Neden? Çünkü böyle bir mücadeleye önderlik edecek, önünde bulunan engelleri aşabilecek bir örgütlülükten yoksunlar. Bu yoksunluk birçok nedene bağlı olmakla birlikte var olan sendikal ağalık düzeni önemli bir barikat olarak işçinin önünde duruyor.
İşte Gamak’tan yansıyan tablo bu açıdan oldukça açıklayıcı. İşçi iradesini yok saymak, işçilerin taleplerini görmezden gelerek, kendine göre taslak ve talepler oluşturmak… İşçilere bu taslağı dayatarak yol almak… Sözleşme süreçlerini ücret ve masa başı pazarlıklardan ibaret görmek… Greve kısa bir süre kala oldu-bitti ile sözleşmeyi imzalamak… Tepki gelince de işi “isteseniz de istemeseniz de” arsızlığına vardırmak. Gamak işçileri hâlâ sözleşmenin imzalanan maddelerinin ne olduğunu bilmiyor. Bu tablo kimin ihtiyacı? İşçilerin olmadığı açık!
Bu tekil bir örnek değil. Türk Metal’in bir şube yöneticisi “Türk-İş mitingine katılacağız ancak bizim üyelerimizin sorunu yok” diyor. Türk-İş, Tez Koop-İş’i konfederasyondan ihraç kararı alıyor. Hak-İş, Enerji-İş Sendikası’nın konfederasyon üyeliğini askıya alıyor. Belli ki sınıf mücadelesinin ihtiyaçları için kılını kıpırdatmayanlar şu sıralar taht kavgalarına tutuşmuş durumdalar. Sendikalarda yaşanan bu gerilimlerin var olan tablodan rahatsızlığın ve bu tabloyu aşma çabasının ürünü olduğunu düşünmek saflık olur. Bunlar sendika bürokratlarının sermayeye hizmet ettiği sürece kendilerine sunulan ayrıcalıkların paylaşılması kavgasından ötesi değil ve gelinen yerde tam bir çürümeyi ifade ediyor.
İşçi sınıfı mücadelesine yabancılaşmış, işçileri sermaye adına denetim altında tutma araçlarına dönüşmüş bu sendikal anlayışlar sendikalardan sökülüp atılmalıdır. Bu, sıradan bir sözleşme mücadelesi açısından olduğu kadar sınıfın karşı karşıya bırakıldığı sosyal yıkım saldırılarını püskürtmek, baskı ve zorbalık uygulamalarına karşı koymak için de olmazsa olmazdır. Yeni bir sendikal anlayış sermaye sınıfına karşı mücadele içinde tabandan örgütlenerek ve sınıfın bağımsız çıkarları esas alınarak ilmek ilmek örülmek zorundadır.