“Grevler halkı sıkıntıya sokuyor”muş! Halkı esas sıkıntıya sokan gözü doymaz kapitalistler ve krizin bütün faturasını sırtımıza yıkmaya çalışan iktidardır. Bu saldırıları durdurmanın yolu da sadece mücadeledir. Bu mücadelenin Atalay gibi sermaye hizmetkârlarının harcı olmadığını ise bütün işçi sınıfı biliyor.
Kamuda toplu sözleşme süreci sürerken, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay nihayet sahneye çıktı. Açıklamalarında esip gürlüyor. Kimi haber siteleri Atalay “Gemileri yaktı!” derken, gerçekleri görenler onun bu söylemlerinin içi boş bir hamaset olduğunu biliyor. Yaptığı konuşmada, iki yıl önce imzaladıkları sözleşmenin eridiğini itiraf ediyor. İşçilerin yaşadığı sıkıntıları, düşük ücretleri, emekli aylıklarını, vergi dilimlerini, iş cinayetlerini anlatıyor. Sanki biz bunları bilmiyormuşuz gibi. “İşçiye sorulmadan sözleşme imzalanmayacak” diyor ama yıllardır işçiye sorulduğunu hiç görmedik.
Atalay lafı dolaştırdıktan sonra “Şöyle yaparız, böyle yaparız,” diyor. Ama sonunda, “Biz grev yapalım, işi durduralım, halkı sıkıntıya sokalım demiyoruz; bunun doğru olmadığını da biliyoruz” diye ekliyor.
Bizler de şunu biliyoruz ki, grevleri doğru bulmayanlar sermayedarlardır, onların yanında yer alanlardır, işçi düşmanlarıdır. Grev, işçi sınıfının en temel silahıdır; üretimden gelen gücüdür, sermayeye diz çöktürecek yaptırımıdır. Greve karşı iseniz, diğer söylediklerinizin bir anlamı kalmıyor.
Bu işbirlikçi ağalara göre üretim durmayacak, önce sermaye kazanacak, böylece bize düşen kırıntılar da artacak. Onların temel misyonu, işçileri buna razı etmek, ücretli kölelik düzeninin sorunsuzca devam etmesini sağlamak.
“Grevler halkı sıkıntıya sokuyor”muş! Halkı esas sıkıntıya sokan gözü doymaz kapitalistler ve krizin bütün faturasını sırtımıza yıkmaya çalışan iktidardır. Bu saldırıları durdurmanın yolu da sadece mücadeledir. Bu mücadelenin Atalay gibi sermaye hizmetkârlarının harcı olmadığını ise bütün işçi sınıfı biliyor.
Emeğin Kurtuluşu 56. Sayı, 16 Mayıs 2025