Yeni Ekimler ve sosyalizm için ileri!

“Bu nedenle, işçi sınıfı ve emekçilerin yalnızca kendi haklarını korumak için mücadele etmesi yeterli değildir. Bundan daha önemlisi, işçi sınıfının mücadelesini kendi siyasal örgütlenmesinin bayrağı altında vermesidir.”

Yakın bir geçmişe kadar sermaye sınıfının ideologları büyük bir rahatlıkla devrimler çağının bittiğini ve bunlara dayalı ideolojilerin sonunun geldiğini söylüyorlardı. Bu, aynı anlama gelmek üzere, kapitalizmin nihai zaferinin ilanıydı. Öyle ya, “sosyalizmin ana kalesi” olan Sovyetler Birliği çökmüş, onu oluşturan devletler dağılmış, her biri kapitalistleşme yoluna girmişti…

Ancak kapitalizmin bu nihai zafer iddiasının ve kurulan tek kutuplu dünyanın insanlığa barış, refah ve adalet getireceği söylemlerinin sahtekârlıktan öte bir şey olmadığı çok uzun sürmeden anlaşıldı. Sovyetler’in dizginleyici etkisinden kurtulan emperyalist güçler, yol açtıkları savaşlarla dünyanın dört bir yanını kan, gözyaşı ve acıya boğdular. Emperyalist sistemin kendi içindeki hegemonya mücadelesi bölgesel çekişme ve savaşlara yol açtı. ABD, emperyalist sistem içindeki potansiyel rakiplerini bertaraf etmeye çalışırken, belki de tüm insanlığı, hatta tüm canlı yaşamını yok edecek bir nükleer savaş tehlikesi kapımıza dayanmış durumda.

Sovyetler’in yıkılması sadece emperyalizmin savaş ve saldırganlık politikalarının şiddetlenmesine yol açmadı. Avrupa işçi sınıfı ve emekçilerinin sahip olduğu birçok hak bu dönemde ellerinden alındı. Zira bu hakların çoğu, ya Sovyetler Birliği’nin kurulmasına yol açan şanlı Ekim Devrimi’nin Avrupa’ya yayılması korkusuyla ya da bizzat bu devrimin, güçlendirdiği sınıf mücadelenin sonucu olarak kazanılmıştı.

Sovyetler’in yıkılmasıyla egemenlik alanını genişleten neoliberal politikalar, işçi sınıfı ve emekçilerin kazanımlarını gasp ederken kapitalist sistemi yeni krizlere sürüklenmekten kurtaramadı. Derinleşen kriz, bir yandan milyonlarca emekçiyi insanlık dışı çalışma ve yaşam koşullarına sürüklerken, kapitalist çevreler bu azgın sömürüye rağmen gerileyen kâr oranlarının korkusuyla sistemin toptan çökmesinden duydukları endişeyi tartışıyorlar.

Aynı şey, ölçüsüz sanayileşme ve doğanın rant uğruna talan edilmesiyle oluşan büyük çevresel kriz, yükselen göç dalgası ve başta faşizm olmak üzere, tarih boyunca insanlığın başına büyük felaketler getiren her türlü gerici düşüncenin yeniden hortlaması gibi sorunlar için de geçerlidir.

Tüm bu tablodan çıkan sonuç şudur: İçinde yaşadığımız kapitalist sistem, yaşanılan sorunları çözmek bir yana, daha da derinleştirmektedir. İnsanlığa sömürü, baskı, ezilmişlik, işsizlik, açlık, yoksulluk, eğitimsizlik, barınma sorunu, sağlık hizmetlerinden yoksunluk, ırkçılık, faşizm ve savaşlar dışında verecek bir şeyi kalmamıştır.

O hâlde insanlık çözümü, bu büyüyen felaketlerden çıkışı nerede aramalıdır?

Bugün 108. yılını kutladığımız Büyük Ekim Devrimi, kapitalizmin yol açtığı sorunların çözümünün nerede olduğunu bize somut olarak göstermektedir. Şanlı Ekim Devrimi, kapitalist sistemden kaynaklanan büyük sorunları çözmeye yönelik, işçi sınıfı ve ezilen halklar tarafından yürütülen görkemli mücadelelerin doruk noktasıdır. Bu gerçekleşen devrim, çok önemli sonuçlara yol açmış, kapitalist sisteme bir dizi alanda önemli darbeler vurmuş, bu darbelerin dolaysız basıncı altında ezilen halklar, dünya işçi sınıfı ve emekçiler önemli hak ve kazanımlar elde etmişlerdir.

Büyük Ekim Devrimi’nin ve tarihin yasalarının bize gösterdiği kesin gerçek şudur: Kapitalizmin çözemediği, aksine büyüttüğü sorunlar, eninde sonunda yeni devrimlerin koşullarını yaratacaktır. Dünyanın dört bir yanında, elbette Türkiye’de de…  Ancak bu kendiliğinden gerçekleşmeyecektir. Kapitalizmi yıkmak, devrimci bir hazırlık gerektirir. Kapitalizmi yıkma kapasitesine sahip tek sınıf olan işçi sınıfı; devrimci bir partinin önderliğinde birleşmeden, ezilen diğer kesimleri kendi etrafında toplamadan ne kapitalizm yıkılabilir ne de bir işçi devrimi gerçekleşebilir.

Bu nedenle, işçi sınıfı ve emekçilerin yalnızca kendi haklarını korumak için mücadele etmesi yeterli değildir. Bundan daha önemlisi, işçi sınıfının mücadelesini kendi siyasal örgütlenmesinin bayrağı altında vermesidir.

Ekim Devrimi’nin bize ve tüm dünya işçi ve emekçilerine gösterdiği yol budur!