Çarlık Duması’nda Bolşevikler

İşçi sınıfının bu önemli deneyiminin üzerinden yüz yılı aşkın bir süre geçti. Bugün işçi sınıfı genel oy hakkına sahip. Ama ne yazık ki milyonlarca işçi bugün meclisi bir çözüm merkezi olarak görüyor, yaşadığı sorunların çözümünü burjuvazinin siyasal temsilcilerinden bekliyor. Oysa bu deneyimi hiç unutmadan, ondan yeniden ve yeniden öğrenmesini bilerek, işçi sınıfının iktidarı için kavgaya atılmak gerekiyor.

Tarihte gerçekleşen en büyük işçi devriminin ve onun sonucu kurulan işçi iktidarının büyük önderi Lenin parlamentoyu “burjuvazinin ahırı” olarak tanımlıyordu. Ama aynı Lenin, en zorlu koşullarda bile o ahırın işçi sınıfının mücadele kürsüsü olarak nasıl kullanılabileceğini gösteren bir taktik ustasıydı.

Lenin önderliğinde Bolşevikler, bugünle kıyaslanmayacak koşullarda, gericiliğin kalesi olan Rusya’da, örgütlü işçi sınıfının gücü ile Çarlık Duması’nı bir mücadele mevzisine dönüştürdüler. Çarlık Duması’na işçi sınıfının taleplerini taşımakla kalmadılar, yüzbinlerce işçiyi harekete geçirdikleri konuşmalarıyla, o kürsünün nasıl kullanılması gerektiğini de öğrettiler.

Çarlık Duma’sını sınıf mücadelesinin bir mevzisine çevirmek oldukça zordu. Çünkü Rusya’da eşit oy hakkı yoktu ve seçimler doğrudan yapılmıyordu. Önce delegeler seçiliyor, bu delegelerden bir seçim heyeti oluşturuluyordu. Duma’ya gidecek milletvekillerini bu heyet belirliyordu. Seçim yasaları öyle oluşturulmuştu ki, Duma’da mutlak çoğunluk her koşulda çarlık yanlısı gerici partilerin elinde oluyordu. Buna rağmen Bolşevikler ve işçi sınıfı az sayıda temsilcilerini Duma’ya sokmayı başarıyorlardı.
Asıl zorluk ve Bolşeviklerin asıl başarısı bundan sonra başlıyordu. Duma’ya giren Bolşevik vekiller işçi sınıfı ve köylülüğün çıkarları konusunda en küçük bir taviz vermediler. Aynı uzlaşmaz tavrı seçim süreçlerinde de gösterdiler. Duma kürsüsünü işçi sınıfının mücadelesini geliştirmenin bir aracı olarak kullandılar. Yine işçi sınıfını temsil etme iddiasında olan Menşevikler ise seçimleri Duma’yı gericilerin elinden kurtarmanın bir aracı olarak görüyor, birçok konuda liberallerle birlikte hareket ediyorlardı.

Bolşevik milletvekilleri yaptıkları konuşmalar ve verdikleri önergelerle Duma kürsüsünden işçi sınıfının sorunlarını dile getiriyorlardı. Aynı zamanda yapılan konuşmalar Bolşevik gazete Pravda’da yayınlanıyor ve gerici Rus gazetelerinin bile itiraf etmek zorunda kaldığı gibi yüzbinlerce işçiyi harekete geçiriyordu. Verilen önergeler dikkate alınmadığında, örgütlü işçi sınıfı grevler gerçekleştiriyor, gösterileri düzenliyordu.

Yani, Bolşevikler ve Rus işçi sınıfı için Duma, taleplerini iletip çözüm bekleyecekleri, ya da önerge verip geçecekleri bir alan değil, sokakta verdikleri mücadeleyi büyütecekleri bir kanaldı. İşte bu yaklaşımın gücüyle burjuvazinin silahını kendisine doğrultmayı başardılar ve ahır diye nitelendirdikleri meclisi işçi sınıfının örgütlü mücadelesini büyütmek için kullandılar.

İşçi sınıfının bu önemli deneyiminin üzerinden yüz yılı aşkın bir süre geçti. Bugün işçi sınıfı genel oy hakkına sahip. Ama ne yazık ki milyonlarca işçi bugün meclisi bir çözüm merkezi olarak görüyor, yaşadığı sorunların çözümünü burjuvazinin siyasal temsilcilerinden bekliyor. Oysa bu deneyimi hiç unutmadan, ondan yeniden ve yeniden öğrenmesini bilerek, işçi sınıfının iktidarı için kavgaya atılmak gerekiyor.