“Kadın-erkek eşitliğine inanmıyoruz” dediler, kadın düşmanlığını körüklediler!

AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarının hakkından gelebilecek esas güç işçi ve emekçi kadınlardır. İşçi ve emekçi kadınlar erkek sınıf kardeşleriyle birlikte omuz omuza mücadeleyi yükselttiklerinde, tek adam rejiminden hesap sorabilecek, tek adam rejimini ve temsilcisi oldukları sermaye düzenini tarihin çöplüğüne göndermeyi başarabileceklerdir.

AKP iktidarının gelinen yerde tüm politikaları iflas etmiş durumdadır. İşçilere, emekçilere, başta Kürt halkı olmak üzere ezilen halklara düşman, savaş kışkırtıcısı bir iktidar var karşımızda. Düşman olduğu kesimlerin başında ise kadınlar gelmektedir.

Başta AKP şefi Erdoğan olmak üzere tüm AKP sözcüleri kadın düşmanı söylemlerde birbirleriyle yarışmakta, buldukları her fırsatta kadın düşmanlıklarını kusmaktadırlar. Erdoğan’ın, bakanlarının, AKP milletvekillerinin kadına yönelik şiddeti ve çocuk istismarını aklayan, kadınları aşağılayan yaklaşımlarına sayısız örnek vermek mümkündür.i

Kadın düşmanlığı, dinci-gerici ve sermaye yanlısı politikaların ihtiyacı

AKP iktidarı için kadın düşmanlığı bir tercih değil bir zorunluluktur aynı zamanda. Dinci-gerici bir parti olan AKP iktidara geldiği günden bu yana kadın düşmanlığından beslenmektedir. Çünkü destekleri sayesinde ayakta kaldığı cemaat ve tarikatlar kadın-erkek eşitliğini reddetmenin ötesinde kadını erkeğin kölesi olarak görmekte, çocuk yaşta evliliği “din maskesi” altında meşrulaştırmaktadırlar. AKP iktidarının zihniyeti esasen bu yapılardan, onların referans ve dünya görüşünden beslenmektedir.

Diğer yandan kadının köleleşmesi, kazanılmış haklarını kaybetmesi, böylece kadının ikincil cins konumunun pekiştirilmesinden sermaye faydalanmaktadır. Kadınlar ucuz işgücü olarak görülmekte, en kolay işten atılanlar olmakta, aldıkları ücretler ek gelir olarak kabul edilmekte, esnek ve güvencesiz çalışma kadınlar üzerinden meşrulaştırılmaktadır. Hasta, çocuk, yaşlı, engelli bakımı gibi devletin üstlenmesi gereken sorumluluklar kadınların sırtına yüklenmektedir.

Kadın düşmanlığı Haziran Direnişi’nin korkusuyla daha da büyüdü

AKP iktidarı doğası gereği kadın düşmanıdır. Ama özellikle Haziran Direnişi sonrasında AKP’nin kadın düşmanlığı çok daha belirginleşmiştir. Erdoğan bulduğu her fırsatta bu direnişe saldırmaktadır. En büyük korkularından birisi yeni Haziran Direnişleri’nin patlak vermesidir. Kadınlar ise Haziran Direnişi’nde en ön saflarda yer almışlardır. Bu direnişten sonra özellikle kadın hareketi belirgin bir güç kazanmış, toplumsal muhalefetin en diri kesimi olarak kendisini göstermiştir.

AKP’nin kadın düşmanlığını körükleyen en önemli faktörlerden bir diğeri, kadınların mücadelede öne çıkmaları, özellikle de AKP karşıtı mücadelede kadın hareketlerinin oynadıkları roldür. Bu nedenle ilan edilen OHAL ile kadınların eylemleri yasaklanmakta,başta 8 Mart gece yürüyüşleri olmak üzere kadınların eylemlerine azgın polis saldırıları gerçekleşmektedir.

Çabaları nafile!

İşbirlikçi burjuvazi ve uluslararası sermayenin desteğiyle iktidara yürüyen AKP, özellikle ilk dönemlerde liberal-demokrat bir görüntü sergilemiştir. Bu kapsamda İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması, ardından 6284 Sayılı Kanunu’nun çıkartılması gibi adımlar atılmıştır. Ancak daha ilk andan itibaren bu adımlar kâğıt üzerinde kalmıştır. 2010 yılında “demokratik açılım” adı altında Dolmabahçe’de gerçekleştirilen buluşmalardan biri kadın kuruluşlarıyla yapılan toplantı olmuş, Erdoğan burada “Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” çıkışı yaparak taktığı maskeyi çıkarıp atmıştır. Bu süreçten sonra kadın düşmanı politikalar daha belirgin hale gelmiştir.

AKP iktidarı için gelinen aşamada kadın düşmanı politikaları hayata geçirmek, emekçi kadınların çifte sömürüsünü derinleştirmek ve özellikle AKP karşıtlığı üzerinden öne çıkan kadın hareketini ezmek çok özel bir yönelim haline gelmiştir.

Cumhur İttifakı’na Hüda Par ve Yeniden Refah Partisi gibi partilerin katılması, tek adam rejiminin kadın düşmanlığını daha da boyutlandıracağını göstermektedir.

AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarının hakkından gelebilecek esas güç işçi ve emekçi kadınlardır. İşçi ve emekçi kadınlar erkek sınıf kardeşleriyle birlikte omuz omuza mücadeleyi yükselttiklerinde, tek adam rejiminden hesap sorabilecek, tek adam rejimini vevtemsilcisi oldukları sermaye düzenini tarihin çöplüğüne göndermeyi başarabileceklerdir.