Erdoğan AKP’sinin 20 yıl boyunca İsrail’le kurduğu ilişkilere yön veren kaba bir çıkarcılıktır. Filistin davasına yaklaşımları ise tam bir ahlaksızlık ve acımasızlık örneğidir. Din istismarı üzerinden siyaset yapanlar, kendi sefil çıkarları için Filistin halkının acılarını da istismar etmektedirler. Bu tutumları utanç verici olsa da şaşırtıcı değildir.
AKP’nin siyonist İsrail rejimiyle kurduğu ilişkiler farklı aşamalardan geçti. Yine de İsrail’le yapılan ticaretin hacmi her zaman arttı. Yaşanan sorunlara rağmen taraflar hep yeniden “barıştılar”.
AKP’nin kuruluş sürecinde Amerika’dan gelen heyetler Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi önde gelen yöneticilerle gizli toplantılar yapmışlardı. Bu heyetlerde Yahudi Lobisi’nin temsilcileri de yer alıyordu. Yani Yahudi Lobisi, demek oluyor ki İsrail de baştan beri AKP’nin kurulmasına destek verdi. Doğrusu bundan pişman da olmadılar.
İsrail’le ilişkiler 2009 yılına kadar olağandan da öte iyiydi. Örneğin savaş uçaklarından Filistin halkının tepesine bomba yağdıran İsrailli pilotların eğitim alanı Konya ovasıydı.
“İsrail aşkı” bir ara öyle bir hal almıştı ki, dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron ile Tayyip Erdoğan arasında “kırmızı telefon hattı” bile kurulmuştu. İkisinin arasından su sızmıyordu.
Oysa Şaron’a “Beyrut kasabı” deniliyordu. Beyrut’taki Sabra ve Şatilla Filistin mülteci kamplarında 16 Eylül 1982’de gerçekleştirilen vahşi katliamı planlayan kişi bizzat Ariel Şaron’du.
AKP Filistin halkını ne zaman hatırladı?
AKP hükümeti ile İsrail arasındaki sıkı dostluk 2002’den 2009’a kadar sürdü. O yıllarda siyonist İsrail’in Filistinli çocukları öldürmesini ne Tayyip Erdoğan ne diğer yöneticiler dert ediyordu. Ancak Erdoğan “Ortadoğu’nun lideri” olacağı vehmine kapılınca “One minute” olayını gündeme getirdi. Zira Ortadoğu’da prestij kazanmanın yolunun İsrail karşıtı görünmekten geçtiğini biliyordu.
Ocak 2009’da yaşanan “One minute” olayından dolayı Tayyip Erdoğan’ı “kahraman” sananlar oldu. İsrail ile başka bazı gerilimler yaşanınca, Ortadoğu’da “Erdoğan hayranları”nın sayısı arttı. Ancak bu yanılsama uzun sürmedi. Erdoğan ve AKP iktidarının Filistin halkının acılarını kendi çıkarları için kullandığı görülmeye başladı. AKP bir dönem Hamas’a destek verse de, hiçbir zaman Filistin davasının yanında yer almadı. Hamas’la ideolojik çizgileri yakındı. Buna karşın geçen yıl Türkiye’de bulunan Hamas militanları, İsrail’in isteği üzerine sınır dışı edilmişti. Zira Erdoğan, siyonistlerle anlaşma telaşına düşmüştü. Nitekim ilişkileri bir kez daha geliştirmeye başladılar.
Erdoğan AKP’sinin 20 yıl boyunca İsrail’le kurduğu ilişkilere yön veren kaba bir çıkarcılıktır. Filistin davasına yaklaşımları ise tam bir ahlaksızlık ve acımasızlık örneğidir. Din istismarı üzerinden siyaset yapanlar, kendi sefil çıkarları için Filistin halkının acılarını da istismar etmektedirler. Bu tutumları utanç verici olsa da şaşırtıcı değildir.