Taleplerimizin belirlenmesi, sendika bürokratlarına dayatılması, sürecin eylemli bir şekilde örgütlenmesi ve elbette “kazanana kadar grev” şiarının rehber edinilmesi ancak bizlerin tabandan örgütlülüğü ile sağlanabilir. O yüzden her fabrikada komitelerimizi kurmak, fabrikalar arasında koordinasyonu sağlamak süreci örgütlemenin temel anahtarıdır. Her geçen gün büyüyen öfkemizi örgütlü güce dönüştürdüğümüz koşullarda, temel haklarımızı kazanmanın yolu açılacaktır.
150 bini aşkın metal işçisini doğrudan ilgilendiren MESS Grup TİS süreci yaklaşıyor. Metal işçileri olarak çalışma ve yaşam koşullarımız daha da ağırlaştı. Ardı ardına gelen zamlarla sendikalı olmamıza rağmen ücretlerimiz neredeyse asgari ücret seviyesine geriledi, alım gücümüz düştü.
Hemen her fabrikada taşeron ve sözleşmeli çalışma arttı, iş güvencesi sorunu derinleşti. Mobbing, baskı, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmaması vb. bunları tamamlıyor. Ekonomik krizin faturasının “tabana yayılması”, koşullarımızın önümüzdeki süreçte daha da ağırlaşacağı anlamına geliyor. Bu nedenlerle TİS süreci bizler için çok daha hayati bir önem kazanmıştır.
Sözde bizleri temsil eden sendika bürokratları göstermelik girişimler dışında sessizler. “Yüzyılın sözleşmesi, altın sözleşme imzalanacak” yalanlarıyla bizlerin öfkesini bastırmaya çalışıyorlar. Onların asıl işleri bizleri temsil etmek değil, sermaye adına bizleri denetlemektir. Bir gece yarısı kapalı kapılar ardında ihanet sözleşmelerini imzlamalarını engellemenin yolu, metal işçileri olarak inisiyatif almaktan ve sürecin öznesi olmaktan geçiyor.
Tepkimizi doğal olarak bizleri temsil etmekle yükümlü sendika bürokratlarına yöneltiyoruz. Çoğu kez de mücadele etme görevini onlara havale ederek yapıyoruz bunu. Ancak bizim karşımızda üçlü şer odağı var. Metal sermayedarları, onların hizmetindeki AKP iktidarı ve sendika bürokratları…
Üçlü odağın başında, metal kapitalistleri yani MESS var. İhracat rekorları kırmakla övünen metal patronları, sıra işçinin ücretine geldiğinde kriz edebiyatına sarılıyor. Biliyorlar ki onlar zenginliklerini bizim yoksulluğumuza borçlular. Bizi aza razı etmek için her dönem olduğu gibi yeni yalanlara sarılacaklar. Şimdiden ekonomik kriz, işsizlik, doların yükselmesi, çip krizi vs. masalları anlatmaya başladılar. Ama bizler her gün elimizden çıkan ürünlerden biliyoruz nasıl kâr ettiklerini.
Elbette bu saltanatlarını sermaye devletini arkalarına alarak sürdürüyorlar. Çünkü yaşadığımız düzende devlet ve bugünkü yürütücü gücü AKP iktidarı kapitalistlerin hizmetindedir. Bizlerin en temel silahı olan grevleri yasaklayanlar, “Bizimle beraber grev denilen olaylar kalktı. Grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz” diyenler, işçinin hak alma mücadelesinin karşısına kolluk güçlerini dikenler işte bu iktidarın temsilcileridir.
Sendika bürokratlarını ise zaten yakından tanıyoruz. Onların görevi bizlerin haklarını savunmak değil, en temel örgütlerimizden biri olan sendikaların tepesini tutarak bizleri denetim altında tutmaktır.
Metal işçileri olarak kazanmak istiyorsak, bu üçlü şer odağına karşı mücadele edeceğiz.
Öncelikle bu sözleşme sürecinde ne istediğimizi ne için mücadele edeceğimizi belirlemeye ihtiyacımız var. Artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ücretlerimiz eridi, asgari ücret düzeyine geriledi. Vergi yükü belimizi büktü. Dolayısıyla kayıplarımızı telafi edecek ve insanca yaşamaya yetecek ücret, sosyal haklar ve vergi yükünün işçilerin sırtından alınması temel taleplerimizin başında geliyor.
Taleplerimizin belirlenmesi, sendika bürokratlarına dayatılması, sürecin eylemli bir şekilde örgütlenmesi ve elbette “kazanana kadar grev” şiarının rehber edinilmesi ancak bizlerin tabandan örgütlülüğü ile sağlanabilir. O yüzden her fabrikada komitelerimizi kurmak, fabrikalar arasında koordinasyonu sağlamak süreci örgütlemenin temel anahtarıdır. Her geçen gün büyüyen öfkemizi örgütlü güce dönüştürdüğümüz koşullarda, temel haklarımızı kazanmanın yolu açılacaktır.
Metal patronları ile sendika bürokratlarının büyük bir korkuyla, bizlerin ise gururla andığı Metal Fırtına’nın bizlere bıraktığı dersler öncelikle bunlardır. Metal işçisi arkadaşlar, görev başına! Kaybettiklerimizi geri almak ve yeni haklar elde etmek için örgütlü birliğe ve mücadeleye!