Necmettin Giritlioğlu’nun anısına…

Necmettin ve dönemin mücadeleci işçileri bunun yolunu gösteriyor. Grevden korkan, mücadeleden her şartta çark eden bürokratların elinden sendikalarımızı kurtarmalıyız. Bu sömürü ve soygun düzeni artık son bulmalı. Aliağa’da o caddede ismi yazan Necmettin Giritlioğlu bunu söylüyor.

Adettir caddelere, meydanlara “büyük devlet adamları”nın isminin verilmesi. Her şeyi mülk edinmişlerin dünyası, tabelaların da sahibi bellerler kendilerini. Ama kimi istisnaları da vardır bunun. Yok sayılamayan, ortadan kaldırılamayan, hafızalardan silinemeyenler… Az da olsalar kapitalist düzenin bağrına saplanmış hançer gibi görürsünüz o isimleri. Mecbur kalmış yazmışlardır. Yolunuz Aliağa’ya düşerse, rafineriye uzanan caddenin tabelasının önünde durun. Göreceğiniz, işçi sınıfı mücadelesine inanmış kararlı bir devrimci-işçi önderinin ismidir. Necmettin Giritlioğlu!

Her gün o tabelaya bakarak sömürü çarklarının arasında ezilmeye giden işçilerin kaçı farkındadır bu ismin bilinmez. Ancak o isim orada mücadele çağrısı olarak direnmeyi, insan onuruna yaraşır yaşamayı hatırlatmaya devam ediyor. Kapitalist patronlar öfke duysunlar. Biz ise gururlanalım. İçimizden böyle birisi çıktığı için…

Necmettin Giritlioğlu. Yapı İşçileri Sendikası Genel Başkanı. Türkiye Petrolleri’ne bağlı Aliağa rafineri inşaatında çalışan işçilerin haklarını almak için giriştiği mücadelenin önderi. İşçi sınıfı davasına kendini adamış, 26 yaşında sendika başkanı olmuş, kararlı bir devrimci.

Rafineri inşaatında greve çıkıldığı ilk gün, tarih 22 Ağustos 1970… Bir grev kırıcının planlı olduğu açık olan bir saldırısıyla göğsünden vurularak yaşamını yitirdi. Hedef açıktı, grevin kararlı önderliğini ortadan kaldırırsanız, mücadele de biter! Necmettin vurulup yere düştüğünde, “işçilerin evrakları, cebimden alın, kan bulaşmasın, greve devam edin.” der. Öyle de olur. Necmettin’i katledenler, grevi öncüsüz bırakmaya çalışanlar yanılır. Grev devam eder ve kazanır. Arkada nice öğrencisi vardır Necmettin’in.

Necmettin’i vuran, vurma emrini verenler yaşamda bir hiç olmaya devam ederken, o caddenin tabelasında yazan isim, haksızlığa, baskı ve sömürüye karşı “direnin” demeye devam ediyor.

Necmettin Giritlioğlu kısacık yaşamına büyük mücadeleler sığdırmış bir isim. Ankara’da başladığı devrimci siyasal yaşamına, Zonguldak Ereğli’de demir-çelik işçilerinin örgütlenmesi çabasıyla devam etmiş, dönemin sarı sendikası Metal-İş’in ihanetlerine karşı mücadeleyi örgütlemiş insanlardan birisi. İşçi sınıfı tarihinde önemli bir yerde duran Maden-İş’in gençlik kollarının ilk genel başkanı. ODTÜ inşaatından Aliağa rafineri inşaatına uzanan yapı işçilerinin örgütlenme ve mücadelesinin önderi. En yakın mücadele arkadaşlarından Bingöl Erdumlu’nun ifadesiyle “yükselen hareketin temposunu aşan bir devrimci.” Hedef alınması ve katledilmesi de biraz bundan.

1960’lı ve “70’li yıllar sol-sosyalist düşüncenin kitleselleştiği, işçi sınıfı ve gençlik mücadelesinin güçlendiği yıllar. Fabrika örgütlenmeleri, grevler, boykotlar ile geçen yıllar. Dönemin güçlenen mücadele atmosferi yaşamın her alanına ulaşırken, nice yiğit devrimci-işçi önderinin de yetiştiği zemin olur. Necmettin bir sendika başkanı olarak bugünün işçilerine sendikacılığın nasıl yapılması gerektiğini anlatır. Yapı İşçileri Sendikası’nın binası yoktur, sendikanın arabası yoktur, sendika başkanlarının koruması yoktur. Hatta grevi yürütecek yeterince paraları da yoktur. Ama inandıkları bir dava, işçilerin mücadelesine olan güven ve kararlılıkları vardır. Sendika işçilerin sendikasıdır ve üretim alanlarında kendini var etmektedir. Misyonu işçilerle, işçilerin iradesiyle et ve tırnak gibi birleşmek, kapitalist patronlar karşısında emeği savunmaktır. Sendika yöneticisi olmak, mücadelede en önde olmak, işçilere yol göstermek, kazanmak için kararlılık ve inanç aşılamak demektir. Necmettin işçi sınıfın bağrından çıkan devrimci sendikacılık anlayışının en önemli temsilcilerinden biridir.

Bugün milyonluk aidat gelirleri üzerinde oturan, çok yıldızlı otellerde gününü gün eden, lüks otomobillerle dolaşıp saltanat süren, işçi sınıfının haklı ve onurlu mücadelesini kapitalist patronlara peşkeş çeken sendika ağalarına karşı, sendikalarımızı yeniden kazanma mücadelesini güçlendirmeliyiz. Necmettin ve dönemin mücadeleci işçileri bunun yolunu gösteriyor. Grevden korkan, mücadeleden her şartta çark eden bürokratların elinden sendikalarımızı kurtarmalıyız. Bu sömürü ve soygun düzeni artık son bulmalı. Aliağa’da o caddede ismi yazan Necmettin Giritlioğlu bunu söylüyor. Bunu yapabileceğimizi de gösteriyor. Eğer özgür bir yaşama izin vermezlerse Necmettin’in de söylediği gibi“insan hayatta yapabileceği en güzel şeyi yapar, direnir!”