AKP sansürü hükümsüzdür!

Sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında sanat tüm dalları ile egemenlerin suratına zorbalıklarının çarptığı bir araç olmuştur hep. Faşist Franco bile Picasso’ya ünlü Guernica tablosu için “Bu resmi siz mi yaptınız?” diye sorduğunda aldığı “Hayır Generalim. Siz yaptınız!” cevabı karşısında çaresizdi.

AKP şefinin en dertli olduğu alanların belki de başında kültürel hegemonya konusu geliyor. Birçok alanda amaçlarına ulaştıklarını ama kültürel olarak iktidarlarını kuramadıklarını söylüyor gündem oldukça. Bu kinle de kendisine muhalif görünen her türlü kültürel ve sanatsal aktiviteye gözü dönmüş bir hınçla saldırıyor.

Bu saldırganlığın son hedefi Altın Portakal Film Festivali oldu. Tam da “Türkiye Yüzyılı”na yakışan, “sivil ve özgürlükçü bir anayasa ihtiyacı”ndan dem vurduğu günlerde festival seçkisinde yer alan “Kanun Hükmü” isimli belgesel nedeniyle önce bir bilek güreşi yaşandı. Son olarak süreç festivalin iptal edilmesi ile bambaşka bir noktaya ulaştı.

“Kanun Hükmü”, KHK’larla ihraç edilen biri doktor diğeri öğretmen iki kamu emekçisinin yaşadıklarını anlatan bir belgesel. AKP, binlerce kamu emekçisine uyguladığı bu soykırımın sanat aracılığıyla bile gündeme gelmesini istemiyor. Bu yüzden önce Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın baskısı ile belgesel festival seçkisinden çıkarıldı. Bu tutuma festival jürisinin görevden çekilerek ve festivale katılan yönetmenlerin çoğunun filmlerini geri çekerek yanıt vermelerinin ardından festival komitesi utangaç bir tutumla belgeselin yeniden seçkiye dahil edildiğini açıkladı. Ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı “FETÖ propagandası” yapılan bir festivale destek vermeyeceğini söyleyerek desteğini çekti, Gençlik ve Spor Bakanlığı da festivalin açılış ve kapanış etkinlikleri için kullanılacak salonun tahsisini iptal etti. Tüm bu yaşananlardan sonra saray rejimini tasfiye edip demokrasiyi inşa edeceğini iddia eden CHP’nin Antalya Büyükşehir Belediyesi festivalin iptal edildiğini duyurdu.

Oysa 60.sı düzenlenecek olan Altın Portakal Film Festivali geride kalan 59 yılda sadece bir kez, 12 Eylül darbesinin gerçekleştiği yıl iptal edildi. Cunta yönetimi altında bile sanatın toplumsal gerçekliği ifade ettiği alanlardan biri olmayı sürdürdü.

Sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında sanat tüm dalları ile egemenlerin suratına zorbalıklarının çarptığı bir araç olmuştur hep. Faşist Franco bile Picasso’ya ünlü Guernica tablosu için “Bu resmi siz mi yaptınız?” diye sorduğunda aldığı “Hayır Generalim. Siz yaptınız!” cevabı karşısında çaresizdi.

İşte AKP bu çaresizliğini baskı ve zorbalığını tırmandırarak örtmeye çalışıyor. En başta da yaptıklarını ortaya seren, kendisine muhalif olan her sesi elinde tuttuğu devlet aygıtı ile susturmaya çalışıyor.

Ne var ki tüm zorbalıklarına rağmen çaresizler. Çünkü onlar Orta Çağ artığı bir engizisyon anlayışını temsil ediyorlar. Çünkü onlar, saltanatlarına zeval gelmesin korkusu ile matbaayı bile yasaklayan bir geleneğin temsilcisiler.

Ama ne yapsalar nafile. Hiçbir zaman bu toplumun üzerinde düşledikleri gibi bir kültürel hegemonya kuramayacaklar. Ve sanat her zaman egemenlerin karşısında emekçilerin direniş silahlarından biri olmaya devam edecek. En karanlık koşullarda bile direnişin dili sanatla kendini var etmeyi başaracak.