ABD emperyalizmine atılan tokat: Vietnam Halk Savaşı

“Vietnam halkının emperyalizme ve yerli uşaklarına karşı on yıllar boyunca yürüttüğü direngen savaş ve dünya halklarının bu savaş sırasında sergilediği onurlu duruş emperyalist savaş politikalarına karşı mücadelenin sembolü olmaya devam ediyor.”

Tarihin gördüğü en uzun süreli ve en kanlı savaşlardan biri olan Vietnam Savaşı, dünya halklarının emperyalizme karşı verdiği mücadelenin sembollerinden biri ve 1960’lı yılların sonunda gelişen savaş karşıtı kitle hareketlerinin de esin kaynağıdır.

Ho Chi Minh liderliğinde, dünya jandarması ABD’ye unutamayacağı bir bozgun yaşatan Vietnam halkı bu zaferi yaklaşık 5 milyon cana mal olmuş dişe diş bir savaşın sonunda elde ederken, Vietnamlı komünistler de Saygon Zindanları’nda tarihte eşine az rastlanır direniş örnekleri sergilemiştir.

Vietnam yüzyıllar boyunca sömürgeci devletlerin gözünü diktiği bir coğrafyadır. 19. yüzyılda Fransa tarafından sömürgeleştirilen Vietnam, 2. Dünya Savaşı sırasında da Japonya tarafından işgal edilir. Bu dönemde hem Japon birliklerine hem de Fransız sömürge yönetimine karşı savaşmak için Ho Chi Minh önderliğinde kurulan “Viet Minh “(Vietnam Bağımsızlık Birliği) Japonya’nın 2. Dünya Savaşı’nda aldığı yenilginin ardından ülkenin kuzeyinde bulunan Hanoi şehrini ele geçirir ve “Demokratik Vietnam Cumhuriyeti”ni (DRV) ilan eder. Bu gelişmeler karşısında bölgenin kontrolünü yeniden ele geçirmek isteyen Fransa ise İmparator Bao’yu desteklemiş ve 1949’da başkenti Saygon olmak üzere Vietnam Cumhuriyeti’nin (ROV) kurulmasını sağlamıştır. Fransa ve ABD tarafından desteklenen Güney Vietnam ile Sovyetler Birliği ve 1848 yılında kurulan Çin Halk Cumhuriyeti tarafından desteklenen Kuzey Vietnam arasındaki çatışmalar 1954 yılına kadar devam eder. Vietnamlı devrimciler emperyalizme karşı ilk zaferi bu sürecin sonunda Dien Bien Phu Muharebesi ile elde etmiş ve Fransız sömürgeciliğine son vermişlerdir. 10 yılı bulan bu çatışma ve savaş süreci 1. Hindiçi Savaşı olarak adlandırılmaktadır.

Ho Chi Minh önderliğindeki Kuzey Vietnam, Güney Vietnam halkından da yaygın destek görmesine karşın 1954 yılında toplanan Cenevre Konferansı’nda Vietnam BM kararı ile resmen ikiye bölünür. Ülkenin birleşmesi için 1955 yılında bir genel seçim planlanmışsa da ABD ve Güney Vietnam Hükümeti komünistlerin kazanmasına kesin gözüyle bakılan seçimlerin gerçekleşmemesi için yeni bir saldırı dalgası başlatır.

Tarihe 2. Hindiçi Savaşı olarak geçen bu yeni savaşta ABD daha etkin şekilde sahnededir. Gerçi ABD askerleri henüz Vietnam topraklarında doğrudan savaşmaya başlamamış, Vietnam Savaşı’nın hafızalara kazınan görüntüleri henüz dünyaya yansımamıştır. Ancak “domino teorisi” adını verdiği bir yaklaşım ile ABD, Vietnam’da olası bir komünist zaferin tüm Asya’ya yayılma riskine karşı harekete geçmiştir.

ABD’nin savaşa doğrudan müdahil olması Ağustos 1964’te Tonkin Körfezi’nde yaşandığını iddia ettiği gelişmelerin ardından olmuştur. Körfez’deki USS Maddox isimli Amerikan destroyerinin Kuzey Vietnam torpido botları tarafından iki kez saldırıya uğradığını iddia eden ABD, bu olayı Vietnam’a doğrudan askeri müdahalesinin bahanesi yapmıştır.  Ne var ki 2005’te gizliliği kaldırılan Ulusal Güvenlik Ajansı belgelerinde böyle bir saldırının olmadığı da ortaya çıkmıştır.

Yalanlarla Vietnam’daki askeri varlığını gerekçelendiren ABD, savaşı kısa süre içinde bitireceğini öngörse de 1965-1970 arası dönemde Vietkong karşısında ağır kayıplar vermiş, Vietkong sadece cephede kazandığı zaferlerle değil, cephe gerisinde de halktan aldığı destekle büyümeye devam etmiştir.

Tüm teknolojik üstünlüğüne akıl almaz işkenceler, köy baskınları, toplu cinayetler, napalm bombaları ve zehirli portakal gazı dahil sayısız insanlık dışı yöntemi kullanmasına rağmen ABD bu savaşta Vietnam halkının direniş iradesini kırmayı başaramamış, tam tersine yürüttüğü kirli savaştan yansıyan görüntülerle dünyaya teşhir olmuştur. Böylece Vietnam halkının ABD ordusu karşısında elde ettiği askeri üstünlük dünya halklarının savaş karşıtı mücadelesi ile daha da güçlenmiş, ABD emperyalizmini köşeye sıkıştırmıştır.

ABD, yaşadığı askeri hezimetten “Vietnamlaştırma” adını verdiği bir strateji ile Güney Vietnam Ordusu’nu eğitip donatarak kendisi sahadan çekilerek atlatmaya çalışsa da 1973 yılı ocak ayında imzalanan Paris Barış Antlaşması ile yenilgiyi resmen kabul etmiştir.

Nihayet 1975 yılına gelindiğinde savaştaki tüm üstünlüğü ele geçiren Kuzey Vietnam güçleri 30 Nisan 1975’te Güney’in başkenti Saygon’a girmiş, 21 yıl süren savaşa son noktayı koymuştur. Böylece ABD’nin Vietnam’ı bölme planları da suya düşmüş, 2 Temmuz 1976’da ülke resmen Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti adıyla yeniden birleşmiş ve Hanoi başkent olmuştur.

Bu kanlı savaşta 1 milyon komünist, 4 milyon sivil Vietnamlı hayatını kaybetti. Ama Vietnam halkının emperyalizme ve yerli uşaklarına karşı on yıllar boyunca yürüttüğü direngen savaş ve dünya halklarının bu savaş sırasında sergilediği onurlu duruş emperyalist savaş politikalarına karşı mücadelenin sembolü olmaya devam ediyor.