“Dün kölenizdik, bugün olduk efendiniz!”

Paşabahçe işçileri sınıf olmayı başarıp mücadele yolunu tuttuklarında, kendilerine dayatılan kaderi değiştirmenin ellerinde olduğunu fark ettiler. Greve çıktıkları an prangalarından kurtuldular. Grev günü ellerinde taşıdıkları dövizde yazan “Dün kölenizdik, bugün olduk efendiniz!” sözleri bu durumu en özlü biçimde ifade ediyordu.

Paşabahçe işçilerinin fabrikanın kuruluşundan itibaren karşı karşıya kaldıkları saldırılara güçlü tepki verememelerinin nedeni örgütsüzlükleriydi. Bu nedenle adeta patronların kölesi gibi muamele görüyorlardı. Paşabahçe’de örgütlü Cam-İş Sendikası da bu çarkın dönmesi için elinden geleni yapıyordu. Paşabahçe işçileri sınıf olmayı başarıp mücadele yolunu tuttuklarında, kendilerine dayatılan kaderi değiştirmenin ellerinde olduğunu fark ettiler. Greve çıktıkları an prangalarından kurtuldular. Grev günü ellerinde taşıdıkları dövizde yazan “Dün kölenizdik, bugün olduk efendiniz!” sözleri bu durumu en özlü biçimde ifade ediyordu.

Sendikal bürokrasiye tepki büyüyor!

Şişe Cam’a ait fabrikalarda Cam-İş Sendikası yetkilidir. Kavel işçilerinin fiili grevinin ardından 274 ve 275 sayılı sendikalar ve toplu sözleşme yasaları çıkarılır. Bu yasaların ardından ilk iş kolu sözleşmesi Şişe Cam Grubu ile Cam-İş Sendikası arasında imzalanır. Sözleşmeye tepki gösteren işçiler kısa bir süre önce kurulan Seramik Şişe ve Cam Sanayii İşçileri Sendikası’na geçerler. Yeni sendika Cam-İş’in imzaladığı sözleşmeyi tanımaz ve grev kararı alır. Greve sayılı günler kala Türk-İş devreye girerek fabrika yönetimiyle kısmi iyileştirmeler öngören ek protokol imzalar. Şişe Cam Grubu’nun isteği üzerine iki sendikanın birleşmesi protokolde yer alır. Bunun üzerine iki sendika birleşir ve Birleşik Cam-İş adını alır. Cam-İş bürokrasisinin ayak oyunları vb. üzerine öncü Paşabahçe işçileri Birleşik Cam-İş’ten istifa ederek 7 Haziran 1965 günü Kristal-İş Sendikası’nı kurarlar.

Grev başlıyor!

Kristal-İş Paşabahçe fabrikasında hızla örgütlenerek yetki alır. Fabrika yönetimi masaya oturmayı reddeder. Bunun üzerine 1 Ocak günü Paşabahçe grevi başlar.

Fabrika yönetimi grevi kırmak için çeşitli saldırıları devreye sokar. Grev “yasa dışı” ilan eder, işçileri “anarşi” çıkarmakla vb. suçlar. İş kolu sözleşmesinin devam ettiği ve grevin yasa dışı olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurur.

Dayanışma büyüyor, ayrışma derinleşiyor!

Paşabahçe grevine Türk-İş’e üye önemli sayıda sendika destek verir. Grev kısa sürede Beykoz halkı, aydınlar, gençlik örgütleri vb. geniş bir kesimin desteğini alır. İşçilerin fabrikaya yakın oturması grevi kısa sürede bir semt grevine dönüştürür. Hatta bütün Beykoz Paşabahçe grevine destek olmak için adeta seferber olur.

Grevin geniş bir destek görmesinin etkisi ve basıncıyla Türk-İş yönetimi de grevi desteklemek zorunda kalır.

Kapitalist patron ve Türk-İş bürokrasisi grevi kırmaya çalışıyor!

Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK) ve bağlı işveren örgütleri Şişe Cam Grubu’nun maddi ve manevi olarak yanında olduklarını duyuran gazete ilanları verirler. Türk-İş yönetimini grevi kırmak için daha etkin davranmaya teşvik ederler.

Paşabahçe’de denetimi eline almak isteyen Türk-İş yönetimi 7-14 Mart’ta gerçekleşen Genel Kurul’da Kristal-İş’i üyeliğe kabul eder.

Şişe Cam Grubu yönetimi Kristal-İş yöneticileriyle görüşmeyeceğini, greve neden olan sorunların çözümü için Türk-İş yönetimiyle görüşebileceğini söyler. Türk-İş yönetimi Kristal-İş yönetiminden yetki belgesi alarak görüşme yapar. Görüşmenin ardından ek protokole imza atar. Kısmi ücret artışı öngören protokolde, işçilerin greve çıkmasına neden olan hiçbir iyileştirme yer almaz. Grevde öne çıkan bir grup işçinin ise işe alınmayacağı, özür dilediklerini belirten bir dilekçe vermeleri halinde durumlarının değerlendirileceğini belirten ifadeler yer alır.

Paşabahçe işçileri Türk-İş yönetiminin imzaladığı protokolü reddeder ve grevi sürdürürler. Bu karara Türk-İş’e bağlı bazı sendikalar destek verir. Türk-İş Genel Merkezi grevin bitirilmesini ve bağlı sendikaların her türlü desteğini çekmesini ister. Buna rağmen 12 sendika greve açık desteğini ilan eder ve sürdürür.

Türk-İş yönetimi Paşabahçe grevine destek veren sendikaları disiplin kuruluna verir ve geçici süreliğine üyelikten atar. Bu da Türk-İş içindeki ayrışmanın derinleşmesine neden olur.

Demirel devrede!

Grev Şişe Cam Grubu ve Türk-İş yönetiminin oyunlarıyla bitirilemeyince, dönemin hükümeti devreye girer. Süleyman Demirel hükümeti “Kamu sağlığına zarar” gerekçesiyle grevi bir ay erteler. Paşabahçe işçileri “toplu sözleşme ve grev hakkı olmayan sendika bir işe yaramaz” diyerek sendikanın anahtarını Demirel’e vererek kararı protesto ederler. Bu karara rağmen grev 6 gün daha sürer. 85. günde, tüm işçilerin işbaşı yapacağı, ücret ve işçi sağlığı konularında adımlar atılacağının açıklanması üzerine grev bitirilir. Mayıs ayında da Kristal-İş ile Şişe Cam Grubu arasında TİS imzalanarak iyileştirmeler güvenceye alınır.

Ayrışma derinleşiyor, DİSK kuruluyor!

Paşabahçe Grevi sermayeye olduğu kadar sermayenin uzantısı olan Cam-İş ve Türk-İş bürokrasisine karşı da önemli kazanımlar elde eder. Grevin ardından Türk-İş içindeki ayrışma derinleşir. Türk-İş bürokrasisi mücadeleci sendikaları kendisi için büyük bir tehdit olarak görür. Bu sendikaları zayıflatmaya, etkisini kırmaya, denetim altına almaya çalışır. Türk-İş bünyesindeki bazı sendikalar geri adım atarken, geri adım atmayanlar Türk-İş’ten ihraç edilirler.

Maden-İş, Basın-İş, Gıda-İş, Lastik-İş öncülüğünde, 12 Şubat 1967’de DİSK kurulur.