Yedi kadın işçiden oluşan komisyonda yer alan Dilay, meselenin sadece belediye bünyesindeki kadın işçilerin meselesi olmadığını belirterek şunları söylüyor: “Ne kadar çok yaralarımızı beraber sarıp ne kadar çabuk örgütlenirsek, bizim için o kadar iyi olacak diye düşünüyoruz. Hedefimiz Türkiye’deki kadın ölümlerini durdurmak, adaletin yerini bulmasını ve kadınların daha özgüvenli ve örgütlü yaşamasını sağlamak…”
Ayrıca karma eğitimin kaldırılmasına karşı da eylemler gerçekleştireceklerini ifade ediyorlar.
Çalışma alanında yaşadıkları sorunlardan bahseden Pınar, özellikle yol süpürgede çalışan işçilerin kadın olmaktan kaynaklı sorunlarını ele aldıklarını belirtiyor ve sorunun kaynağına işaret ediyor: “Bütün her şeyi var eden, yaşamı doğuran biz kadınlarız. Ama dışlanan da biziz. Hem erkekler tarafından hem sistem tarafından…”
Yol süpürgede çalışan Gürsel de şunları söylüyor:“Dışarda fiziksel ve sözlü taciz, sataşma vb. o kadar çok şey yaşıyoruz ki, kendimizi korumak için artık erkek kimliğine girmeye başladık. Çalışmak için kendi benliğimizden vazgeçmek zorunda kalıyoruz. Neden? Çünkü böyle koruyoruz kendimizi.”
İşçiler son söz olarak şunları dile getiriyorlar:
Pınar: “Elinizin hamuruyla karışmayın diyorlar ya, kusura bakmayacaklar, elimizin hamuruyla da her zaman meydanlarda olacağız.”
Çiğdem: “Çok zor zamanlar bekliyor bizi. Belki sokağa çıkamayacak duruma geleceğiz. Sistem değişti ve saldırılarını artırarak geliyor. Tüm bu siyasal gündemlere dair de uyanık ve ayakta olmak gerekiyor. Kadınlar bilinçlendiğinde, yan yana geldiğinde üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Çalışmalarımız ve eylemlerimiz büyüyerek devam edecek.”
Dilay: “Birlikte güçlüyüz ve ancak birlikte başarabiliriz. Hepimiz tek vücut haline gelmek zorundayız. Biz kendi içimizde o birliği sağlarsak, kadınların yapamayacağı ve üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yok. Omuz omuza, el ele verelim ve daha özgür, daha eşit bir yaşam kuralım.”