Metal Fırtına’da taleplerinin karşılanmaması nedeniyle Türk Metal’den istifa eden metal işçileri kendi komitelerini oluşturmuş, sözcülerini seçmiş, eyleme geçip fiilen üretimi durdurmuşlardır. Bugün bundan fazlasını yapmamız şarttır. Metal işçisi ne yaparsa kendisi yapacak, kendi birliğine güvenecektir. Kazanımın yolu buradan geçmektedir.
Metal işkolunda Grup TİS süreci başladı. 150 bin metal işçisini kapsıyor olsa da bu süreç tüm işçi sınıfını ilgilendirmektedir. Bu süreçte elde edilebilecek kazanımlar ve yaratılacak mücadele deneyimi sınıfımızın toplamı için önemli bir yerde durmaktadır.
Sene başından bu yana neredeyse bütün metal fabrikalarında işçiler ek zam talebini yükseltiyorlar. Ocak’ta enflasyon karşısında göstermelik bile kalsa yapılan ücret iyileştirmeleri zam için sözleşme dönemini beklemek zorunda olmadığımızı göstermişti. Bu mücadelenin sözleşme süreçlerinden ibaret olmadığını ortaya koyan önemli bir adımdı. Şimdi de birçok fabrikada sözleşme öncesinde ek zam yapılması, sözleşme masasına bu ön zamlar üzerinden oturulması talep ediliyor.
Yetkili sendikalar bu istemi görmezden gelemedikleri için, sonrasında mahsuplaşmak kaydıyla yüzde 30’luk ön zam veya 5 bin liralık avans gibi vaatlerle bu talebi sulandırmaya çalışıyorlar. Dahası insanca yaşamaya yeten bir ücretin çok altında kalan ücret artış önerileri ile metal işçilerinin sefalete mahkûm edilmesine rıza gösteriyorlar.
Sendikaların açıkladığı taslakların metal işçilerinin ihtiyaçlarına yanıt üretmediği ortadadır. Yüzde 200’lük bir zam alınsa dahi ücretler yoksulluk sınırının altında kalmaktadır. Bu göz önünde bulundurularak taslakların revize edilmesi, metal işçilerinin taleplerini yansıtan taslakların hazırlanması gerekmektedir. Vergi oranlarının sabitlenmesi, ücretlerin brüt değil net üzerinden hesaplanması, gerçek enflasyon rakamlarının esas alınması da metal işçilerinin diğer önemli talepleridir. Bu talepler üzerinden bakıldığında, sürecin bu aşamasında öne çıkarılması gereken taslaklar çöpe şiarı olmalıdır.
Metal işçisi taslakların yetersizliğini çok iyi biliyor. Birçok fabrikada tepkisini de ortaya koyuyor. Bugün için bu tepkiler çok anlamlı olsa da bilinç ve örgütlülük planında zayıflık hızla çözülmesi gereken bir alan olarak önümüzde duruyor. Metal işçilerinin taban iradesinin ürünü olarak örgütlenecek fabrika komitelerine ve fabrikalar arası iletişimi güçlendirecek, eylemlerini ortaklaştıracak, koordine edecek mekanizmalara ihtiyacı vardır. Sözleşme sürecinden kazanımla çıkmak istiyorsak, bu adımların vakit kaybedilmeden atılması gerekmektedir.
Söz-yetki-karar işçilerde olmalı diyorsak, bunu sağlayacak örgütlemeleri yaratmak için inisiyatifi ele almak kaçınılmazdır. Şu çok açıktır ki, MESS ile sendikal bürokrasi el ele vererek bizleri sefalete mahkûm etmek istemektedir. Buna izin vermemek bizim elimizdedir. Metal işçileri ne yapacaksa kendi öz güçlerine yaslanarak yapacaklardır. Sendika ağalarından medet ummak saflık olacaktır.
Bu süreçte birçok metal işçisi sendikadan istifayı gündemine almakta, iyi bir sözleşme olmazsa istifa edeceğini söylemektedir. Başta Metal Fırtına olmak üzere metal işçilerinin yakın dönemdeki mücadele deneyimleri göstermektedir ki, bir sendikadan diğerine geçmek ya da sendikasız kalmak bir çözüm üretmemektedir. Önemli olan mevcut işbirlikçi-uzlaşması sendikal çizgiyi aşarak sermayenin karşısına kendi öz örgütlülüklerimizle, taleplerimizle ve en önemlisi de fiili meşru bir mücadeleyi göze alarak çıkmaktır. Sendikalardan istifa ancak böyle bir eylemli hattın ve mücadele kararlılığının ortaya çıktığı durumda bir anlam kazanabilir.
Metal Fırtına’da taleplerinin karşılanmaması nedeniyle Türk Metal’den istifa eden metal işçileri kendi komitelerini oluşturmuş, sözcülerini seçmiş, eyleme geçip fiilen üretimi durdurmuşlardır. Bugün bundan fazlasını yapmamız şarttır. Metal işçisi ne yaparsa kendisi yapacak, kendi birliğine güvenecektir. Kazanımın yolu buradan geçmektedir.