Sınıfın birleşik, kitlesel mücadelesini örgütlemek için bir adım öne!

“Öncü-devrimci işçiler bir adım öne çıkmalı, işçi sınıfı ve emekçilerin biriken öfkesini açığa çıkartıp örgütleyecek zeminleri yaratma iradesini güçlendirmelidir. Sınıf hareketinin geliştirilmesi çabası aynı zamanda işçi sınıfının önündeki engelleri aşma çabası ile bütünlüklü bir süreçtir. İşçi sınıfının öfke ve tepkisini açığa çıkartmayı hedefleyen, birleşik mücadele kanallarını açabilecek adımlar, fabrikalarda, işletmelerde örülmesi gereken bir süreçtir. Yapılması gereken, yapılacak olan budur.”

Kapitalist sömürü düzeninin efendileri gemi azıya almış işçi sınıfı ve emekçilere kapsamlı bir yıkım dayatıyorlar. Yıllar içinde adım adım yaratılan yoksulluk, sefalet ve kölece çalışma koşulları ekonomik kriz ile katmerleniyor, hak gaspları yaygınlaşıyor. Saray rejimi dizginlerinden boşalmışçasına saldırgan adımlar atmaya devam ediyor. Kapitalist patronlar tüm pervasızlığıyla AKP-MHP gericiliğinden koşulsuz kölelik koşullarına geçiş için yeni adımlar atmasını bekliyor.

Saray iktidarının önünde bir engel görmediğinde kapitalist patronların her istediğini yapacağı açık bir gerçek. Esnek-güvencesiz çalışmadan, kırıntı düzeyinde kalan son hakların da tırpanlanması, düşük ücret, artan vergi yükü, kıdem tazminatının gaspı, emeklilikte yeni düzenleme vb. gündemde. Tüm bunlara işçi sınıfı ve emekçilerin elini kolunu bağlamak, gelişebilecek tepkinin önüne geçmek için devreye sokulan baskı ve zorbalık uygulamaları eşlik ediyor. Tüm bu saldırılar ancak işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin birleşik, kitlesel mücadelesi ile püskürtülebilir.

Bugünün öncelikli görevi; ekonomik ve sosyal yıkım dayatmasına, krizin faturasının işçi sınıfına ödetilmek istenmesine karşı direncin örgütlenmesidir.  Bu direnç ancak fabrikalarda, sanayi havzalarında mücadelenin güçlendirilmesine bağlıdır. Biriken öfke ve tepkiyi açığa çıkartacak kanalların yaratılması, ortaya çıkan mücadele dinamiklerinin birleştirilmesi, topyekûn saldırıya karşı topyekûn karşı koyuşun hayat bulması çabası esas eksen olmak zorundadır.

İşçi sınıfının direncini örgütlemek ve mücadelesini güçlendirmek, birleşik mücadelenin önündeki engelleri aşma çabası ile olanaklı olabilir. İşçilerin yılların bir getirisi olarak var olan ideolojik, politik, kültürel ön yargılarının kırılması için işçilerin mücadeleye çekilmesi ve mücadelenin birleşebileceği zeminleri inşa edilmesi kritik bir yerde durmaktadır.

Mevcut haliyle işçi sınıfının geniş kesimlerinin içinde bulunduğu örgütsüzlük hali düşünüldüğünde örgütlü, sendikalı işçilerin büyük bir bölümünün sendikal bürokrasinin denetiminde olması gerçeği yüklenilmesi gereken halkalardan ötekisidir. DİSK, Türk-İş ve Hak-İş şahsında gündeme gelen ve yasak savma kabilinden sayılabilecek göstermelik eylemler bu sendikal anlayışın aşılmasının ne kadar acil hale geldiğini bir kez daha göstermektedir. İşçi sınıfını hareketsizlik tablosuna mahkûm etmeye hizmet eden bu sözde kriz karşıtı mücadele sendikal bürokrasinin iflasının yeni bir göstergesidir. Kriz eksenli saldırılar karşısında işçi ve emekçilerin geniş kesimlerini hareket ettirme, mücadeleye kazanma çabasını içermeyen, bu çabayı geçtik kendi üye kitlesini dahi kapsamaya çalışmayan bu tür eylem pratiklerinin şu an için mücadeleye bir katkısı yoktur.

Öncü-devrimci işçiler bir adım öne çıkmalı, işçi sınıfı ve emekçilerin biriken öfkesini açığa çıkartıp örgütleyecek zeminleri yaratma iradesini güçlendirmelidir. Sınıf hareketinin geliştirilmesi çabası aynı zamanda işçi sınıfının önündeki engelleri aşma çabası ile bütünlüklü bir süreçtir. İşçi sınıfının öfke ve tepkisini açığa çıkartmayı hedefleyen, birleşik mücadele kanallarını açabilecek adımlar, fabrikalarda, işletmelerde örülmesi gereken bir süreçtir. Yapılması gereken, yapılacak olan budur.