“Farklı coğrafyalarda, farklı işkollarında direnen kadın işçilerin yaşadıklarına baktığımızda, her birinin uzun çalışma saatleri, fazla mesailer ve düşük ücretlere karşı bir çare aradıklarını görüyoruz. Ama ondan öte, karşı karşıya kaldıkları ayrımcı politikalar, aşağılamalar, baskı ve mobbing uygulamalarına karşı da onur mücadelesi veriyorlar.”
Geride bıraktığımız 2023 yılında ülkenin dört bir yanında irili ufaklı onlarca işçi direnişi yaşandı. Agrobay, Burda Bebek, Sputnik, Özak Tekstil işçileri ve Tülay Çal yeni yılı direnişle karşılıyorlar. Bu direnişlerde kadın işçiler belirgin bir yer tutuyorlar.
Ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte hayat pahalılığının artması, alım gücünün düşmesi, çalışma koşullarının ağırlaşması sonucu işçiler hak alma mücadelelerine giriştiler, direnişe çıktılar. İşçiler öncelikle düşük ücretlere, güvencesiz çalışmaya karşı çıkmakla birlikte kadın işçilerin bunlardan daha fazla nedenleri var. Baskı, mobbing, cinsel kimliğe dayalı ayrımcılık ve aşağılamalar…
Aylardır direnen Agrobay’a baktığımızda, Avrupa’nın en büyük serasında kadınların insanlık dışı koşullarda çalıştırıldıklarına tanık oluyoruz. Agrobay işçileri kötü çalışma koşullarına, düşük ücrete, sistematik mobbinge karşı sendikaya üye oldular. Yıllarını Agrobay’a vermiş kadınlar bir çırpıda, hem de Kod 46’dan “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış” gerekçesiyle işten atıldılar. Gerçek nedeni ise anayasal haklarını kullanarak sendikalı olmaları. Direniş boyunca gözaltına alınan, baskı ve şiddete uğrayan kadın işçiler, bu ülkede haklarını savunmanın bedelinin ne olduğunu görüyorlar. Halden anlayacağını düşündükleri kadın patronlarıyla başka dünyalara ait olduklarını, birbirlerinin tam karşısında konumlandıklarını yaşayarak öğreniyorlar.
Bir aydır devam eden ve tüm Türkiye’nin gündemine oturan Özak Tekstil işçilerinin direnişinde de kadınlar ön saflardalar. Aile baskısının çok yoğun olduğu bir coğrafyada kadınlar, aynı zamanda Özak’ın kapitalist patronunun ve işbirlikçi sendikanın temsilcilerinin baskı, hakaret ve tehditlerine maruz kalıyorlar. Gece saat 3’lere kadar çalışmanın ardından sabah erken saatlerde yeniden işbaşı yapmaları istenecek kadar ağır sömürü koşullarının hâkim olduğu bir işyeri Özak. İçinden kurt, böcek çıkan yemekler reva görülen, hakaretin bini bin para olan Özak Tekstil’de ismiyle dahi hitap edilmez kadın işçilere. Onların nezdinde kadın işçiler “kördür”, “balık hafızalıdır”, “aptaldır”… Ufak bir itirazlarında uydurma gerekçelerle babaya, eşe, ağabeye şikâyet etmekle tehdit edilirler. İşte bu koşullar altında direnişe sıkı sıkı sarılıyorlar kadın işçiler.
Halen direnişleri devam eden Burda Bebek’te ise 7 kadın işçi var. Düşük ücretlere, uzun çalışma saatlerine, baskı ve hakaretlere karşı insanca çalışabilmek ve yaşayabilmek için sendikalaşmayı çare olarak gördüler. Burda sermayesinin yanıtı ise işten atmak oldu.
Ataşehir Belediyesi’nde, Eskişehir Maya Mekanik’te, Mersin Hali’ndeki kadın işçiler de benzer sorunlar nedeniyle sınıf kardeşleriyle beraber direnişe çıktılar.
Farklı coğrafyalarda, farklı işkollarında direnen kadın işçilerin yaşadıklarına baktığımızda, her birinin uzun çalışma saatleri, fazla mesailer ve düşük ücretlere karşı bir çare aradıklarını görüyoruz. Ama ondan öte, karşı karşıya kaldıkları ayrımcı politikalar, aşağılamalar, baskı ve mobbing uygulamalarına karşı da onur mücadelesi veriyorlar. Yok sayılmaya, ikinci sınıf addedilmeye karşı direniyorlar. Tüm işçiler için öğütücü bir sorun olan fazla çalışma, kadın işçiler için ayrıca sorun. Zira, işten kalan zamanlarında ev işleri ve çocuk bakımını üstlenen kadınların neredeyse nefes almaya dahi vakti kalmıyor. Direnişçi kadınlar aynı zamanda tüm kadın işçilerin bu önemli sorunlarına tercüman oluyorlar.
Kadın işçiler erkek sınıf kardeşleriyle birlikte direniyorlar. Sömürü çarklarında beraber ezildikleri gibi direniş alanlarında da beraber mücadele veriyor, jandarmanın copunu/şiddetini birlikte göğüslüyorlar. Direnişler sınıf saflarında gerçek bir kardeşleşmenin koşullarını yaratıyor.
Bizlere düşen görev, bu direnişlerin kazanması için işçilerin haklı ve meşru taleplerine sahip çıkmak, dayanışmayı büyütmektir. Çünkü direnen işçilerin kazanımı tüm işçi sınıfının ama özellikle de biz kadın işçilerin bu ayrımcı baskı ve sömürü düzenine karşı kazanımı olacaktır.