Kadınlar bu direnişe çok inandılar!

“Greif işgali bugün fabrikalarda, atölyelerde kölece çalışma koşulları altında baskı, taciz, mobbinge maruz kalan, düşük ücretlerle çalışan milyonlarca kadın işçiye yol göstermeye devam ediyor.”

Tam 10 yıl önce gerçekleşen Greif işgali tüm işçi sınıfının ve sınıf mücadelesi verenlerin dikkatle incelemesi gereken bir deneyim. Kadın işçilerin bu mücadelede tuttukları yer, yaşadıkları değişim ve dönüşüm de bu deneyimin en önemli alanlarından biri. 60 gün süren Greif işgali ve sonrası süreçte kadınlar aktif bir rol oynadılar. Kararlılıkla mücadelede yerlerini aldılar, en öne çıktılar ve direnişin sonuna kadar da geri adım atmadılar.

Peki onları bu kadar kararlı yapan neydi? Greif işgalinde kadın işçiler cephesinden neler yaşandı?

 600 işçinin çalıştığı fabrikada 44 taşeron bulunuyordu. Sendika kadrolu işçiler arasında yetki aldığında, sendikalı kadın işçi sayısı sadece 8-10’du. Çoğu taşeronda çalışıyordu. Kadınlar direnişten önceki örgütlenme sürecinin aktif katılımcısı değildiler. Ancak işgal eylemi başladıktan sonra kadınlar da sürecin parçası oldular. Bir kadın işçi işgalin başlamasının ardından fabrika komitesine dahil edildi. Komitedeki öncü devrimci işçilerin önerisi ile işgalin hemen sonrasında “Greif Emekçi Kadın Komisyonu” kuruldu. Sonrasında da fabrika komitesindeki kadın sayısı artırıldı.

 Komisyon sayesinde kadın işçiler daha örgütlü davranmaya başladılar. Komisyonda gerçekleştirilen eğitim çalışmaları kadınların hem sınıf bilincinin gelişmesini hem de cins olarak yaşadıkları sorunların kaynağında sömürü düzeni olduğunu görmelerini sağladı. En çok da kadınların özgüveni gelişti.

 Direniş boyunca her eylem ve etkinlikte en önde durdular. Köprü kesme eylemi gibi direnişin sesini duyuran eylemleri planlayıp hayata geçirdiler. İşgal fabrikasında sınıfsal ve tarihsel özüne uygun Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğini örgütlediler. “Kadın İstihdam Paketi ve Kadın İşçilerin Yasal Hakları” başlıklı paneli gerçekleştirdiler. Yeri geldiğinde kendilerini yıllarca sömüren taşeron patronlarının karşısına korkusuzca çıktılar, saldırı girişimlerini boşa düşürdüler.

 Emekçi Kadın Komisyonu çalışmalarını sadece kadın işçilerle sınırlı tutmadı. Fabrikada gerçekleştirilen toplantılara ve eğitim çalışmalarına erkek işçiler de katıldı. Ayrıca erkek işçilerin eşlerini komisyona ve komisyon çalışmalarına katmak için çaba gösterdiler. Bu süreçte erkek işçilerin kadın işçilere bakışında önemli değişimler oldu. Kadın-erkek ilişkilerine yansıyan önyargılar hem kadın hem de erkek işçiler açısından yıkıldı. Kadın işçilerin kararlılığını ve direnişte oynadıkları rolü gördükçe, onlara daha çok saygı duymaya başladılar.

Greif işgali, kendisinden önceki ve sonraki sayısız direnişte olduğu gibi, kadın işçilerin ataerkil bakış açısını yıkıp mücadeleye adım attıklarında ne kadar kararlı davranabildiklerini gösterdi. Daha önce çoğu bir eyleme dahi katılmamış, mücadeleye karşı önyargıları olan kadın işçiler mücadele içerisinde hızla değişip dönüştüler. Kendi korkularını yenip aile, patron baskısı, polis saldırısı, gözaltı tehditlerine göğüs gererek mücadelenin en ön saflarında yerlerini aldılar. Diğer mücadele deneyimlerinden farklı olarak kadın komisyonunun kurulması kadınların sürecin daha aktif bileşeni haline gelmesini sağladı. Kadınlar fabrika komitelerinde yer aldılar ve erkek işçilerle birlikte direniş boyunca “söz, yetki, karar” hakkına sahip oldular. Taban örgütlülüğüne dayalı bu işleyişten aldıkları güçle direnişin en inançlı, en etkin, en militan güçleri haline geldiler.

Greif işgali bugün fabrikalarda, atölyelerde kölece çalışma koşulları altında baskı, taciz, mobbinge maruz kalan, düşük ücretlerle çalışan milyonlarca kadın işçiye yol göstermeye devam ediyor.