Rakamlarla örgütsüzlük!

Bugün işçi sınıfının en geniş bölüklerinin sendikalaşması bir ihtiyaç olduğu kadar, varolan sendikalı fabrika ve işyerlerinin de sendika bürokratlarının denetiminden kurtularak gerçek anlamda sendikal örgütlülüğe kavuşması da bir o kadar zorunluluk!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Temmuz 2024 verilerine göre, 16.973.061 işçinin yüzde 14,80’i yani sadece 2.512.033’ü sendika üyesi. En çok üyeye sahip sendika ise Türk Metal. Yaklaşık 300 bin üyesi olan Türk Metal’i 275 bin 317 üyeyle Hizmet-İş, 211 bin 657 üyeyle Öz Sağlık-İş takip ediyor.

Resmi kayıtlara göre yaklaşık 17 milyon işçinin yüzde 85’inin sendikasız olması işçi sınıfının sendikal anlamda örgütsüzlüğünü ifade ediyor.

Ancak bu tablo sendikalı işçilerin de “örgütlü” olduğu anlamına gelmiyor. Listede ilk sırada yer alan sendikalara baktığımızda büyük bir “örgütsüzlüğün” hakim olduğunu görüyoruz. Açık bir ihanet şebekesi olan ve MESS’in sağ kolu misyonunu üstlenen Türk Metal, on yıllardır metal işçisinin omuzlarında bir kambur. İkinci sırada yer alan, AKP’nin arka bahçesi durumunda olan Hak İş’e bağlı Hizmet-İş Sendikası ise bu sayısal gücünü AKP iktidarına borçlu. Yıllardır başka sendikalardan istifa ettirilerek Hizmet-İş’e zorla üye yapılan on binlerce işçi ile bu sayısal güce erişmiş durumda. Aynı gerçeği Öz Sağlık-İş için de söylemek mümkün. DİSK Genel-İş’in üye sayılarındaki artış CHP’li belediyelerle kurduğu işbirliğinde saklı. Tüm bu sendikal yapılar için ne işçi iradesinden bahsetmek mümkün, ne sendikal demokrasiden ne de mücadeleci bir çizgiden…

Bugün işçi sınıfının en geniş bölüklerinin sendikalaşması bir ihtiyaç olduğu kadar, varolan sendikalı fabrika ve işyerlerinin de sendika bürokratlarının denetiminden kurtularak gerçek anlamda sendikal örgütlülüğe kavuşması da bir o kadar zorunluluk!