Polonez işçisi kadınlar tüm baskılara göğüs geriyor, bize de yol gösteriyorlar. Şimdi onların bu mücadele azmini ve kararlılığını tüm fabrikalara, işyerlerine taşıma zamanı. Emeğin Kurtuluşu’nun başlattığı “Kölece çalışma koşullarına, faşist baskıya geçit verme!” kampanyasına omuz verme zamanı!
Yaşanan iktisadi ve sosyal kriz her geçen gün derinleşiyor. Kapitalist kâr hırsının yol açtığı ancak faturanın emekçilere kesildiği krizin en ağır sonuçlarını kadınlar yaşıyor. Yoksulluk, işsizlik ve baskı derinleşirken kadınlar evde, işte, sokakta, toplumsal hayatın her alanında şiddetin ve toplumsal ayrımcılığın farklı biçimlerine maruz kalıyor. Kadın cinayetleri, taciz, baskı ve mobbing artıyor. Dahası bunlar iktidarın politikaları ile adeta teşvik ediliyor. Kölece çalışma koşullarına eşlik eden toplumsal eşitsizlik, hakları budayan faşist baskı biz emekçi kadınları çok yönlü bir cenderenin içine sıkıştırıyor.
İşsizlik artıyor, ev işi yükü büyüyor…
Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kadınların erkeklere göre istihdama katılım oranı daha düşük. ILO verilerine göre çalışan her 10 erkeğe karşılık, yalnız 6 kadın istihdam ediliyor. Bu oran Türkiye’de daha da düşüyor. Yalancı TÜİK’in verileri dahi kadın işsizliğinin arttığını ortaya koyuyor. Temmuz 2024’te mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,0 iken kadınlarda yüzde 12,4. “Kadının kazandığı ek gelirdir” ataerkil anlayışıyla bezenen sömürü düzeni ihtiyaç duyduğunda kadınları ucuza çalıştırıp ihtiyacı bittiğinde kapının önüne koyuyor. Diğer yandan toplumsal sorumluluk olması gereken çocuk, yaşlı, hasta, engelli bakımı vb. kadınların mecburi görevi olmaya devam ediyor. Böylece hem devlet hem de patronlar temel bir sorumluluktan yine kadınların sırtına bindirilen yüklerle kurtulmuş oluyor.
Düşük ücretle, güvencesiz ve örgütsüz çalışma!
ILO verileri Türkiye’de kadınlarla erkeklerin ücret farkının yüzde 15 olduğunu ortaya koyuyor. Gene ILO verilerine göre kayıt dışı çalışma kadınlarda yüzde 34,4, erkeklerde ise 23,8. Kadınlar tarım sektöründen sonra en fazla hizmet sektöründe ve sanayide kayıt dışı çalışıyor. İŞKUR üzerinden gerçekleşen İşbaşı Eğim Programı gibi sadece sağlık sigortası yapılarak, kısa süreli, düşük ücretli çalışma modelleri yaygınlaştırılıyor. İŞKUR’un yeni gündeme getirdiği ve kadınlara öncelik verileceğini “müjdelediği” İşgücü Uyum Programı kapsamında da kadınlar günlük 566 TL’lik “cep harçlığı” ile güvencesiz bir şekilde çalıştırılacaklar.
Kısacası çalışan kadınlar güvencesiz, esnek çalışma koşulları, düşük ücretlerle boğuşuyor. Bu tabloyu fabrikalarda, işyerlerinde baskı, mobbing gibi farklı şiddet biçimleri tamamlıyor.
İşçi ve emekçi kadınların yaşadığı en büyük sorunlardan bir tanesi de örgütsüzlük. Sendikalı olma oranı tüm çalışanlar arasında düşükken bu oran kadınlar arasında daha düşüyor. DİSK-AR verilerine göre kadın işçilerin sendikalaşma oranı yüzde 10 iken, erkeklerin yüzde 15,7.
Kadın işçiler bir adım öne!
Sömürünün en katmerlisini işçi ve emekçi kadınlar yaşıyor. Ancak bu gidişata “dur” deme, güvenceli çalışma ve yaşam için mücadele etme gücü işçi ve emekçi kadınlarda var. Bugün bunun en güncel örneğini Polonez işçilerinde görüyoruz. Polonez’de sendikalaştıkları için işten atılan işçiler hakları ve gelecekleri için direniyor. Bu mücadelede kadın işçiler başı çekiyor. Polonez işçisi kadınlar tüm baskılara göğüs geriyor, bize de yol gösteriyorlar. Şimdi onların bu mücadele azmini ve kararlılığını tüm fabrikalara, işyerlerine taşıma zamanı. Emeğin Kurtuluşu’nun başlattığı “Kölece çalışma koşullarına, faşist baskıya geçit verme!” kampanyasına omuz verme zamanı!