Metal işçileri kavgaya hazırlanmalıdır!

Bugüne kadar işçi sınıfı ne hak kazandıysa mücadeleyle kazanmıştır, örgütlülükle kazanmıştır. Bizlere dayatılan köleliği kabul etmemek işçi sınıfının örgütlü bir güç olarak mücadele sahnesine çıkmasından geçer. Bunun için adım atmamız gerekir. Fabrikalarımızda inisiyatifi elimize alacak fabrika komiteleri şarttır.

Metal iş kolunda sözleşme süreci 13 Ekim günü ilk görüşmelerin yapılmasıyla resmen başlamış oldu. 150 bin işçiyi kapsayan sözleşme süreci sınıf mücadelesi açısından önemli bir yerde duruyor. Hep söylediğimiz gibi bu sözleşme sürecindeki kazanımlar başta metal işçileri olmak üzere tüm işçi sınıfı için kazanım anlamına gelmektedir. İşte tam da bu yüzden MESS, iktidar ve sendikal bürokrasi hazırlığı sıkı tutmaktadır. Ancak şu da çok açıktır ki, maalesef ki, hazırlığı zayıf olan metal işçileridir. Metal işçileri kendi geleceklerinin, emeklerinin hakkını şer üçlüsünün insafına bırakmamalıdır. Bunu yapmak demek köleliği kabullenmek demektir.

MESS üyesi fabrikalarda sömürü oranları

Metal iş kolu, ülke ekonomisinin lokomotifi durumunda ve İSO-500 listesinde ilk 10 sıranın çoğu, ilk 50 sıranın ise yarıdan fazlası metal iş kolundaki şirketler durumunda. MESS kapsamındaki şirketlerde sömürü oranı ortalama yüzde 800 düzeylerinde. Hatta yüzde 2000 düzeylerine çıkan fabrikalardan da bahsetmek mümkün. Yüzde 800 sömürü ne demektir? Bir fabrikada çalışan bütün işçilerin ücretleri toplamının 8 katı fazla kâr elde edilmesi demektir. Bir saati kendine 8 saati sermayeye çalışmak demektir. Yani, “yüzde 100 zam alınsa MESS patronları batar mı?” sorusunun cevabı açıktır. Bu koşulda dahi 2 saati kendimize, 7 saati sermayeye çalışmış oluruz ki burada da sömürü oranı yüzde 350 olur.

Kriz koşullarında dahi bu gerçek değişmemektedir. Kriz dönemlerinde kimi fabrikalarda sermayenin kâr oranı düşebilir. Ama krizin faturasını düşük ücretler ve işten çıkarmalarla bizlere kesen sermayedarlar kendilerini korurlar.

MESS daha fazla kâr istiyor, daha fazla sömürü dayatıyor!

MESS, sadece 150 bin metal işçisine düşük ücret dayatmıyor. Aynı zamanda köleliği de dayatıyor. Şu an sözleşme kapsamındaki metal işçilerinin ücret düzeyinin yükseltilmesi önemli olmakla beraber tek başına yeterli olmayacaktır. İşten atmaları durduracak bir bakış ve mücadele hattı önemlidir. Ayrıca, işe giriş ücretinin asgari ücret + yüzde 8 olarak belirlendiği sözleşme maddesi işçilere sefaleti dayatmaktadır. Yeni işçi alımlarıyla iş gücü maliyetini kendileri cephesinden düşüren MESS, diğer taraftan da işçilere işten çıkarılma korkusu yayıyor. Bu yöntemle eski ile yeni işçilerin ortak mücadelesinin de önüne geçmek istenmektedir. Bütün bunlar bütünlüğü içinde sömürüyü katmerli ve sürekli hale getirmek anlamına gelir. Eşit işe eşit ücret, tam da bu yüzden sömürüye dur demek için önemlidir. Bu demek değildir ki, tabanda eşitlensin ücretler. İnsanca yaşamaya yeten düzeyde ücretlerimizin eşitlenmesi sömürüyü sınırlayacağı gibi, ortak mücadeleye zemin hazırlayacaktır.

Yapılması gereken açıktır: Fabrika komitelerinde birleşeceğiz!

Bugüne kadar işçi sınıfı ne hak kazandıysa mücadeleyle kazanmıştır, örgütlülükle kazanmıştır. Bizlere dayatılan köleliği kabul etmemek işçi sınıfının örgütlü bir güç olarak mücadele sahnesine çıkmasından geçer. Bunun için adım atmamız gerekir. Fabrikalarımızda inisiyatifi elimize alacak fabrika komiteleri şarttır. Bunun için birkaç güvenilir arkadaşımızla adım atmamız yeterlidir. Bu adımın devamını getirmek, nasıl bütün gün sermaye için çalışıyorsak kendi geleceğimiz ve mücadelemiz için emek vermekten, mesai harcamaktan geçer. Kendi mücadelemizi başkasının yürütmesini beklemek, kaybetmeyi kabullenmek demektir. Metal işçisinin tarihi bunu kabul etmediğini defalarca göstermiştir.