İşçi sınıfı da sözünü söyleyecek!

Önümüzdeki günlerde çok özel bir değişiklik olmazsa, 2023 seçimlerinin tarihi bizzat Erdoğan tarafından 14 Mayıs olarak açıklandı. Demagoji ustası AKP şefi, gizli oy açık tasnif ilkesine göre yapılan ilk seçimin, Demokrat Parti’nin CHP’nin 27 yıllık tek parti yönetimine son verdiği 1950 seçimlerinin tarihini seçim günü olarak belirledi. Üstelik Demokrat Parti’yi bu seçimlerde hükümete taşıdığı iddia edilen “Yeter, söz milletin!” sloganını hatırlatarak…

Seçim tarihinin bu sloganın hatırlatılarak açıklanması tartışma konusu oldu. Yirmi yıldır kurduğu hükümetlerle adım adım iktidara yerleşen bir partinin böyle bir söylem kullanması doğru muydu? Böyle bir sloganın ancak muhalefetin söylemi olması gerekmez miydi? vb. tartışmalar günlerce sürdü.

Bu tartışmalar içinde asıl sorulması gereken sorular ise sorulmadı. Demokrat Parti gerçekten “millet”in sözünü mü söylüyordu? Ya da Cumhuriyetin yüz yıllık tarihinde, bırakalım halkın sözünü söylemeyi, onu dinleyen bir hükümet oldu mu?
AKP şefinin kendisine rehber aldığı Menderes’in Demokrat Parti’sinden başlayalım. Menderes ve arkadaşlarının tartışmaları daha CHP milletvekili iken, 1942 yılında Varlık Vergisi tartışmalarıyla başlamıştı. Kendisi de bir toprak zengini olan Menderes’in bu konudaki tutumu hiç de şaşırtıcı değildi. CHP’nin tek parti iktidarında yürütülmeye çalışılan hızlı kapitalistleşme sürecinin bu kesimde yarattığı tepki onun çıkış noktasıydı. CHP’nin halktan kopuk siyaset tarzının eleştirisi ise, onlar için demagoji malzemesi olmanın ötesinde bir anlam ifade etmiyordu.

Bu tablonun dolaysız kanıtı, “Söz milletin!” diyerek oturdukları koltukta yola hangi çizgide devam ettikleridir. Menderes’in Demokrat Partisi ABD ile kölece ilişkilerin pekiştiği Marshall Planı’nın Türkiye’deki uygulayıcısıdır. NATO’ya girebilmek için Kore’ye asker gönderen de yine Menderes’in Demokrat Partisi’nden başkası değildir. Onu darağacına götüren koşulların bir parçası olan Sovyetler Birliği’yle ilişkileri geliştirme politikası da sadece pragmatist siyaset tarzının bir uzantısıdır. Zira ABD emperyalizminin kendisine verdiği rolü tartışmasız kabul edenlerin, ona rağmen böyle bir adım atamayacaklarını en iyi bilenler yine kendileridir.
Tüm bu tercihler içindeki asıl gerçek ise, bu adımların hiçbirinin “millet”in çıkarlarıyla bir alakasının olmadığıdır. Demokrat Parti’nin siyasetine yön veren, hızlı kapitalistleşme sürecinin emperyalizmle eşgüdüm halinde devam ettirilmesidir.

Erdoğan’ın AKP’si bir yanıyla, kendisinin de sıklıkla dile getirdiği gibi, Demokrat Parti geleneğinin bugünkü temsilcisidir. Kendi iktidarını kurumsallaştırmaya hizmet eden gerici politikaların dışında yirmi yıllık sürecin toplam bilançosu emperyalist-kapitalist dünya sistemiyle tam uyumdur. AKP her şeyden önce 12 Eylül rejimi ile uygulamaya konulan neoliberal politikaları tam bir pervasızlıkla hayata geçirmiştir. Bu konudaki ısrarlı çabasını Irak’ta, Afganistan’da ve daha birçok örnekte emperyalizmin kurşun askerliğine soyunmakla birleştirirken de en ufak bir tereddüt yaşamamıştır. Onlar için sadece toplumun geri değer yargılarına yaslanıp onu manipüle etmek gerektiği anlarda söz “millet”indir. Temel konularda ihtiyaç duydukları ise, jet hızında kararlar alıp uygulayacakları bir tek adam diktası, bir saltanat rejimidir. Kendi atadığı bakanını bile kendisinden izin almadan konuştuğu için kameralar önünde azarlayan birinin “millete hizmet ettiğini” iddia edebilmesi de ancak böyle bir ikiyüzlülüğün ürünü olabilir.

Ama bu tablo sadece Demokrat Parti ve AKP için geçerli değil. Burjuva siyasetinin, onun sözde temsili demokrasisinin gerçeği budur. Burjuvazinin siyasetinde söz hiçbir zaman milletin ya da halkın değildir. Siyasete yön veren asıl söz, her zaman bir avuç sömürücü asalağın sözüdür. yüz yıllık burjuva cumhuriyetinin tarihi, CHP’nin tek partili iktidarından darbe dönemlerine ve takiyeci AKP dönemine kadar, burjuvazinin sınıf iktidarının tarihidir. Halkın sözünü söyleyebileceği tek sistem sosyalizmdir. Halkın sözünün gerçek hayatta karşılığının olacağı tek düzen işçi sınıfının sosyalist iktidarıdır.