IMF ve uluslararası piyasaların gözüne girmek, krizin tüm faturasını işçi ve emekçilere çıkartmak üzerine kurulu saldırılar kabul edilemez. İktidarın IMF destekli politikaları ancak birleşik ve kitlesel bir sınıf mücadelesi ile püskürtülebilir. Yaşamı köleleştirilen ve gelinen yerde sadakaya muhtaç hale getirilmek istenilen işçiler ve emekçiler haklarına, geleceklerine ancak dişe diş bir mücadele ile sahip çıkabilir.
Yıl sonu yaklaşırken asgari ücret artışı tartışmaları başladı. Temmuz’da asgari ücrete zam yapılmayarak sefalet derinleştirildi. Şu sıralar ise yıl sonu yapılacak asgari ücret zammının düşük tutulmasının hesabı yapılıyor. AKP’nin IMF’deki akıl hocaları düşük asgari ücret artışı telkinlerinde bulunuyor. IMF’nin Türkiye Masası şefine göre geçmiş yıllarda yapılan asgari ücret artışları yüksekmiş ve enflasyon artışları büyük ölçüde bundan kaynaklanıyormuş. Bu sene bu gözetilmeli ve artış ona göre yapılmalıymış. Yardıma muhtaç ailelere ise sosyal destek verilmeliymiş. Açlık sınırının altında yaşayan, kölece koşullarda çalışan işçi ve emekçilerin şu an içinde bulundukları durumun çok daha kötüsü dayatılmak isteniyor.
AKP-MHP iktidarı milyonlarca işçi ve emekçiye açlık sınırının altında bir yaşam dayatarak iktisadi çıkmazları aşabileceğini, enflasyonu düşürebileceğini umuyor. Ekonomi yönetimi “sıkı para politikası” adı altında ekonomik ve sosyal yıkımı derinleştiren saldırıları birer birer hayata geçiriyor. Düşük ücretlere, işçi ve emekçilerin sırtına yüklenen vergi artışları, ekonomik ve sosyal hak gaspları ekleniyor. Yeni saldırılar ise meclis gündeminde bekliyor. Haklı olarak adı konulmamış bir IMF programı olarak ifade edilen adımlar belli ki önümüzdeki günlerde hızlanacak. Açlık sınırının 20 bini, yoksulluk sınırının ise 65 bini geçtiği günümüzde eğer başarabilirlerse asgari ücrete yüzde 20-25 arası bir zam yapılacak.
IMF ve uluslararası piyasaların gözüne girmek, krizin tüm faturasını işçi ve emekçilere çıkartmak üzerine kurulu saldırılar kabul edilemez. İktidarın IMF destekli politikaları ancak birleşik ve kitlesel bir sınıf mücadelesi ile püskürtülebilir. Yaşamı köleleştirilen ve gelinen yerde sadakaya muhtaç hale getirilmek istenilen işçiler ve emekçiler haklarına, geleceklerine ancak dişe diş bir mücadele ile sahip çıkabilir.