Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm sömürülen kesimler ve ezilen halklar emperyalizme ve savaş aygıtı NATO’ya karşı durmalıdır. Dünyanın her yerinde yaşanan kötülüklerin kaynağı olan bu düzeni ortadan kaldırmak için mücadele etmelidir. Emperyalist-kapitalist düzene karşı mücadele bir yanıyla bizlere vurulan kölelik zincirlerini parçalama mücadelesi, diğer yanıyla halkların özgürleşme mücadelesi olmak zorundadır.
Emperyalist saldırganlığın tırmandığı bu günlerde, siyonist İsrail’in İran’a yönelik saldırıları, küresel emperyalist planlardan bağımsız değildir. Bu saldırıların arkasında, Batı emperyalizminin savaş aygıtı olan NATO, CIA ve bölgedeki gerici işbirlikçi rejimler bulunmaktadır. Bölgeye yönelik tüm müdahaleler, halkların iradesini hiçe sayarak, emperyalist çıkarlar doğrultusunda bölgenin yeniden şekillendirilmesini hedeflemektedir.
ABD emperyalizmi ve onun hizmetindeki savaş örgütü NATO, bölgedeki etkinliğini daha da güçlendirmek, İsrail’in “güvenliğini” sağlamak, tehdit olarak gördüğü ülkeleri ve rejimleri yıkmak, yerlerine kukla yönetimler yerleştirmek istemektedir.
Bölgenin zenginliklerini sınırsızca yağmalayabilmek için her türlü saldırganlığı devreye sokmaktadır.
NATO: Saldırı, savaş ve iç savaş aygıtı
Sovyetler Birliği’ne karşı “savunma” örgütü olarak kurulduğu iddia edilen NATO ilk andan itibaren bir saldırı, savaş ve iç savaş aygıtı olarak hareket etti.
ABD’nin çıkarları doğrultusunda üye ülkelere ve dünya genelinde halklara karşı açık ve gizli müdahalelerde bulundu. Darbeler planladı, ilerici hareketleri bastırdı. Türkiye’de 12 Eylül faşist darbesi sonrasında NATO karargâhındaki kutlamada “Bizim çocuklar başardı” açıklaması, bu gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koydu.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla NATO’nun “resmi” gerekçesi ortadan kalksa da, savaş ve yağma politikaları doğrultusunda varlığını sürdürdü. İşçi sınıfına, halklara ve ilerici değerlere karşı bir baskı aygıtı olduğu gerçeği daha görünür oldu.
İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için!..
Bu sömürü düzenine karşı mücadele emperyalizme karşı mücadeleden ayrı düşünülemez. Emperyalist-kapitalizm bir avuç sermayedarın çıkarı için milyonları açlığa, savaşa, yoksulluğa mahkûm eden bir düzendir. İşçi sınıfı ve halklar bu düzene karşı mücadeleyle özgürleşecektir. Emperyalizme ve savaş aygıtı NATO’ya karşı çıkmak, yalnızca barış için değil, emeğin ve halkların özgürlüğü için de zorunluluktur.
Ne yazık ki ülkemizde emperyalist saldırganlık ve NATO karşıtı tepkilerde belirgin bir zayıflama söz konusu. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin yılları bulan sistemli çabalarının sonucu açığa çıkan bu tabloyu tersine çevirmek ellerimizde. Uzun süredir egemenler tarafından din, mezhep ve kimlik üzerinden körüklenen ayrıştırma, empoze edilen gerici düşünceler vb. işçileri ve halkları gerçek düşmana karşı körleştiriyor. Bu tuzakları aşmanın yolu ise tüm bu saldırıların karşısında sınıf kimliğimizle konumlanmaktan ve mücadele etmekten geçiyor.
Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm sömürülen kesimler ve ezilen halklar emperyalizme ve savaş aygıtı NATO’ya karşı durmalıdır. Dünyanın her yerinde yaşanan kötülüklerin kaynağı olan bu düzeni ortadan kaldırmak için mücadele etmelidir. Emperyalist-kapitalist düzene karşı mücadele bir yanıyla bizlere vurulan kölelik zincirlerini parçalama mücadelesi, diğer yanıyla halkların özgürleşme mücadelesi olmak zorundadır.
“İşçilerin birliği halkların kardeşliği” mücadelesi için fabrikalarda ve her alanda adımlarımızı daha güçlü atma zamanıdır. Sınıf kavgasını büyütme, emperyalist-kapitalist düzene ve uşaklarına işçi sınıfının gücünü gösterme zamanıdır.