Sözün bittiği yerdeyiz!

Gazze’de yaşanmaya devam eden insanlık dışı saldırılar çok daha fazlasına ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Filistin için, insanlık için artık çok daha fazlası gerekiyor. Bizler bulunduğumuz her alanda Filistin halkının sesi olmaya, bu mazlum halkın haklı ve meşru direnişine destek vermeye devam edeceğiz. İşçi sınıfını ve emekçi milyonları bu mücadelede omuz omuza olmaya, birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.

Siyonist İsrail’in 7 Ekim 2023 tarihinden beri bir soykırıma dönüşen saldırılarında 63 binin üzerinde Filistinli öldü. 121’i çocuk olmak üzere 322 Filistinli ise uygulanan ambargo yüzünden açlıktan hayatını kaybetti. Siyonist rejim vahşi saldırılarını öyle bir noktaya taşımış durumda ki, son üç ayda bir tuzak haline dönüşen yardım noktalarına gerçekleşen saldırılarda ölenlerin sayısı bile 2200’ü geçmiş durumda.

Bombaladığı hastanelerde yürütülen kurtarma çalışmalarına bile canlı yayınlarda bombalı saldırılar düzenleyen bir insanlık düşmanı anlayışla karşı karşıyayız. Son olarak 25 Ağustos’ta Nasır Hastanesi’nde devam eden kurtarma çalışmaları sırasında ve yine canlı yayında gerçekleşen saldırıda 6’sı gazeteci 59 kişi hayatını kaybetti. Bu saldırıyla birlikte geride kalan 23 ayda Siyonist rejimin soykırım saldırılarını dünyaya duyurmaya çalışan tam 246 gazeteci katledildi.

Tüm bu katliamlar dünyanın gözleri önünde yaşanırken, kapitalist-emperyalist dünyanın şefleri ise Siyonist rejimin sırtını sıvazlamaya devam ediyorlar. Açık açık Gazze’yi bütünüyle işgal edeceğini söylemekten çekinmeyen bu insanlık düşmanlarına yönelik “kınama” mesajlarına bile artık gerek duymuyorlar. Sözde Eylül 2024’te, yani tam bir sene önce İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi gerektiği yönünde alınmış bir Birleşmiş Milletler Genel Kurul kararı bulunuyor. Ama Siyonist rejimin sırtını sıvazlayan emperyalist devletlerin bu kararın gereğini yerine getirmek için en küçük bir adım bile atmadıklarını biliyoruz. Temmuz ayında Kolombiya’nın başkenti Bogota’da gerçekleştirilen “Filistin İçin Acil Durum Konferansı”nda gündeme getirilen İsrail’e karşı silah ambargosu ve hukuki yaptırımları içeren 6 maddelik eylem planının da emperyalist dünyada bir karşılığı yok.

Bu konferansa katılan Türkiye’nin söz konusu eylem planına imza atmaktan bile geri durması ise AKP rejiminin Filistin sorunu konusundaki ikiyüzlü tutumunun yeni bir örneği oldu. Bu bildiriyi imzalamazken, TBMM’de İsrail’in Gazze’deki saldırılarını ve Filistin halkına yönelik politikalarını “sert” ifadelerle kınayan bir tezkereyi ise oy birliğiyle kabul etme arsızlığını sergilediler. AKP iktidarı İsrail ile ticari ve askeri ilişkilerini zora sokacak, uluslararası kamuoyunda taraf olacak her girişimden özenle kaçınıyor. Bir kez daha Filistin sorununu iç siyaset malzemesi olarak kullanmak dışında hiçbir şey yapmadı.

Emperyalist-kapitalist dünya cephesinde tablo böyleyken, dünyanın dört bir yanında emekçiler ise Filistin halkının yanında olduklarını göstermeye devam ediyorlar. İsrail dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanında Siyonizmi lanetleyen, Filistin halkı ile dayanışmaya çağıran gösteriler düzenleniyor. Çeşitli eylem grupları İsrail’e askeri teçhizat sağladığı bilinen işyerlerine yönelik baskınlar ve sabotaj eylemleri gerçekleştiriyorlar. Limanlarda İsrail’e gerçekleştirilen askeri sevkiyatları engellemek için direniyorlar.

Ama Gazze’de yaşanmaya devam eden insanlık dışı saldırılar çok daha fazlasına ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Filistin için, insanlık için artık çok daha fazlası gerekiyor. Bizler bulunduğumuz her alanda Filistin halkının sesi olmaya, bu mazlum halkın haklı ve meşru direnişine destek vermeye devam edeceğiz. İşçi sınıfını ve emekçi milyonları bu mücadelede omuz omuza olmaya, birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.

Filistin’de işgale, soykırıma ve ablukaya son!

İsrail ile her türlü iktisadi ve siyasi ilişkiye son verilsin!

NATO’dan çıkılsın, üsler kapatılsın!

Emperyalizm ve Siyonizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!