Burjuvazinin komisyonları ve sınıf mücadelesi

İşçi sınıfı hakkı olanı almak, söz sahibi olmak ve köleliği reddetmek istiyorsa, genel grev ve genel direnişi örgütlemek zorundadır. Bu bir hayal değil, örgütlü bir hazırlıkla varılacak bir hedeftir. Bu bakışla adımlar atmak, örgütlenmek ve harekete geçmek zorundayız. Yoksa komisyonlar toplanır, bizler adına kararlar vermeyi sürdürür. Bizler, çocuklarımız ve torunlarımız ise ücretli kölelik düzeninde yaşamaya devam eder.

2026 yılı bütçesi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye devam ediyor. Her kapitalist devlette olduğu gibi, işçi ve emekçilerden toplanan vergilerle oluşturulan devlet bütçesinin sermaye sahipleri için nasıl kullanılacağını planlıyorlar.

Bakanlar sunumlar yapıyor; bir yıl boyunca yaşanan iş cinayetlerinde, alınmayan önlemlerde, yapılmayan denetimlerde, sermayeye peşkeş çekilen ihalelerde kendilerinin hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranıyorlar. Eleştirileri dinliyormuş gibi yapıp bildiklerini okumaya devam ediyorlar. Pratik hiçbir yaptırımı olmayan komisyona katılan milletvekillerinin ise konuşmak dışında bir misyonları yok. Sermaye düzeninin meclis ve komisyonlarının sınırları tam da bu kadar.

Tüm planlamalar, vergi yükünün bizlerin sırtına yıkılması, asgari ücret başta olmak üzere düşük ücretlere mahkûm edilmemiz, bizlerin emeği üzerinden sermaye düzeninin ayakta tutulması içindir. Şimdiye kadar görüşmelerden yansıyanlar da bunu açıkça gösteriyor.

Emeğimizi sömürenler, bizlerin yarattığı zenginliklere el koyanlar, aralık ayında asgari ücreti de belirleyecekler. Bir komisyon da bunun için oluşturuluyor ve sözde asgari ücreti “belirliyor”. Bu komisyonun da işlevsiz olduğunu, milyonlarca işçinin söz hakkının bulunmadığını, temsil edilmediğini herkes biliyor.

Türk-İş bürokratlarının komisyonda yer almayacaklarını açıklamaları da bir anlam ifade etmiyor, çünkü Türk-İş zaten işçi sınıfını temsil etmiyor. Yapılması gereken, komisyonda yer almamak değil bir mücadele programı oluşturmaktır. Toplanan komisyonlarda şerh koymak ve ardından “yapacak bir şeyimiz yok” demek, bizleri aldatmaktan başka bir şey değildir.

Plan ve Bütçe Komisyonu da Asgari Ücret Tespit Komisyonu da göstermelik komisyonlardır. Bu komisyonların amacı göstermelik mekanizmalar üzerinden bize sermayenin isteklerini kabul ettirmektir. Bizleri kendi iktidar mekanizmalarından medet ummaya yönlendiriyorlar. İşçi sınıfı, ülke yönetiminde olmadığı gibi, ülke bütçesinin belirlenmesinde de söz hakkına sahip değildir.

İşçi sınıfı için kurtuluşun yolu, burjuvazinin komisyonlarından değil, üretimden gelen gücünü kullanmaktan geçiyor.

İşçi sınıfı örgütlü bir güç olarak masaya yumruğunu vurmalıdır. Sokağa çıkmalıdır. Kendi emeği, hakları ve geleceği için harekete geçmelidir.

Onlar o rahat koltuklarda oturuyorlar diye güç onlarda değildir, güç işçi sınıfının elindedir. Çünkü üreten bizleriz. Onların üzerinde söz söyledikleri, planlama yaptıkları bütün zenginlikler bizlerin alın teriyle oluşuyor. Buna karşın bizlerin suskunluğu ve örgütsüzlüğü onların en büyük dayanağıdır.

İşçi sınıfı hakkı olanı almak, söz sahibi olmak ve köleliği reddetmek istiyorsa, genel grev ve genel direnişi örgütlemek zorundadır. Bu bir hayal değil, örgütlü bir hazırlıkla varılacak bir hedeftir. Bu bakışla adımlar atmak, örgütlenmek ve harekete geçmek zorundayız. Yoksa komisyonlar toplanır, bizler adına kararlar vermeyi sürdürür. Bizler, çocuklarımız ve torunlarımız ise ücretli kölelik düzeninde yaşamaya devam eder.