Seçim bitti, mücadele sürüyor!

Önümüzde son derece sert geçecek bir dönem uzanmaktadır. Ama işçi sınıfı düzenin kendisinden de, onun sandık oyunlarından da daha güçlüdür. Yapılması gereken hemen bugünden fabrika fabrika, işyeri işyeri örgütlenip kararlılıkla mücadeleye atılmaktır.

Bir seçim süreci daha sona erdi. Boğazına kadar suça ve yolsuzluğa bulaşmış olan AKP iktidarı yaşadığı oy kaybına rağmen parlamento çoğunluğunu korurken, Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçilmeyi başardı.

2023 seçim süreci ülke tarihinin ilke ve ahlaki değerler açısından en tartışmalı seçimlerinden biri olarak anılacak. Ama onun ötesinde, milyonlarca emekçiyi büyük bir sosyo-ekonomik yıkımla karşı karşıya 0 bir iktidarın nasıl olup da kendi koltuğunu korumayı başardığı tartışılıyor ve tartışılacak.

Derin sosyolojik analizler, Türk toplumunun değişmez muhafazakâr-milliyetçi kimliğine dair tekerlemeler, “beka sorunu”nun geçim sorununun önüne geçtiğine dair yüzeysel tespitler zaten ilk turdan itibaren gazete sayfalarını ve televizyon programlarını kaplamıştı. Öyle ki AKP’yi devirmenin yolunun onu taklit etmekten geçtiğini düşünen düzen muhalefeti, oy artırmanın sırrını milliyetçi söylemlere daha çok sarılmakta bulmuştu. Ahlaksız ve ilkesiz pazarlıklar, dün söylediğini bugün unutan siyasi tavırlar, kılı kırk yaran matematik hesaplarıyla kurulan ittifaklar, birbirini çelmeleyen siyasi oyunlar… Bunların hiçbirisi düzen muhalefeti açısından sonuç vermedi. Ve devletin imkanlarını tepe tepe kullanan, algı oyunları ve manipülasyonlarla toplumun en azından bir kesimini değer yargıları üzerinden kutuplaştırmayı yeniden başaran ve elbette bir kez daha seçimlerde hile-hurdaya başvuran iktidar, yaşadığı oy kaybına rağmen koltuğunu korumayı başardı.

Düzen muhalefeti ve reformist sol partiler tarafından önlerine sandık dışında bir çözüm yolu konulmayan kitlelerin düşünce ve tercihlerinde sınırlı değişikliklerin bile kolayından yaratılamayacağı bir kez daha görüldü.

Seçim sürecinin başından itibaren altını çizdiğimiz temel önemde gerçekleri bir kez daha hatırlatalım. Demokrasi adı altında pazarlanan bu sistemde kitleler her dört ya da beş yılda bir sandığa çağrılmakta, sonrasında ise yeniden politik yaşamın dışına itilmektedir. Bu pasiflik ve edilgenlik kitlelerin bilinci ve davranışında gerçek bir değişimin yaşanmasında en büyük engeldir. Bu düzen altında seçimlerin ve burjuva temsil kurumlarının en temel işlevi de zaten budur.

Kendi en acil talepleri için bile mücadele etmekten alıkonulmaya çalışılan, başta sendikaları olmak üzere kitlesel örgütleri gasp edilmiş, temel hak ve özgürlükleri alabildiğine kısıtlanmış, başta grev hakkı olmak üzere mücadele silahları elinden alınmış, her türlü mücadele arayışı dizginlenerek tüm umutları sandık üzerinden düzene bağlanmış bir işçi sınıfı ve emekçi halk gerçekliği orta yerde dururken, bu sonuç esası yönünden şaşırtıcı değildir. Ve Millet İttifakı adı altında biraraya gelen düzen muhalefeti seçimlerden başarıyla çıkmış olsaydı dahi bu söylenenler esası yönünde değişmeyecekti. Zira gerçek bir toplumsal dönüşümün olduğu kadar sınırlı değişimlerin yolu da ancak emekçi kitlelerin kendi mücadeleleri ile açılabilir


Ülke tarihinin en önemli seçimi olarak pazarlanan 2023 seçimleri geride kaldı. Bugüne kadar uyguladığı politikalarla emekçi düşmanı olduğunu defalarca kanıtlayan AKP iktidarı saldırı programlarına kaldığı yerden devam edecek. Çalışma ve yaşam koşullarımız daha da kötüleşecek, demokratik hak ve özgürlüklerimiz iyice budanacak, üzerimizdeki baskı daha da artacak.
Tüm bunlara karşı işçi sınıfı ve emekçilerin önünde sadece iki seçenek bulunuyor. Ya yaşamımızı köleleştiren bu saldırılara rıza gösterilip boyun eğilecek ya da kararlılıkla mücadele edilecek.
Önümüzde son derece sert geçecek bir dönem uzanmaktadır. Ama işçi sınıfı düzenin kendisinden de, onun sandık oyunlarından da daha güçlüdür. Yapılması gereken hemen bugünden fabrika fabrika, işyeri işyeri örgütlenip kararlılıkla mücadeleye atılmaktır.