Burjuvazinin doğruları bizim doğrumuz değil!

Şimdi kendi davamız için dövüşmenin zamanıdır. Ya onların bize dayattığı gibi düşünecek, yaşayacak, baskı ve sömürüye boyun eğerek hiç olacağız. Ya da kendi davamıza sahip çıkarak, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya mücadelesine katılarak her şey olacağız. Şimdi hiçlikten her şey olmak için seferber olma zamanıdır.

Burjuvazi sınıf iktidarını korumak için her türlü yol ve yöntemi devreye sokmaktan geri durmuyor. Yakın zamanda gerçekleşen seçimler de burjuva egemenliğin “Bakın seçme ve seçilme özgürlüğü var” yalanından başka bir şey değildi. Burjuva siyasetçiler “demokrasi” nutukları atarak milyonları sömürü düzenine bağlamaktan başka bir şey yapmadılar. Burjuvazinin farklı kesimlerinin temsilcileri emekçilere vaatlerde bulunurken, esasta sömürü düzeninin bekasına sıkı sıkıya sarıldılar. Kendi aralarında en sert kavgaları verirlerken, düzenin çıkarlarına ters düşen her konuda ortak bir dil kullandılar. Aynı tutumları savundular.

Düzen partilerinin ekonomik programı da aslında ortaktı. Sermaye çevrelerine teşvikler, sıcak para girişi, ülkeyi ucuz işgücü cennetine çeviren politikalar vb… Aralarındaki tek fark, bunun nasıl yapılacağı, dolayısıyla sömürüden kimin hangi payı alacağına dönüktü. Emeğiyle geçinen milyonlara ise daha fazla sömürü dışında bir seçenek sunmadılar. Baskı ve sömürü altındaki milyonların sınıf kimliğinde birleşmesinin önünü kesmek için canla başla çalıştılar. Bunun en etkili aracı olarak gördükleri toplumdaki dikey ayrışmayı (din, ırk, cinsiyet vb.) derinleştirmek için ellerinden geleni yaptılar.

Gerici ideolojik kuşatmayı yaralım!

Burjuvazinin en büyük başarısı kendi sınıf çıkarları ve bunun yansıması olan tercihlerini, bize kendi çıkarımız ve tercihimiz gibi kabullendirmesidir. Bunu da kendi dünya görüşünü çok farklı araçlarla bize taşıyarak yapıyor.

Fabrikalarda, tarlalarda çalışanlar bizleriz. Tüm zenginlikleri biz üretiyoruz. Buna rağmen karın tokluğuna çalışmak zorunda kalıyoruz. Biraz daha iyi çalışma ve yaşam koşulları istediğimizde “şükredin”, “patron karnınızı doyuruyor, daha ne istiyorsunuz” diyorlar. Milyonlarca işçi arkadaşımızın da böyle düşünmesini sağlıyorlar. Hakkını arayan, direnen, grev yapan sınıf kardeşlerimiz olduğunda “onlar terörist”, “vatan haini”, “ülke düşmanı” vb. ithamlar anında devreye sokuluyor. Vatan-millet edebiyatıyla bizleri bölüp parçalamaya çalışıyorlar. Sınıf birliğimizi ve dayanışmamızı kırarak istedikleri şartları dayatıyorlar. Birçok işçi arkadaşımız da burjuva ideolojilerin etkisinde olduğu için bu kampanyaların parçası oluyor. Bunlar ve sayabileceğimiz birçok örnek burjuvazinin işçi ve emekçiler üzerindeki ideolojik kuşatmasının göstergeleridir. Parçalamamız gereken de budur. Bu kuşatmayı parçalayamazsak sınıf kimliğimizde birleşemez, bizi sömüren burjuvaziye karşı güçlü- birleşik bir mücadele veremeyiz. Bu da bizi burjuvazinin çıkarı için kendine karşı savaşan, kendi davasının ve çıkarının karşısında duran insanlara dönüştürür.

Kendi davası için dövüşmeyen, dövüşür başkasının davası için!

Yaşadığımız sorunlar kaderimiz değildir, değiştirmek bizlerin ellerindedir. Bizleri beş yılda bir sandığa çağıran, “şükredin” , “ben size ekmek veriyorum” vb. diyerek köleliği kabullenmemizi isteyenler gerçek düşmanlarımızdır. Seçim dönemi bir kez daha göstermiştir ki, işçi sınıfının önemli bir kesimi hala gerici ideolojik düşüncelerin etkisi altındadır. Bu düşünceler etrafında hareket etmekte, bu düşünceler nedeniyle kamplaşmakta, bu düşünceler yüzünden burjuvazinin değişik çıkarlarının temsilcisi olan düzen partilerinin peşinden gitmektedir.

Buna son vermenin zamanı gelip geçmiştir. Yapmamız gereken, burjuva kliklerin ve onları temsil eden düzen partilerinin etkisinden çıkarak kendi bağımsız çıkarlarımız için mücadele etmektir. Her türlü yıkıcı burjuva düşünceden, manipülasyon ve aldatmacanın etkisinden sıyrılmanın yolu, bir sınıf olarak birleşip mücadele etmekten geçmektedir.

Şimdi kendi davamız için dövüşmenin zamanıdır. Ya onların bize dayattığı gibi düşünecek, yaşayacak, baskı ve sömürüye boyun eğerek hiç olacağız. Ya da kendi davamıza sahip çıkarak, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya mücadelesine katılarak her şey olacağız. Şimdi hiçlikten her şey olmak için seferber olma zamanıdır.