Tariş’den Greif’e oradan Özak Tekstil Direnişi’ne, ortaya çıkan tablo açıktır. Sendikaların tepesine çöreklenmiş bu kastın sendikalardan sökülüp atılması günün en önemli görevlerinden biridir.
Özak direnişi DİSK’e hâkim bürokratik yapı gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Yakın zamanda Fox TV’ye çıkan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, program öncesi İsmail Küçükkaya’nın DİSK yöneticilerinden biri tarafından arandığını, programa çıkarılmasının engellenmek istendiğini söyledi. Bu kişinin DİSK Tekstil Genel Başkanı Kazım Doğan olduğunu da sözlerine ekledi. Mehmet Türkmen konu ile ilgili DİSK’ten açıklama beklediklerini söyledi. DİSK sosyal medyası Türkmen’in bu açıklamasını, “Edirne’den Artvin’e kent kent, meydan meydan kitlesel işçi buluşmalarını örgütledikleri” bir süreçte mücadelelerini sekteye uğratmak amacıyla yapılmış akıl dışı bir itham olarak nitelendirdi.
Oysa sendika bürokrasisinin direnen işçilere ve mücadeleci güçlere yönelen bu ve benzeri saldırıları yeni değildir. Sendikal bürokrasinin temel icraatları arasında yer alan bu tutum ve saldırıların en kapsamlı ve boyutlusu, Greif İşgali sürecinde yaşanmıştır. İhanetçi kimliği Tariş Direnişi’nden tescilli Rıdvan Budak ile Kazım Doğan, Türkiye işçi hareketi tarihinin en önemli direnişlerinden birini bozguna uğratmak için ellerinden gelen her şeyi yapmıştır. DİSK yönetimi de bu akıl almaz tutuma önce seyirci kalarak, sonra ise açıktan destekleyerek ortak olmuştur.
Greif’te ne olmuştu?
On yıl önce Greif işçileri, devrimci işçilerin öncülüğünde DİSK Tekstil Sendikası’na üye olmuşlardı. Toplu sözleşme talepleri sendika bürokratları tarafından “hayalci” bulununca, işçiler taban örgütlülüklerinden aldıkları güçle masaya kendi talepleriyle oturdular. Greif yönetimi, sendika yönetimiyle iş birliği içinde işçilerin iradesini kırmaya çalıştı. Bu tutumları boşa düşüren işçiler 60 gün süren fabrika işgalini başlattılar.
DİSK Tekstil yönetimi patronla iş birliği içinde direnişi kırmak için en alçakça saldırıları gerçekleştirdi. Sendikanın sayfasında Yönetim Kurulu adına direnişi karalayan ve hedef gösteren açıklamalar yaptılar. Direnişi yasa dışı ilan ettiler, işçileri polise ihbar ettiler. Bir grup işçiyi rüşvet-koltuk vb. tekliflerle satın almaya çalıştılar. Greif yönetimiyle birlikte işçilere tehdit mesajı, noter üzerinden tebligat gönderdiler. Dahası fabrikaya polis müdahalesi yapılması için savcılığa başvuruda bulundular.
Dönemin DİSK yönetimi (Arzu Çerkezoğlu ile bugünkü kimi yöneticiler o dönemde de yönetimdeydi) tüm bu saldırıların karşısında durmak, haklı talepleri için işçi sınıfının mücadele değer ve ilkelerini rehber alan işçilere destek sunmak bir yana, Rıdvan Budak ve Kazım Doğan gibi sermaye uşaklarının başını çektiği DİSK Tekstil bürokratlarını koruyup kolladılar. DİSK’in tüzüğünde yer alan ilke ve değerleri, “Biz bağlı sendikaların iç işlerine karışmıyoruz” diyerek ayaklar altına aldılar. Greif Direnişi’nin hemen ardından ise, DİSK Başkanlar Kurulu adına direnişi ve direnişin öncülerini hedef alan, tepeden tırnağa sermayenin ve devletin ağzıyla kaleme alınmış alçakça bir açıklama yayınlayabildiler.
Parçalanmayı bekleyen bürokratik kast!
Tariş’den Greif’e oradan Özak Tekstil Direnişi’ne, ortaya çıkan tablo açıktır. Sendikaların tepesine çöreklenmiş bu kastın sendikalardan sökülüp atılması günün en önemli görevlerinden biridir.
Hakları için kararlıkla mücadele eden Özak Tekstil işçilerinin elde edeceği her türlü kazanım yalnızca sermaye sınıfına değil sendikalara çöreklenmiş bu işbirlikçi kasta karşı da bir kazanım olacaktır. İşçi sınıfı ve emekçiler tüm güçleriyle kararlılıkla direnen Özak Tekstil işçilerinin yanında olmalıdır.